ABD Senatörü Ted Cruz, muhafazakâr yorumcu Tucker Carlson’ın programında yaptığı açıklamayla yeni bir tartışmanın fitilini ateşledi. Cruz, İsrail’e verilen desteğin yalnızca stratejik değil, aynı zamanda “kutsal bir görev” olduğunu savundu:
“İncil, İsrail’i desteklememizi açıkça emrediyor.”
Bu sözler, hem dini temelli dış politika anlayışını hem de Cumhuriyetçi Parti içindeki ideolojik farklılıkları yeniden gündeme taşıdı.
Program sırasında Cruz’un bu çıkışına itiraz eden Carlson, “Hristiyanlar olarak biz hükümet politikalarını körü körüne desteklemek zorunda mıyız?” diyerek tepki gösterdi. Cruz ise İsrail’in varoluş mücadelesinin “tanrısal bir kehanetle örtüştüğünü” savundu.
Amerikan sağı ikiye bölündü
Bu tartışma, özellikle Cumhuriyetçi Parti’de son yıllarda iyice belirginleşen iki hattı yeniden ortaya çıkardı:
- Evanjelik-Müdahaleci Kanat: Ted Cruz gibi isimler, İsrail desteğini dini inançla temellendiriyor. ABD’nin küresel güç olarak “kutsal bir misyonu” olduğunu savunuyor.
- İzoleci-Milliyetçi Kanat: Tucker Carlson gibi isimler, Amerikan dış politikasının dinsel değil, ulusal çıkar temelinde şekillenmesi gerektiğini vurguluyor. İsrail’e sınırsız destek politikasını eleştiriyor.
Daha önce de söylemişti
Ted Cruz, daha önceki konuşmalarında da benzer şekilde İncil’e atıfla İsrail’i savunmuştu. 2017’de yaptığı bir açıklamada, “İsrail’in hakları İncil’de başlar” ifadelerini kullanmıştı.
Analiz: ABD dış politikası nerede başlıyor, nerede bitiyor?
Senatör Cruz’un sözleri, ABD’de dış politikanın yalnızca çıkarlar değil, ideolojik ve dini motivasyonlarla da şekillendiğini ortaya koyuyor. Bu tür açıklamalar, özellikle Orta Doğu’da ABD’nin arabulucu değil, taraf algısı yaratmasına neden oluyor