Haftanın ilk 90 saniyesine “kaygılarım artıyor” diye başlamak istemezdim ama, sanki bir tiyatro salonunda sıradan bir izleyici gibi İzmir için oynanan tehlikeli oyunları seyrediyorum. Oysa Türkiye Cumhuriyeti’nin eşit yurttaşıyım, bugüne kadar da egemenliğin sahiplerinden biri olduğuma inanıyordum. Ama gerçek farklıymış, 31 mart öncesinde CHP’nin yaptığı gibi, birileri bizim adımıza karar verdi. Biz seçimlerde bile önümüze konan seçilmişlerden seçmiyor muyuz? CHP ceket koysa seçilir efsanesini bakın Çeşme de yaşadı. Yurttaşların hassasiyetlerinin istismarları cilt cilt kitap olur vallahi.
Baksanıza cehalette bir marka haline gelen Çeşme Belediye Başkanını, işine geldiğinde İzmirli olduğunu yazan Ertuğrul Özkök “büyükşehir belediye başkanı” olarak düşünmüş, hatta bu hanım CHP içinde o kadar çok çalışmış o kadar çok çalışmış ki, nedense bunu da Ertuğrul Efendi dışında kimse hatırlamıyor. Ama inanın büyük şehir adayı da yapılırdı bu hanım kız.
Her olayda mutlaka bir görüntü olur, ses kaydı falan çıkar ama nedense bu olayda Yunan sanatçının bir tek ses kaydı ya da görüntüsü yok. Şimdi de Atatürk’e kasap dediği atıldı önümüze. Atatürk’e kasap diyecek tıynette biri neden Atatürk’ün ülkesinde üstelik yardım konserine gelir indirimli kaşesiyle? Bu işin aslı çıkmayacak ortaya çünkü CHP bir yandan bazı medya bir yandan Çeşme belediye başkanının çizilen siyasal itibarını parlatmaya çalışıyor.
Ama gelinen nokta kaygılarımı arttırdı, nepotik duygularla aday belirleyenler bakalım tarihe nasıl geçecek?
Haydi eyvallah serin hafta olsun hepimize…