İZMİR HABERLERİ

Jeoloji Uzmanı Koray Çetin Önalan: "Bayraklı risk altında!"

Son Mühür TV’de yayınlanan Sıcak Bakış programının konuğu, TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası İzmir Şube Başkanı Koray Çetin Önalan oldu. Önalan, Santorini açıklarında meydana gelebilecek büyük bir depremin İzmir üzerine olacak etkileri hakkında konuştu. Önalan, zemin yapısı dolayısıyla özellikle Bayraklı’ya dikkat çekti.

Abone Ol

Son Mühür - Ayşegül Koç / TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası İzmir Şube Başkanı Koray Çetin Önalan, Son Mühür TV’de yayınlanan Sıcak Bakış programında Ayşegül Koç’un sorularını yanıtladı. Bölgede oluşacak 5.5 büyüklüğünde bir deprem, yıkıcı bir depremi tetikleyebilir mi? Sorusuna yanıt veren Önalan; “Yunanlı bilim insanlarının,  makalelerine ve açıklamalarına baktığınız zaman buradaki en yüksek büyüklüğün 5.5 olabileceği ile ilgili açıklamaları var. Yeraltındaki kaotik ortamdan dolayı bunun bir anda yıkıcı bir hale gelmesi mümkün. Ancak şu andaki gidişat bunu göstermiyor” dedi.

“Yeraltında bir huysuzluk var”

Önalan, geçmişte de benzer durumların yaşandığını hatırlatarak, 2011 yılında Santorini'de 14 ay süren bir deprem fırtınasının meydana geldiğini söyledi. Önalan; “Ege Denizi, dünyanın en yoğun sismik aktivitelerinin yaşandığı bir yer. Aslında Ege Denizi’nden milyonlarca yıllık süreci ele aldığımızda doğa kendi devinimi içerisinde bunları hep yapmış, hep depremler olmuş, hep volkanlar patlamış. Ege Denizi’ndeki bütün olaylar bu levha hareketlerinden, kıta hareketlerinden kaynaklanıyor. Bugüne kadar baktığımızda 2011 yılında biz böyle bir deprem fırtınasını Santorini’de yine yaşamışız, tam on dört ay sürmüş bu deprem fırtınası. Yani hepimiz endişe içerisindeyiz. Biz bu işin içerisinde olmamıza rağmen bizim bile endişelerimiz var. Niçin? Çünkü deprem mekanizması tam anlamıyla çözülmüş bir doğa olayı değil.

Çünkü bir de yaşadığımız örnekler, acılar var. Bu deprem fırtınası başladığından beri gece gündüz bu işle ilgili insanlar kafa yoruyorlar. Onlar da bir şeyler elde etmeye çalışıyorlar. Ama yerin altında kaotik bir ortam var. Bir kaos var. Bir huysuzluk var, tabiri caizse. Bunun neye evrileceği ile ilgili sadece hipotezler var ve bunun kararını yerin altındaki ortam verecek. Yani bizim buna müdahale etme şansımız yok. Doğa kendi kuralları içerisinde bu oyunu oynuyor. Biz o kurallara uygun yaşamak zorundayız ama biz şu soruyu sormak zorundayız. Biz bu kurallara uygun yaşadık mı? Eğer bu kurallara uygun yaşadıysak bizim bu depremden çekineceğimizin bir şey yok. Binamızın oturduğu zemine güvenmiyoruz, binaya güvenmiyoruz en önemli ve en kötüsü belki de en üzücüsü sisteme güvenmiyoruz. Yani o binanın bir şekilde başımıza yıkılacağı ile ilgili bir kaygı taşıyoruz. Bütün olay, bütün hadise budur. İnsan bilmediği şeyden korkar” dedi. 

“Geç kaldık”

Önalan, yerel yönetimler ve merkezi idarenin tsunami konusunda endişeleri olduğunu ve çeşitli çalışmalara devam edildiğini ifade ederek,  “Bugün tsunamiye karşı yerel yönetimler, merkezi idare endişelenmiş durumda birtakım tedbirler almaya çalışıyorlar. Çok açık ve net söyleyeyim. Geç kaldık. Niçin geç kaldık? Bu deprem bizi uyardı, uyarıyor. Biz yıllarca kıyılarımızı çok hor kullandık, talan ettik, kıyı kenar çizgilerini ihlal ettik. Ovalarımızı yapılaşmaya açtık ve şimdi biz bir doğa olayının sonucunda acil tedbirler almaya çalışıyoruz. Aslında belli bir noktada geç, biz sadece şu anda ne yapabiliriz biliyor musunuz? Çok açık ve net söyleyeyim, eğer tsunami olmasını hiç istemiyoruz ama eğer herhangi bir tsunami tehlikesi olursa sadece yurttaşlarımızı belki kurtarabiliriz, kıyıdaki binalarımızı değil.

Tsunaminin vuracağı yerdeki bazı binalarımızı kurtarma şansımız çok zor. Bu deprem fırtınası bize bir uyarı olsun, aklımızı başımıza alalım. Şu anda yapabileceğimiz çok fazla şey yok, çok geç. Yani siz kıyıların tamamını talan etmişsiniz. Yapılaşmayı açmışsınız, kıyı kenar çizgisini ihlal etmişsiniz. Bunca olay yaşanmışken, bu kadar felaket başımıza gelmişken İnciraltı gibi bir alanı hala imara açmaya çalışıyoruz. Bizim aldığımız ders yok! Umarım bir uyarıdır. Yani bunun bir felakete dönüşmesini asla istemiyoruz. Bunun bir uyarı olarak algılanmasını ve bizim kısa sürede aklımızı başımıza alıp doğayla uyumlu yaşama koşullarını seçmemiz lazım. Biz doğayla yaptığımız her savaşı kaybederiz. Doğayla yapılan savaşı kazanma şansınız yok” diye konuştu. 

“İzmir de bundan etkilenebilir”

Önalan, olası bir büyük deprem senaryosu üzerine değerlendirmelerde bulundu. 7'nin üzerinde bir depremin özellikle Bayraklı gibi zayıf zeminli yerlerde etkisini büyüteceğini belirten Önalan, "Zayıf zeminlerde özellikle Bayraklı gibi basenlerde burada çok suya doygun kalın bir alüvyon var. Depremin etkisi burada büyüyecek. Sisam'da olduğu gibi. Böyle bir olasılık var. Başka bir etki şu olur; eğer orada öyle bir deprem olursa tusunami dediğimiz yani fayın kırılmasıyla birlikte denizin karaya doğru yürümesi, Seferihisar'da 2020 yılında böyle bir tusunami yaşandı. İzmir'in körfezine kadar yürür mü, bu senaryoların simülasyonlarının yapılması gerekiyor. Ama benim tahminice Dilek Yarımadası, Kuşadası'ndan güneye doğru sanki Bodrum, Datça'ya doğru Kuşadası dahil olmak üzere bu tusunaminin etkileri olacaktır. Az veya çok. Elbette ki İzmir'de de yaşayabiliriz. Kordon boyunca yapılan duvarında bunu engellemesi gibi bir şey söz konusu olamaz” dedi.

“Belediyelerin üzerinden mali baskıyı çekin”

Mikro bölgeleme çalışmalarına ilişkin konuşan Önalan; “İzmir'de mikro bölgeleme çalışmaları başladı. Son derece önemliydi. Ama bir eleştirimiz var, üç yıl önce başlayan mikro bölgeleme çalışmalarının henüz sonucunu almadık. Şimdi bunu sorguluyoruz. Yapılan çalışmanın içerisinde tsunami de var yani simülasyonlarda biz bunu görmek istiyoruz. Bu yapılan çalışma sadece iki bölgede var. İzmir’in 28 tane daha ilçesi var. Bunu hızlandırmak tabii ki bütçeyle alakalı. Tabii ki belediyelerin mevcut durumunu düşünmek lazım. Bakın siz merkezi idare olarak afet risklerine karşı belediyeleri her şekilde desteklemek zorundasınız.

Bugün büyükşehir belediyesi dahil olmak üzere belediyelerin içine düştüklerin mali sıkıntılar kaygı verici. Bu baskının belediyelerin üzerinden kaldırılması gerekiyor. İnsanlarımızın hayatı söz konusu ve insanlarımızın hayatıyla kimsenin oynamaya hakkı yok. Afet riskiyle karşı karşıya olan belediyelerin üzerindeki mali baskıyı kaldırın. Çünkü insanların hayatı söz konusu, insanlar bir şeyler yapmak istiyorlar ama bütçe olanakları sınırlı. İnsanların hayatıyla poker oynayamazsınız. Belediyelerin üzerindeki mali baskıyı kaldırın” dedi. 

“Yıkıcı hale gelmesi mümkün”

Bölgede oluşacak 5.5 büyüklüğünde bir deprem, yıkıcı bir depremi tetikleyebilir mi? Sorusuna da yanıt veren Önalan; “Yunanlı bilim insanlarının,  makalelerine ve açıklamalarına baktığınız zaman buradaki en yüksek büyüklüğün 5.5 olabileceği ile ilgili açıklamaları var. Kafamızda soru işareti var. Yer altındaki bu kaotik ortamdan dolayı bunun bir anda yıkıcı bir hale gelmesi mümkün. Şu andaki gidişat bunu çok göstermiyor. Ben kendi fikrimi söylüyorum ama kesin konuşmamak lazım. Evrilebilir de evrilmeyebilir de” dedi. 

“Bayraklı yerleşim açısından riskli bir yer”

Santorini açıklarında meydana gelebilecek büyük bir depremde İzmir’de en çok etkiyi alabilecek ilçeler hakkın bilgi veren Önalan; “Binanınızın bulunduğu yer düz bir ova ise orada yeraltı su seviyesi yüksekse tehlikedesiniz. Bayraklı düz bir yer, yeraltı su seviyesi yüksek ve burası yerleşim açısından riskli bir yer. Türkiye’nin yüzde 92’si doğa kaynaklı afet riskleri açısından tehlikeli. İzmir de doğa kaynaklı afet riskleri açısından tehlike düzeyi yüksek bir yer. Bayraklı yerleşim açısından riskli bir yer. İzmir’in birçok ilçesi sarsıntıları hissetmezken Bayraklı hissediyorsa, zemin size bu binanın yanlış yerde olduğunu söylüyordur” dedi.