İZMİR HABERLERİ

Selda Salman Şakran Cezaevi’nde 21 günü anlattı: Kimsenin olmadığı yer!

İmamoğlu protestolarına katıldığı sebebiyle 21 gün Şakran Cezaevi’nde tutuklu kalan TİP Üyesi Selda Salman, “Kimsenin olmadığı yer cezaevi, çünkü güvende hissetmiyorsunuz. Adli bir koğuştasınız. Şakran Cezaevi gerçekten ıssız bir yerdi; güvenli hissetmiyorduk, sınırları bilmiyorsunuz. Fiziksel olarak zorlanmadım ama çok öfkeliydim” diye konuştu.

Abone Ol

Son Mühür- Berivan Kaya/ İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanmasına yönelik başlayan protestolara katıldığı için Şakran Cezaevi’nde 21 gün tutuklu bulunan Selda Selman, cezaevi sürecini ve yaşadıkları anlattı. 

Üniformadan güç aldılar! 

Gözaltı sürecini anlatarak sözlerine başlayan TİP Üyesi Selda Salman, “Sabah saatlerinde TEM beni aldı. Bildiğim kadarıyla İzmir’de gerçekten polis kalmamıştı. Birilerine narkotik, birilerine ahlak şube gitmiş.  İlk giriş yaptığım zaman anladım çok büyük bir operasyon çekiliyor. Bu gözaltılar sadece yapılan eylemlerle ilgili değildi, aynı zamanda sonraki eylemlerin önünü kesmek için yapılan bir hamle olduğunu anladık. Tüm arkadaşlarımız bugüne kadar sokaklarda eylem ördüğümüz arkadaşlarımızdı. Geldiler, aldılar. Alırken de “Biraz uzun kalabilirsiniz, kedilerinize mama verin isterseniz” dediler. Ben de “Yoldaşlar halleder,” dedim. Polislerin üniformadan aldıkları bir güç vardı. Fiziksel olarak kötü bir muamele yoktu ama ama bize yönelik üslupları, sanki bir suç işlemişiz gibiydi. Oysa biz bir suç işlememiştik, rahat bir şekilde gittik. Orada arkadaşlarla selamlaştık, bakıştık, gülüştük. TEM’deki sürecimiz başlamış oldu. Kaldığımız nezarethane çok havasızdı, akşama kadar ilaçlarım gelmedi. Ancak oradaki örgütlü arkadaşlarla birlikte olmak bizi rahatlattı. Bildiğimiz kadarıyla Yeşilyurt ve Bozyaka’da arkadaşlar daha fazla sıkıntı çekmiş. Avukatların içeri alınmadığını duyduk. 4 günlük TEM süreci gece gündüz ne zaman bilmiyoruz, bir şekilde geçti” ifadelerine yer verdi. 

Hukuki değil siyasi…

Tutuklanma sürecini anlatan Selda Salman, “Biz 10 kişi tutuklandık. Tek kadın bendim. Diğer arkadaşlar Menemen’e götürdüler. Ben özel bir araçla hastane muayenesine götürüldüm. Beklerken bir polis, “Türkiye’de 2911 sayılı yasadan tutuklanan 3-5 kişi varsınızdır” dedi. Zaten 2911 sayılı kanunun yatarı yok. Bu da tutuklamaların hukuki değil, siyasi olduğunu gösteriyor. Parti temsilicilerinden aldılar ve bize, "Harekete geçerseniz önünüzü keseriz," demek istediler. 3-5 günde hemen yargılamak istediler, sebebi de şuydu; “Bakın, sizi yargılıyoruz, yargılayacağız” mesajını göstermek istediler . Aliağa Şakran Cezaevi’ne gittim. Adli bir koğuşta kaldım, siyasilerin yanına koymadılar. Orada yine iki gün ilaçlarım verilmedi. Gözlüklerim incelemeye alındı. İlk iki gün çok zor geçti çünkü ilacımı almadığımda ciddi yan etkiler oluşuyordu; bu raporumda da yazılıydı ve revire bildirmiştim” ifadelerine yer verdi. 

Hırkasını yastık yaptı

Cezaevi koşullarını anlatan Salman, “Menemen Cezaevi’nde şartlar çok kötüymüş. Aliağa Şakran Cezaevi'nde ise ilginç bir kadın dayanışması vardı. Gözlemlediğim şey de şuydu; suça itilmiş kadınlar var ve tek sebebi yoksulluk. Uyuşturucu, dolandırıcılık gibi suçlardan yatanlar vardı. Koşullar insani değildi. Sayımlar için bağırarak insanları  uyandırıyorlardı. Bunlar birer psikolojik şiddet... Hatay Depremi gibi bir deneyimimiz oldu. Orada da şartlar çok kötüydü. Fiziksel olarak artık bir çok şeye daha fazla dayanıklıyız. İnsani koşullar ve insanı davranışlar yok. Çok gürültü vardı. Ne özel alan vardı ne de yeterli yatak vardı. Üç kişilik ranzalarda beş kişi kalıyorduk. Yastık yoktu, hırkamı yastık yaptım o şekilde uyuyabildim. Odaların hepsi doluydu. Cezaevinde kaldığımız 21 gün boyunca böyle devam etti. Fiziksel şartlar beni çok zorlamadı ama psikolojik olarak etkiledi” dedi. 

Kimsenin olmadığı yer! 

İddianamesinin yeni geldiğini dile getiren Selda Salman, “İlk birkaç gün çok öfkeliydim, hala çok öfkeliyim. Çünkü hiçbir suç işlememiştim. Küfür etmemiş, şiddet uygulamamıştım. Sadece anayasal bir hakkım olan sokağa çıkmıştım. Dosyamda yalnızca bir görüntüm vardı: Elimde bozuk bir megafon ve kalabalıkta düzeni sağlamak için elimi arkaya doğru ittiğim bir hareket yaptım. Nereden tutsanız elinizde kalan bir dosya İddianamem yeni geldi; "Gösteri ve Yürüyüş Kanunu’na muhalefet" ve "ikaza uymamak" gibi iddialar var. İkaz yapılmadı, duymadım da. Eylemlerin ikinci gününde yetkililerle görüşmüş, "AKP İl Binası'na dönmeyeceğiz, Alsancak'taki eylemlere geçeceğiz," demiştik. "Tamam, 15 dakikaya toparlanın” dediler. Fakat arkamızı döner dönmez müdahale yedik. Genel olarak orada  suçluluk psikolojisine kapılmadım, o yüzden çok zorlanmadım. Kimsenin olmadığı yer cezaevi, çünkü güvende hissetmiyorsunuz. Adli bir koğuştasınız. Şakran Cezaevi gerçekten ıssız bir yerdi; güvenli hissetmiyorduk, sınırları bilmiyorsunuz. Fiziksel olarak zorlanmadım ama çok öfkeliydim” diye konuştu. 

Keşke daha fazla gidebilseydim…

Dışarıdaki eylemlere katılamaması sebebiyle yaşadığı üzüntüyü dile getiren Salman, “Bu sadece Selda ya da belirli isimlerin meselesi değildi. 313 genç tutuklandı. Benim sesim aynı zamanda onların sesiydi, dışarda olanların sesiydi. İstedikleri kadar içeri alsınlar. Milletvekilleri, avukatlar, Emek Partisi Milletvekili Sevda Karaca, eski İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer geldi. İzmir Barosu bizi hiçbir zaman yalnız bırakmadı. En çok üzüldüğüm şey, dışarıdaki eylemlere katılamamak oldu. Sadece ilk iki günü gördüm. Keşke daha fazla gidebilseydim, çünkü çok güçlü geçmiş. İyi hissettiriyor, yalnız olmadığımı hissettim. TV’den izlerken de olağanüstü bir çaba olduğunu gördüm. Arkadaşlara "Şakran çok uzak, gidip gelmeyin, yorulacaksınız," dedim ama her gün geldiler. Mektuplar yazıldı, ama komisyondan geçmediği için yetişmedi” dedi. 

Psikolojik işkence vardı

21 gün Şakran’da kaldığını belirten Salman, “TEM'de 4 gün, Şakran’da 21 gün, neredeyse bir ay kaldım. Şakran’da ciddi bir sorun yaşamadık ama Menemen’deki arkadaşlar, bir çok sorun yaşadılar. Sayım vermedikleri için çok sıkıntı çekmiş. Fiziksel koşullar her iki cezaevinde de çok kötüydü. Şakran’da fiziksel işkence olmadı ama psikolojik işkence vardı. Fiziksel olarak dokunamayacaklarını biliyorlardı. Avukatlar ve milletvekilleri sık sık gelip bizi desteklediği için görevli memurlar bize dokunamayacaklarının farkındalardı. Menemen’de yaşanan olaylarla ilgili olarak memurlar hakkında soruşturma açıldığını biliyorum” ifadelerine yer verdi. 

Mesele İmamoğlu değildi 

Meselenin İmamoğlu olmadığını dile getiren Selda Salman, “ Bu zamana kadar birçok şeyi Gezi Parkı süreciyle kıyasladık. Bu mesele üç-beş ağaç meselesi değil dediler ya bu olaylar da sadece Ekrem İmamoğlu meselesi değildi. Ben TİP üyesiyim. Burada halkın iradesine bir darbe vardı. Tıpkı seçilmiş milletvekilimiz Can Atalay’ın yıllardır tutuklu kalması gibi. Elbette bu süreçte simgeleşen isimler var onların mücadelesi bizim için çok kıymetli ama 19 Mart’tan sonra gençlerin etkisiyle bu zincir kırıldı.  2023 Genel Seçimlerinden sonra oluşan suskunluk ve umutsuzluk, 19 Mart itibarıyla kırılmaya başladı. Üniversitelerde, hatta liselerde bu tepkilerin devam edeceğini düşünüyorum. Çünkü insanlar bir kıvılcım bekliyordu, 19 Mart’ta o kıvılcım da gençlik tarafından ateşlendi. İyi ki de gençlik ateşlendi! Bundan sonra da hep birlikte mücadeleye yürüteceğiz. Türkiye çok çalkantılı bir yer. Selçuk Kozağaçlı bir gün serbest bırakılıyor, ertesi gün tekrar tutuklanıyor. Mecliste bir şeyler görüşülüyor. Her şey çok öngörülemez. Çok fazla tespitimiz var ama ne olursa olsun hep mücadele etmek zorunda kalacağız” dedi.