İZMİR HABERLERİ

Tunç Soyer kitabında İzmir dönemini anlattı: En zorlu koşullarında başkanlık yaptım!

Tunç Soyer'in ‘Başka Bir Dünya Mümkün’ kitabı okuyucuları ile buluştu. Kitabında İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığı yaptığı dönemde dikkat çeken konulara dair de değerlendirmelerde bulunan Soyer, İzmir'in en zorlu koşullarında belediye başkanlığı yaptığını belirterek, "Türkiye'de örneği görülmeyen bir kriz belediyeciliği, devlet yönetimi sergiledik" dedi.

Abone Ol

Son Mühür / Arif Enes Durak - ‘Başka Bir Dünya Mümkün’ kitabının imza gününde okurlarıyla buluşan önceki dönem İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, kitabında İzmir’e ve görev sürecine dair pişmanlıklarını anlattı. Kitabın 4. bölümünde kız Defne’nin sorularını yanıtlayan Soyer, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na dair samimi açıklamalarda bulundu.

“Çok ağır bir dönemdi"

Bir dönem yapabildiği İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığı görevine dair konuşan Soyer, “İzmir'in en zorlu koşullarında; deprem koşullarında, yangın koşullarında, pandemi koşullarında, tüm Türkiye'yi etkileyen 6 Şubat depremi koşullarında belediye başkanlığı yaptım. Çok ağır bir dönemdi. Dolayısıyla bütün bu krizlerden Büyükşehir Belediyesinin kurumsal kapasitesine toz kondurmadan, tam tersine onun yıldızlaşmasını mümkün kılarak çıktık" dedi.

"Türkiye'de örneği görülmeyen bir kriz belediyeciliği sergiledik"

30 Ekim depremi sonrası yürütülen çalışmaları hatırlatan Soyer, “En zorlu sınavlardan gerçekten büyük başarıyla çıktık. 30 Ekim depreminden bir ay sonra bütün çadırların sökülmüş olması, binlerce insanın yeni evlerine geçmiş olması az buz bir şey değildi, Türkiye'de örneği görülmeyen bir kriz belediyeciliği, devlet yönetimi sergiledik. Binlerce insanı depremden bir ay sonra kış koşullarında mağdur etmeden, başlarını sokacak bir yuvayla buluşturduk" ifadelerini kullandı.

“Buca Metrosu, İzmir tarihinin en büyük yatırımıydı”

Görev süresi boyunca birçok büyük projeyi hayata geçirdiklerini belirten Soyer, Buca Metrosu’na dikkat çekerek, “Yurt dışından çok ciddi finansman kaynakları bulup İzmir tarihinin en büyük yatırımı sayılabilecek Buca metrosunu başlattık. 3,2 faizle 490 milyon euro 4 yıl ödemesiz 12 ay vadeli finansman bulduk. Bu çok büyük bir başarıydı. Pandemi ve deprem felaketlerine rağmen bunu başarmıştık. İzmir'in hem uluslararası alandaki bilinirliğini hem şehir içinde yaşayan insanların huzurunu, mutluluğunu büyütecek çok iş yaptık" diye konuştu

"Ne ranta ne tembelliğe izin verdik"

Tüm zorluklara rağmen çok sayıda projeyi hayata geçirdiklerini anlatan Soyer, içinde kalan burukluğu ise şu sözlerle anlattı:

"Tüm sorunları çözememiş olsak da canla başla çalıştık ve İzmirliler bu gayretimizi gördü. Ne ranta ne tembelliğe izin verdik. En önemlisi çok güvendiğim büyükşehir bürokrasisi ve çalışanlarının çok büyük bir bölümü canla başla, aşkla çalıştı. Onlarla gurur duyuyorum. Dolayısıyla İzmir ile ilgili pişmanlık değil ama bazı şeylerin yarım kalmış olması nedeniyle yaşadığım bir burukluk var içimde"

Tarkan konseri soruşturması: Hepsinden aklandım

Soyer, sosyal medyada çok tartışılan Tarkan konseriyle ilgili kendisine yöneltilen eleştirilere ve açılan soruşturmalara da kitabında yanıt vererek, “Tarkan soruşturmasından ve diğerlerinden hep aklandım. Tarkan konserinin maliyeti, müfettiş raporuna göre toplam 28 milyon küsur lira olmuş, bunun 27 milyon küsur lirası sponsorlar tarafından ödenmiş. Büyükşehir'in bütçesinden toplam 1 milyon 490 bin lira çıkmış" dedi.

“Dans etmek benim hayatımın bir parçası”

Başkanlık döneminde gündem olan dans görüntüleriyle ilgili değerlendirmelerde de bulunan Soyer, “Belediye Başkanı halkın önderi, halkın lideri demektir. Dans etmek de benim hayatımın bir parçası. Belediye Başkanı'nın, 9 Eylül'de, 9 Eylül'ün coşkusuyla dans etmesinin tüm müstakbel belediye başkanlarına nasip olmasını diliyorum" ifadelerini kullandı.

"Hakkımda negatif bir algı çalışması vardı"

Kitabın ‘geleceğe dair’ bölümünde ise Cumhuriyet Halk Partisi’ne dair görüşlerini paylaşan Soyer, partisine bir ‘Özeleştiri Buluşması’ yapma çağrısında bulundu. Parti tüzüğünün bir an önce değişmesi için çağrıda bulunan Soyer, 404 oy almasına rağmen Parti Meclisi’ne girememesine sitem ederek, “En kötüsü, hakkımda kesintisiz olarak sürdürülen negatif bir algı çalışması vardı. O nedenle, asil listeye giremediğime üzülsem de bu koşullarda aldığım oyun yüksekliği yüreğime su serpmişti” ifadelerini kullandı.

"CHP'nin stratejik bir yol haritasına ihtiyacı var"

Ön seçim ve aday yoklamasına dair de fikirlerini belirten Soyer, “Her partili, halkla "sahici" ilişkiler kurmalıdır. Bölge, ülke ve dünyadaki gelişmelerle ilgili olarak parti üyeleri için düzenli ve sürekli bir bilgilendirme sistemi oluşturulmalıdır. Parti dışı nitelikli insan gücünden partinin istifade kanalları açık tutulmalıdır. Siyaset, siyasi elitlerin sahnelediği toplumun da seyredip alkışladığı veya protesto ettiği bir gösteri değildir, olmamalıdır. Büyük umutlarla sandığa koşan milyonların karar alma mekanizmalarına katılımın önü açılmalıdır. Eğer bir parti-devlete karşı mücadele ediyorsanız veya bir parti sandıktan aldığı gücü istismar edip devleti ele geçiriyorsa, toplumun sahici özne olması ihtiyacı her zamankinden de yüksektir. Siyaset toplumu iyileştirme sanatıysa o sanat ancak toplumla birlikte yapıldığında eşsiz bir değer kavuşur ve hedeflerine ulaşır. CHP, toplumun tüm kesimlerine ve bölgesel farklılıkları ortadan kaldıracak iktisadı politikaları ortaya koyarak 81 ilin tamamına eşit yakınlıkta durmalıdır. Dinamizmi ve esnekliği getirecek yeni örgütlenme modelinin yanı sıra CHP'nin stratejik bir yol haritasına ihtiyacı vardır” dedi.