Son Mühür / Arif Enes Durak - Cumhuriyet Halk Partisi'nin Gündoğdu Meydanı'nda düzenlediği "Millet İradesine Sahip Çıkıyor” mitinginde Özgür Özel, İzmirlilere seslendi. Yüzbinlerce kişinin katıldığı ve Gündoğdu Meydanı’nın kırmızı beyaza büründüğü mitinge kaç kişinin katıldığı ise henüz açıklanmadı.
Mitingde sahneye Ekrem İmamoğlu’nun eşi Dilek İmamoğlu ile birlikte çıkan Özgür Özel, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a sert sözlerle yüklendi.

“Türkiye’nin tüm renkleriyle bir aradayız”

Demokrasi bayrağını Gündoğdu Meydanı’ndan açtıklarını söyleyen Özgür Özel, “Mustafa Kemal, İngiliz esiri saray ahalisine nasıl bayrak açtıysa, biz de bugün emperyalizme memur olmuş bir azınlık ekibe demokrasi bayrağını Gündoğdu’dan açıyoruz. Mustafa Kemal, millete güvendi millet de ona yoldaş oldu. O mücadele Lozan Antlaşması’yla taçlandı. CHP, Sevr’i yırtıp atanların, bir ülkenin tapu senedini kabul ettirenlerin partisidir. Millî Mücadele’de o azmi gösterenlerin arasında bu milletin Kürtleri, Türkleri, Alevileri, Sünnileri; yani bu ülkenin tüm renkleri vardı. Bugün de bu meydanda Türkiye’nin tüm renkleriyle bir aradayız. Kurtuluş yok tek başına; ya hep beraber ya hiçbirimiz diyenlerle birlikteyiz” dedi.

“Bu topraklar, celladına diz çökmeyenlerin topraklarıdır”

19 Mart’ta Ekrem İmamoğlu’nun gözaltına alınmasını darbe olarak nitelendiren Özel, “Farklı düşünse de demokraside buluşanlar; Ekrem İmamoğlu’nun da, Selahattin Demirtaş’ın da, Ümit Özdağ’ın da hakkını savunabilme cesareti, demokratların gösterebileceği bir cesarettir. Diktatörler korkar, bilirler ki demokratlar birdir, birliktedir. Hedefleri zulmü bitirmek, özgürlüğü getirmektir. Burada olanlara selam olsun Türkiye’nin cesaretli sosyal demokratlarına; milliyetçi, muhafazakâr, sosyalist, Kürt demokratlara selam olsun, helal olsun. Bu ülkeyi sandık olmadan yönetmek isteyenlere karşı, demokrasiyi kurup sandıkta yarışmak için bir aradayız. 19 Mart darbesine karşı direniş de bir halk hareketidir. Bu topraklar, celladına diz çökmeyenlerin topraklarıdır” diye konuştu.

“Bu Cumhuriyeti korkmayanlar kurdu”

Cumhurbaşkanı Erdoğan’a seslenen Özel, açıklamalarını şu sözlerle sürdürdü:
“Gündoğdu Meydanı’nı görüyor musun Erdoğan? Sen rakiplerini hapse atarak kazanabileceğini sandın. Sen gençleri zindana atarak korkutabileceğini sandın. Bu meydanda hiç korkan var mı, görüyor musun? Bu Cumhuriyeti korkmayanlar kurdu, yine korkmayanlar koruyor. 19 Mart’tan bu yana Samsun’daydık, Yozgat’taydık, Van’daydık. Oralarda dedik ki: Artık eski siyaset yok, artık kimsenin kalesi yok. Birileri nasıl söylerse söylesin; İzmir, CHP’nin değil, Cumhuriyetin ta kendisinin kalesidir. Şehirleri birilerinin kalesi diyenlere sesleniyoruz: Milletin kalesinden sesleniyoruz. Kale siyaseti, kutuplaşma siyaseti, kavgadan medet umma siyaseti bitmiştir. Kaleler milletindir, Cumhuriyetindir. Tüm kalelerimiz bu milletin istikbaline feda olsun.

“Tükenmiş, yaşlanmış, yorgun bir iktidar var”

Artık arkasında milletin desteği olmayan bir iktidar var. Olsaydı darbeye kalkışmaz, sandıktan korkmazdı. Eğer korkmuyor olsaydı, üç gizli tanığın ve savcının arkasına saklanmazlardı. Tükenmiş, yaşlanmış, yorgun bir iktidar var. Milletin gözünden düşmüş. Anketlere göre 2. parti olmuş ve 5. partiyle kol kola girmiş, ayakta kalmaya çalışan bir iktidar var. Tavlacılar buna "2-5 iktidarı" diyorlar. Milletin rızasını alamayanlar, ülkeyi vesayetle yönetmek istiyorlar. Unutmayın: CHP oldukça ve meydanlar doldukça kimse bu millete istikamet çizemeyecektir. Bunu herkes böyle bilsin.

Whatsapp Image 2025 05 19 At 20.12.36 (1) 1024X682

“Bugün CHP, vatan ve hürriyet mücadelesini devam ettiren partidir”

Türkiye’de özgürlük mücadelesinin meşalesini hep gençler yaktı. Darbe olduğunda ilk meşale İstanbul Üniversitesi öğrencileriyle başladı. Reformu savunanlar Genç Osmanlılardı. O mücadele hâlâ devam ediyor. Bugün CHP, vatan ve hürriyet mücadelesini devam ettiren partidir. CHP, hiçbir zaman yaşlanmayan ve yaşlanmayacak olan, her yaştan gencin partisidir. Nasıl ki 106 yıl önce kurtuluş mücadelesinin meşalesini gençler taşıdıysa, bugün de o meşaleyi gençler taşıyor. Bugün o gençlerin evinde Hasan Tahsinlerin, Deniz Gezmişlerin, Ali İsmail Korkmazların milliyet meşalesi var. Onlar bu meşaleyi taşımasaydı, bugün bu ülke yoktu. Yine Saraçhane’de milyonlar o hürriyet meşalesini almışlardı. Bugün İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin başında, CHP’nin başında kayyum vardı. Tüm o gençlerin alnından öpüyoruz.

“Bugün 10 gençten 7’sinin yurt dışında hayal kurması sorundur”

Bugün ezbere konuşmalarda gençlerin geleceğimiz olduğu söylenir; yanlış, eksik. Gençler bu memleketin elbette geleceğidir ama en çok da bugünüdür. Burası Türkiye Cumhuriyeti’dir. Burada gençler itaatkâr değil, cüretkâr olurlar. Eğer geçmişte cüret etmeselerdi, 15 Mayıs günü İzmir işgal edilirken ilk kurşunu sıkmasalardı esaret altındaydık. 19 Mart darbesine karşı, 25 Mart günü 15,5 milyon insanın meydanlara koşması; her yaştan gencin, en çok da üniversiteli gençlerin verdiği cesaretledir. Tüm gençlerin önünde saygıyla eğiliyorum. Gençler bugün ağır sorunlarla boğulmaktadır. Barınma sorundur, işsizlik sorundur, ifade özgürlüğü, gösteri özgürlüğü sorundur. Bugün 10 gençten 7’sinin yurt dışında hayal kurması sorundur. Herkes kendine göre beka tarifi yapıyor. Dünyanın gelişmiş ülkelerinin gelip Türkiye üzerinde hayal kurması beka sorunu değildir. Onu bir kez denediler, denize döküldüler. Ama burada hayal kurmaları beka sorunu değildir; ama Türkiye gençlerinin dünyanın gelişmiş ülkelerinde hayat planlamaları beka sorunudur.

“Biz, bu ülkeyi gençlerle kuran gelenekten geliyoruz”

İşte biz bununla mücadele etmek, gerçek beka sorununu görmek ve gençlerimize yeniden bu güzel memlekette hayal kurdurmak zorundayız. Onlar bu memleketin gençleridir. Bu memleket ve Cumhuriyet onlara emanettir. Bugün ne eğitimde ne istihdamda görülen 3,5 milyon genç var. Onlara yeni deyimle "ev genci" diyorlar. 10. Yıl Marşı’nda “10 yılda 15 milyon genç yaratmakla” övünüyorduk. Bu iktidar 23 yılda her görüşten 3,5 milyon genci evlere kapattı. Biz, bu ülkeyi gençlerle kuran ve kurtaran bir gelenekten geliyoruz. İktidar olduğumuzda da bu gençlerle yöneteceğiz. YÖK’ü kaldıracağız. İktidarımızda liseyi bitiren her genç çok iyi yabancı dil bilecek ve teknolojik donanıma sahip olacak. Kamuda mülakatı kaldıracağız. Yurt kapasitelerini artıracak, bursları yaşanabilir seviyeye yükselteceğiz. Gençlerin ulaşım özgürlüğünü, sosyal aktivite özgürlüğünü sağlayacağız. Hepsini Avrupa standartlarında bu teknolojilerden yararlandıracağız. Vize sorununu çözeceğiz. Yasaksız ve vizesiz Türkiye’yi iktidarımızın ilk yıllarında hayata geçireceğiz.

“Bugün, 19 Mart darbesinin de 60. günü”

Bugün 19 Mayıs. Bir başka tekerrürle, 19 Mart darbesinin de 60. günü. Bu iktidar 19 Mart’ta millete rağmen bir işe kalkıştı. O günden bugüne sokaklardayız. 19 Mart, Erdoğan’ın seçimi kaybettiğinin ilanıdır. Daha önce onun adaylarını 4 kez yenen, “Ben bu ülkeyi daha iyi yönetirim” diyen rakibini baş edemeyince onu hapse atmıştır. Demokrasiyi istediği yerde inip, istediği yerde binecek bir tramvay olarak görenler; yenilgiyi gördüklerinde o tramvaydan apar topar inmişlerdir. İki tür darbe var: Biri askerî darbe, biri sivil darbe.

“Erdoğan, Ekrem Başkanımızla sandıkta yarışmaktan korkmuştur”

19 Mart darbesinin karargâhı Beştepe’dir, kurşunu yalandır. Darbeciler bu sefer kamuflajla değil, cübbeyle gelmişlerdir. Çünkü Erdoğan, Ekrem Başkanımızla sandıkta yarışmaktan korkmuştur. Ekrem Başkan adaylığını açıkladıktan hemen sonra diplomasını iptal ettiler. Takip eden sahur vaktinde yüzlerce polisle evini bastılar. Ama 60 gün geçti, hâlâ daha hiçbir iddiayı ispat edemediler. Adı olmayan gizli tanıkların arkasına saklandılar. Öyle bir noktaya geldik ki, Ergenekon ve Balyoz kumpaslarında olduğu gibi bu millete yine bir kumpas kurdular. Erdoğan, zaman zaman kurmaca videolarla milleti kandırmaya çalışıyor ya... Biz öyle yapmayalım. Biz İzmir’den onu ve yalanlarını izletelim. Bakalım geçmişte ne olmuş, bakın bakalım bu Erdoğan’a inanacak bir şey var mıymış, yok muymuş?

“Ey Erdoğan, sana İzmir’den meydan okuyoruz”

Yaptıkları ortaya çıkınca ailelerinin yüzüne bakamayacaklar diyen Erdoğan’a söylüyorum: Burada milyonlarca İzmirlinin gözüne bakarak söylüyorum, arkadaşlarımız suçsuzdur. Ey Erdoğan, "ahtapot" diyorsun, "suç örgütü" diyorsun, kul hakkına girmekten çekinmiyorsun. Sana İzmir’den meydan okuyoruz: Gel bu davayı TRT’de canlı yayınlayalım, kim yalan söylüyor millet görsün. Buradan TRT’nin değerli çalışanlarını, emekçisini selamlıyorum. Ama bu TRT’yi Erdoğan’a kul edenlere söylüyorum: Gün gelecek, devran dönecek, bunu yapanlar bu millete hesap verecek”

Whatsapp Image 2025 05 19 At 21.21.18 1024X576

“Darbeden dön, yargılamaları TRT’den yap”

Ekrem İmamoğlu davasının TRT’den canlı yayınlanması çağrısını burada da sürdüren Özel, “Erdoğan bir savcıya çok güveniyordu, boşa düştü. Dosya bomboş, kanıt yok. Biz birbirimizi biliyoruz ve güveniyoruz. Bak Erdoğan, bu meydanda milyonlar kefalet koyuyor. Oysa senin güvenebileceğin bırak 2 milyon kişiyi, güvenebileceğin 2 kişi kalmadığını, herkesin senden sonrasını konuştuğunu, iktidarın dümeninin başkalarına kaptırıldığını biliyoruz. Darbeden dön, yargılamaları TRT’den yap, doğrulamaları gör, köşene çekil. İktidar değişiyor, kumpasçılar gidiyor, vatanın dürüst, namuslu evlatları iktidara yürüyor. Bugün Ergenekon ve Balyoz kumpasları gibi davalar var; kararlar yine sipariş, tanıklar yine gizlidir. Yöntem yine kirlidir, dosyalar yine boştur, iftiralar yine zehirlidir”

“Milletin iradesini, Atatürk vatanı nasıl savunduysa, öyle savunacağız”

Özel, açıklamalarını şu sözlerle sürdürdü:

“İktidar, bugün Silivri’yi muhaliflerin hapsedildiği toplama kampına dönüştürmüştür. Hitler’in toplama kampı neyse, Silivri de odur. O hapishaneleri rakiplerin atıldığı kuyular olarak görseler de biz o kuyudan çıkacağız. Biz o duvarları, demir dağı nasıl erittiysek öyle eritip çıkacağız. Milletin iradesini, Gazi Mustafa Kemal Atatürk vatanı nasıl savunduysa, öyle savunacağız.

"Sen yerel bir diktatörsün"

Erdoğan'dan bir dünya lideri, küresel lider çıkarmak mümkün değildir. Zaten yerelde demokrat değilsen küresel bir lider olamazsın ve buradan gözünün içine baka baka söylüyorum. Sen küresel bir lider değil, yerel bir diktatörsün; otokratsın. Tek adamsın. Yerel diktatörler, bu milletten korksun. Rakibini hapse atan korkaklar bu milletten korksun ve emin olun ki yenileceksiniz. Tarihte nice kaleler, bir çocuğun attığı çakıl taşıyla yıkılmıştır. Nice iktidarlar bir annenin bedduasıyla sarsılmış, yıkılmıştır. 23 Mart ruhuna yenileceksiniz.

"Ekrem Başkan korkusuna yaktıkları rezervle 1 milyon öğretmeni atardık"

19 Mart darbesiyle bu milletin ekonomisine neler yaptılar. Dün akşam yeni doğan, ölüm döşeğindeki hastanın cebinden 27'şer bini çaldılar. O parayla bütün emeklilerimize en düşük emekli maaşını 30 bin yapabilirdik. Ekrem Başkan korkusuna yaktıkları rezervle 1 milyon öğretmeni atardık. Sosyal yardıma ihtiyacı olan 5 milyon haneye ayda 40 bin lira destek verebilirdik. Biz herkes için eşit yurttaşlığı kimsenin ötekileştirilmemesini savunmuş, koşulsuz demokrasiyi savunmuşuzdur.

Muhabir: Arif Enes Durak