Rusya’nın doğusunda, Kamçatka Yarımadası açıklarında 8.8 büyüklüğünde şiddetli bir deprem meydana geldi. Deprem sonrasında tsunami uyarısı yapılırken, dalgaların Kamçatka kıyılarının yanı sıra Japonya ve ABD sahillerine kadar ulaştığı bildirildi. Fukuşima Nükleer Santrali çalışanlarının tahliyesine karar verilirken, tsunami tehlikesinin devam ettiği duyuruldu. Yetkililer halkı kıyı bölgelerinden uzak durmaları konusunda uyardı. Şu ana kadar can kaybı bildirilmedi.
BTÜ Öğretim Üyesi Avcı’dan deprem değerlendirmesi
Bursa Teknik Üniversitesi (BTÜ) İnşaat Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Eyübhan Avcı, TRT Haber ve TVNET’te yaptığı açıklamada, yaşanan depremin 1952’den bu yana bölgedeki en büyük sarsıntılardan biri olduğunu belirtti. Depremin okyanus tabanında gerçekleştiğine dikkat çeken Avcı, “Bu büyüklükte bir deprem hem yapısal hasar hem de tsunami kaynaklı ciddi zararlar doğurabilir. Tsunami dalgaları normal deniz dalgalarından farklı olarak saniyede 200 metreye varan hızlarda hareket edebiliyor, bu da yıkıcı etkiler yaratabilir” dedi.
Tsunami dalgalarının etkisi ve boyutları
Prof. Dr. Avcı, tsunami dalgalarının ilk olarak Kamçatka kıyılarını etkilediğini ifade ederek, “İlk ölçümlerde dalga boylarının 4 metreyi aştığı tespit edildi. Ancak farklı bölgelerde bu yükseklik değişiklik gösterebilir. Kıyıya yaklaştıkça dalga boylarının büyümesi doğal olup, kıyı yerleşimleri için ciddi bir tehdit oluşturuyor. Dalga boyunun 10 metreyi geçmeyeceğini öngörüyorum” değerlendirmesinde bulundu.
Nükleer santrallerde alınan önlemler
Fukuşima Nükleer Santrali'nin tahliyesini yerinde bir tedbir olarak değerlendiren Prof. Dr. Avcı, nükleer tesislerin tsunami riskine karşı çok katmanlı koruma sistemleriyle donatılması gerektiğini vurguladı. 2011’de yaşanan Fukuşima felaketinin önemli bir ders olduğunu belirten Avcı, “Japonya, tsunamiye karşı hem fiziksel engeller hem de otomatik kapanma sistemleriyle yeni güvenlik önlemleri alıyor. Türkiye ve diğer kıyı ülkelerinin de benzer tedbirleri uygulaması zorunludur” dedi.
Japonya, ABD ve Rusya’da hasar beklenmiyor
Avcı, Japonya’nın deprem yönetmelikleri ve yapı güvenliği konusundaki öncülüğüne işaret ederek, “Japonya, deprem dayanıklılığı konusunda dünyaya örnek teşkil ediyor. ABD ve Rusya’da da güçlü deprem yönetmelikleri mevcut. Bu ülkelerde yapısal hasarın sınırlı kalması ve can kaybının yaşanmaması beklenmektedir” ifadelerini kullandı.
Türkiye için kritik uyarılar
Türkiye’de 485’ten fazla aktif fay hattının bulunduğunu hatırlatan Prof. Dr. Avcı, “Neredeyse tüm bölgelerimizde deprem riski var. Marmara Bölgesi başta olmak üzere kıyı kentlerindeki yapı stoğu oldukça riskli. Özellikle 1999 öncesi inşa edilmiş binaların acilen güçlendirilmesi gerekiyor. Japonya’da olduğu gibi hasar görmeyen yapılar tasarlamalıyız. Şu anda ‘bina yıkılsın ama can kaybı olmasın’ anlayışından vazgeçmemiz lazım” uyarısında bulundu.
Altyapıda zemin iyileştirmesi şart
Depremler sırasında sadece binaların değil, altyapının da zarar görebileceğine dikkat çeken Avcı, ulaşım ve iletişim hatlarının geçtiği bölgelerde zemin iyileştirmesi yapılmasının önemine değindi. “Sıvılaşma nedeniyle yollar çöker, kanalizasyon ve iletişim sistemleri zarar görebilir. Bu nedenle zemin etüdü yapılmadan altyapı planlaması yapılmamalıdır” dedi.