Son Mühür- İzmir Büyükşehir Belediyesi'nde Cemil Tugay'ın başını ağrıtan Sosyal Denge Tazminatı krizi geçtiğimiz yaz memur sendikalarının referandum sandığı sonrası tatlıya bağlanmıştı.
Tüm Yerel Sen 1 ve 3 No'lu şubeler adına yapılan ortak açıklamada,
''2024 yılında gerçekleştirilen referandumda “HAYIR” yönünde açık bir irade ortaya çıkmasına rağmen, yetkili sendika Tüm Bel-Sen tarafından 2 yıllık, ikramiyesiz ve enflasyon farkı içermeyen bir sözleşmenin imzalanması, bugün yaşanan hak kayıplarının temel nedeni olarak gösterildi.
Açıklamada, Tüm Yerel-Sen İzmir 1 ve 3 No’lu Şubeleri bu sözleşmeyle yıllardır süregelen, her yıl yenilenen sözleşme geleneğinin terk edildiğini ve 2025 yılının baştan pazarlık dışı bırakıldığı öne sürüldü.
En baştan yok sayıldı...
''2025 yılı Ocak ayında imzalanan ek protokolle Sosyal Denge Tazminatı yalnızca 322. 5 TL artırılarak yıl boyunca sabitlenmiş, böylece Temmuz 2025’te oluşan enflasyon farkı daha en baştan yok sayılmıştır.
Bu durum, yalnızca ekonomik değil; toplumsal adalet ve sendikal sorumluluk bakımından da ciddi bir sorun teşkil etmektedir.'' denilen açıklamada,
sözleşmenin 5. maddesinin (d) bendinde geçen
“Geçici olarak görevden uzaklaştırılanlar ile ücretsiz izin alanlar bu süreler içerisinde sözleşme ile verilen haklardan yararlanamazlar” ibaresi de eleştirildi.
Açıklamada bu düzenlemenin yalnızca sosyal devlet anlayışına değil, aynı zamanda temel hukuki ilkelerden biri olan masumiyet karinesine aykırı olduğu vurgulandı.
Kesin bir yargı kararı yokken...
“Hakkında kesinleşmiş bir yargı kararı bulunmadan, geçici görevden uzaklaştırılmış bir çalışanın sözleşmeden doğan haklardan mahrum bırakılması, masumiyet karinesinin açık ihlalidir. Ayrıca anayasal bir hak olan ücretsiz izin kullanan emekçilerin sosyal haklarının kesilmesi, sosyal güvence sistemine aykırıdır. Bu anlayış, emekçiyi hem ekonomik hem hukuki olarak cezalandırmaktır.” denilen ortak açıklamada şu görüşlere yer verildi.
Hak mücadeleyle kazanılır...
Ortada bir hak kaybı var.
Ortada derin bir suskunluk var.
Ve en önemlisi: Ortada hesabı verilmemiş bir sorumluluk var.
Bugün gelinen noktada, bu sorumluluktan kaçanlara karşı hesap sormak, gerçekleri hatırlatmak ve mücadeleyi büyütmek artık bizim görevimizdir. Emekçinin geçim derdi büyürken, yetkili sendikanın bu sessizliği kabul edilemez. Emekçinin iradesine sırt dönen değil, yanında duran bir sendikal anlayışla mücadelemizi sürdüreceğiz.
Hak Mücadeleyle Kazanılır.
“Bizler, haklarımızı susarak değil, mücadele ederek kazanacağımızı biliyoruz. Emekçinin alın terini, masa başında verilen yanlış kararlarla feda ettirmeyeceğiz. Gerçek sendikacılık hem masada hem sokakta emekçinin yanında olmaktır.”