Son Mühür/ Emine Kulak - Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) İzmir Şubeler Platformu, 2026-2027 dönemini kapsayan 8. Dönem Toplu İş Sözleşmesi (TİS) süreci öncesinde kamuoyuna taleplerini duyurmak amacıyla İzmir'de bir basın toplantısı düzenledi. Toplantıya KESK Merkez Yürütme Kurulu (MYK) üyeleri ile birlikte bağlı iş kollarının temsilcileri de katıldı.
PINAR: TALEPLERİMİZLE SAHADAYIZ
KESK Eğitim Örgütlenme Basın Yayın Sekreteri ve MYK Üyesi Sema Pınar, yaptığı açıklamada, kamu emekçilerinin artan yoksulluk karşısında taleplerini alanlardan masaya taşımak için harekete geçtiklerini belirtti. Pınar, dört bölgeden 30 ili kapsayacak saha çalışmalarıyla emekçilerin görüşlerini doğrudan alacaklarını ifade etti.
“GEÇİNEMİYORUZ”
Emekçilerin taleplerini alanlardan masaya taşımak üzere harekete geçtiğini söyleyen KESK Eğitim Örgütlenme Basın Yayın Sekreteri MYK Üyesi Sema Pınar’ın toplantıda yaptığı açıklama şu şekilde;
SÜREÇ ORTAK AKILLA YÜRÜTÜLEBİLİR
“2026-2027 yıllarını kapsayan 8. Dönem Toplu İş Sözleşme (TİS) sürecine girerken, bizler Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) olarak bir kez daha ülkenin dört bir yanında, emeğin ve emekçinin haklarını savunmak için mücadelemizi büyütüyoruz. Bu kapsamda; Doğu ve Güneydoğu Anadolu, Karadeniz, Ege ve Marmara olmak üzere dört koldan, toplam 30 ilde sahaya ineceğiz, işyerlerinde örgütlü kamu emekçilerinin taleplerini doğrudan toplayacağız, illerdeki emek ve meslek örgütleriyle, demokratik kitle örgütleriyle bir araya gelerek TİS mücadelesinin zeminini birlikte güçlendireceğiz. Bu süreci yalnızca kendi örgütlü yapımızla sınırlamıyor; halktan, toplumdan ve dayanışma içinde olduğumuz tüm örgütlü kesimlerden aldığımız güçle yürütüyoruz. Her ilde topladığımız talepleri yerel basınla paylaşıyor, şeffaf ve katılımcı bir toplu sözleşme sürecinin ancak ortak akılla yürütülebileceğini savunuyoruz. Çünkü bizler çalışanı ve emeklisi olmak üzere en az 25 milyonluk bir kitleyiz ve geçinemiyoruz”
TEMEL TALEPLERİMİZ AÇIK VE NET
“Bu toplu sözleşme döneminde kamu emekçilerinin yıllardır görmezden gelinen temel haklarını ve taleplerini kararlılıkla dile getiriyoruz. KESK olarak kamuoyuyla paylaşmayı gerekli gördüğümüz bazı öncelikli taleplerimiz şunlardır:
Grevli ve toplu sözleşmeli sendikal hak. Gerçek bir toplu sözleşme düzeni grev hakkı olmadan düşünülemez. 12 Eylül rejiminin ürünü olan mevcut sistem, sendikal faaliyetleri göstermelik halegetirmiştir. Bu nedenle grev hakkı anayasal güvence altına alınmalıdır. Güvenceli İş, Güvenli Gelecek:
Kamuda istihdam edilen yüz binlerce sözleşmeli ve güvencesiz emekçi, geleceğini kaygıyla izlemektedir. Kadrolu, güvenceli istihdam derhal sağlanmalıdır. Emekli Olunabilir Bir Ücret Sistemi.
Kamu çalışanlarının maaşını oluşturan ek ve yan ödemeler temel ücrete dâhil edilmeli, emeklilikte sefalet ücretine mahkûm edilen kamu emekçilerine insanca bir yaşam hakkı tanınmalıdır. Mülakatın Kaldırılması. Liyakati ve hakkaniyeti yok sayan mülakat uygulaması, yandaş kadrolaşmanın bir aracı haline gelmiştir. Tüm kamu atamaları, şeffaf, eşit ve yazılı sınava dayalı bir sistemle gerçekleştirilmelidir. Ücretliler üzerindeki ağır vergi yükü sürdürülemez hale gelmiştir. Dolaylı vergiler azaltılmalı, artan oranlı gelir vergisi sistemi adil biçimde yeniden düzenlenmelidir. Emekçilerin gerçek temsilini engelleyen ve kamu sendikacılığını etkisizleştiren 4688 sayılı yasa, kamu emekçilerinin talepleri doğrultusunda demokratik ve özgürlükçü bir anlayışla yeniden yazılmalıdır. Dereceye Gelmiş Tüm Kamu Emekçilerine 3600 Ek Gösterge: Unvan, kadro ya da hizmet sınıfı ayrımı yapılmaksızın, 1. dereceye ulaşmış tüm kamu emekçilerine 3600 ek gösterge hakkı tanınmalıdır. Bu düzenleme, hem çalışırken hem de emeklilikte mali haklarda iyileşme sağlayacak, adaletsizliklerin giderilmesi yolunda önemli bir adım olacaktır.”
ONLAR HAR VURUP HARCADILAR
“KESK’e bağlı Büro Emekçileri Sendikası (BES) AR-GE biriminin Haziran 2025 verilerine göre açlık sınırı 35.000 TL, yoksulluk sınırı 85.000 TL Ancak kamu emekçileri bugün yoksulluk sınırının yarısı kadar bir ücretle yaşamaya çalışmakta, emekli olduklarında ise açlık sınırının dahi altında maaşlara mahkûm edilmektedir. Bu, yalnızca kamu emekçilerinin değil; çiftçinin, esnafın, hayvancılıkla uğraşanın, işçinin ve emeklinin de ortak kaderidir. Bugün ülkemizde çiftçi mazot alamaz, üretici ürününü değerinde satamaz, esnaf ise siftah yapmadan kepenk kapatır duruma gelmiştir. Krizlerin faturası emekçiye, kaynaklar sermayeye. Türkiye, bir dönem “dünyanın 16. büyük ekonomisi” olarak tanıtılırken, bugün halkına yoksulluğu, sefalet ücretlerini ve güvencesizliği reva görmektedir.Bugün uygulanan ekonomi politikaları: Kemal Derviş’in neoliberal programıyla başlamış,Nureddin Nebati’nin “heterodoks” adı altında yürüttüğü plansızlıkla sürdürülmüş, Mehmet Şimşek eliyle IMF politikalarının güncellenmiş haliyle derinleştirilmiştir. Bu programlar; sermayeyi ihya eden, emeği yok sayan, zengini daha zengin yapan, emekçiye ise sefalet dayatan politikalardır. Bu politikalar, “yerli ve milli siyaset” illizyonu adı altında küresel kapitalizmin tüm talimatlarına teslim olmaktır. Onlar har vurup harcadılar. Faturasını biz ödemeyeceğiz.”
1 AĞUSTOS’TA TALEPLERİMİZLE ÇALIŞMA BAKANLIĞI ÖNÜNDEYİZ!
“KESK olarak, 16 Temmuz – 1 Ağustos tarihleri arasında yürüttüğümüz saha çalışmaları sonrasında, kamu emekçilerinden ve örgütlü toplum kesimlerinden topladığımız talepleri; 1 Ağustos 2025 tarihinde Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı önünde kamuoyuyla ve basınla paylaşacağız. Unutulmamalıdır ki, Toplu Sözleşme Masası bir ortaoyunu sahnesi değil, emeğin mücadele alanıdır. Siyasal iktidarın gölgesinde büyüyen, emekçiden çok iktidarın çıkarlarını gözeten sendikal yapılara karşı; KESK olarak kamu emekçilerinin sesi, vicdanı ve mücadele gücü olmaya devam edeceğiz.”
“SON SÖZÜMÜZ: EMEK KAZANACAK”
“KESK, eşitlikçi, güvenceli, demokratik ve insan onuruna yaraşır bir çalışma yaşamı için mücadeleyi büyütmeye; kamu emekçilerinin haklarını her platformda savunmaya kararlıdır. Eylem takvimimizi ve örgütlenme süreçlerimizi önümüzdeki günlerde kamuoyuyla paylaşmayı sürdüreceğiz. Emekçilere, esnafa, köylüye, gençlere, kadınlara sırtını, patronlara ve rantiyeye yüzünü dönmüş bu iktidara karşı, Anadolu’ya yayılarak emekçilerin taleplerini Ankara’ya taşıyacağız. KESK olarak, ekte yer alan tabloda belirtilen illerde TİS faaliyetlerimizi sürdüreceğiz. Tüm kamu emekçilerini, bu vesile ile, ekmeklerinden, geleceklerinden eden bu sefalet tuzağına karşı, itiraz etmeye, mücadelemizde birleşmeye davet ediyoruz. Kurtuluş yok tek başına; ya hep beraber ya hiçbirimiz. Yaşasın KESK.”





