Bağımlılığın, hem fiziksel hem de psikolojik boyutlarıyla toplumda önemli bir sağlık sorunu oluşturduğunu belirten İstanbul Atlas Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri Ana Bilim Dalı’ndan Dr. Öğretim Üyesi Zuhal Doğan Bektaş, bağımlılıkla mücadelede alınması gereken önlemler hakkında önemli açıklamalarda bulundu. Dr. Bektaş, bağımlılığın kronik bir rahatsızlık olduğunu ve kişinin ömür boyu risk taşıyan madde ve davranışlardan uzak durması için tedavi sürecinin önemine dikkat çekti.

Fiziksel ve psikolojik bağımlılığın ortak Nnktası dopamin sistemi

Bağımlılığın, tütün, alkol, uyuşturucu gibi kimyasal maddelerin yanı sıra kumar ve teknoloji gibi davranışsal bağımlılıkları kapsadığını ifade eden Bektaş, bu bağımlılıkların beyin ödül sistemini uyardığını vurguladı.

“Tütün, alkol veya maddenin içerisindeki kimyasal maddeler, beynin ödül sistemi üzerinde etkili olur. Beyindeki ödül merkezinde hızlı bir şekilde dopamin salınımına yol açarak verdiği haz/ödül kişinin bu kimyasalı tekrar tekrar kullanmayı istemesine yol açar.” diyen Bektaş, davranışsal bağımlılıklar için de benzer bir etkiyi ifade etti.

I Zuhal Doğan Bektaş

Bağımlılığın fiziksel ve psikolojik yansımaları

Dr. Zuhal Doğan Bektaş, bağımlılığın bedensel ve ruhsal etkileri konusunda da bilgi verdi. Fiziksel bağımlılığın, bedenin bir maddeye alışması ve maddeyi almadığında normal işlevlerini yerine getirememe durumunu içerdiğini belirtti. Fiziksel bağımlılığın önemli bir göstergesi ise, kişilerin sürekli aynı etkiyi görmek amacıyla dozlarını artırmalarına yol açan tolerans gelişmesidir.

Ruhsal destekle bağımlılıkla mücadele daha etkili

Bağımlılıkla mücadelede psikolojik destek almanın önemini vurgulayan Bektaş, “Bağımlı kişiler, sosyal aktivitelerini, sorumluluklarını yerine getirmekte güçlük çeker, kişiler arası ilişkilerde bağımlılık yüzünden ciddi sorunlar yaşayabilirler. Ancak bağımlılığı ruhsal destek almadan sonlandırmak oldukça güçtür. Bu alanda çalışan ruh sağlığı profesyonellerinden destek alınması bu zorlu süreçte başarı şansını artıracaktır,. dedi.

Yoksunluk belirtilerini yönetmek için ilaçlar kullanılıyor

Bağımlıların maddeyi kullanmadığında yaşadığı yoksunluk belirtilerine de değinen Dr. Bektaş, yoksunluk belirtilerinin kullanılan maddeye göre değişiklik gösterebildiğini, ancak genellikle uyku bozuklukları, iştah değişiklikleri, terleme ve kas ağrılarının görülebildiğini belirtti. Bu süreçte ilaç kullanımı, hastaların zorluklarla baş etmelerini kolaylaştırmak için etkili bir yöntem olarak öne çıkıyor.

Psikolojik bağımlılıkla mücadelede terapi yöntemleri etkili

Psikolojik bağımlılığın, kişinin bir maddeye ya da davranışa duygusal ve zihinsel olarak ihtiyaç duyması ve bu bağımlılığı sürdürmesinin sebepleri üzerine konuşan Dr. Bektaş, psikolojik bağımlılık tedavisinde terapi yöntemlerinin önemine değindi. "Psikolojik bağımlılık, duygusal ve zihinsel ihtiyaçlar, kaçış arayışı ve keyif alma ile ilişkilidir. Yoksunluk belirtilerine yol açmaz ancak kişi, madde veya davranışa dair yoğun istek ve düşüncelerle mücadele eder. Terapi yöntemleri kullanılarak psikolojik bağımlılık ile mücadele etmek uzun dönemde nüksleri önlemek için gereklidir,” dedi.

Bağımlılıkla mücadelede farkındalık artırılmalı

Yeşilay Haftası vesilesiyle yapılan bilgilendirmelerin büyük önem taşıdığını belirten Bektaş, bağımlılıkla mücadele için yapılan farkındalık çalışmalarının, sağlıklı bir yaşam tarzının benimsenmesine katkı sağlayacağını ifade etti. Atlas Üniversitesi bağımlılık komisyonunun, bu konuda ulusal ve uluslararası alanda örnek bir model oluşturma yolunda ilerlediğini söyledi.

Bağımlılıkla mücadelede kişiye özel tedavi yöntemleri öneriliyor

Dr. Bektaş, bağımlılık tedavisinin bireylerin ihtiyaçlarına göre kişiye özel olarak düzenlenmesi gerektiğini vurguladı. Tedavi süreci tamamlanan bireylerin ömür boyu bağımlılık riski taşıyan maddelerden ve davranışlardan uzak durmaları için psikoterapi ve tedavi sürecine devam etmelerinin gerekliliğini belirtti. "Bağımlılık, tedavisi mümkün olan bir beyin rahatsızlığıdır.” diyerek bağımlılıkla mücadelenin önemini yineledi.

Kaynak: DHA