İzmir’in Menemen ilçesi, geçtiğimiz günlerde sarsıcı bir kayıpla sarsıldı. Yıldız Tınaz İzmirlioğlu Anadolu Lisesi 10'uncu sınıf öğrencisi 16 yaşındaki Kemal Utku Taş, yüksekten düşme sonucu hayatını kaybetti. İlk etapta intihar şüphesiyle kayıtlara geçen bu trajik kaybın ardından ortaya çıkan iddialar ise kan dondurdu. Genç Utku’nun vefatından hemen önce katıldığı okul gezisinde sistematik bir şekilde akran zorbalığına maruz kaldığı öne sürüldü. Acılı aile, evlatlarının ölümüne neden olan süreci yargıya taşıyarak sorumluların hesap vermesi için hukuk mücadelesi başlattı.
Okul gezisinden son yolculuğa uzanan dram
Genç Kemal Utku Taş’ın hayatını kaybetmesine giden süreç, 20 Kasım tarihinde okul tarafından Eskişehir ve Ankara’ya düzenlenen bir geziyle başladı. Gezi dönüşü sessizliğe bürünen Taş, 23 Kasım sabahı İngilizce kursuna gitmek üzere evinden ayrıldı ancak bir daha geri dönmedi. Yapılan aramalar sonucunda 30 Ağustos Mahallesi’ndeki metruk bir yapıda cansız bedenine ulaşılan talihsiz gencin, yüksekten düşerek yaşamını yitirdiği saptandı. Defin işlemlerinin ardından arkadaş grubundan sızan bilgiler, olayın seyrini değiştirdi. Utku’nun okul gezisi boyunca hem fiziksel hem de psikolojik şiddete uğradığı, arkadaşları tarafından köşeye sıkıştırıldığı iddiaları aileyi harekete geçirdi.
Bir annenin en ağır sınavı: "Başka evlatlar solmasın"
Evladını toprağa veren anne Tuğba Aras, yaşadığı derin kederi dile getirirken toplumun ve yetkililerin bu gizli tehlikeye karşı uyanık olmasını istedi. Geçmişte kanserle mücadele ettiğini ve bu hastalığı oğlunun gözlerine bakarak yendiğini belirten acılı anne, oğlunun kaybının kendisini hayattan kopardığını ifade etti. Aras, "Akran zorbalığı bu topraklarda ilk kez yaşanmıyor ama artık bir son bulmalı. Benim ciğerim yandı, başka annelerin ocağı sönmesin. Sebep olanlar hiçbir şey olmamış gibi sokaklarda dolaşırken biz nefes alamıyoruz. Bu sadece bir okul meselesi değil, bir insanlık davasıdır" sözleriyle sesini duyurmaya çalıştı.
Acılı babanın isyanı: "Babalar ayakta da ölebiliyormuş"
Oğlunun tabutunu omuzlarında taşımanın tarif edilemez bir acı olduğunu söyleyen baba Haluk Taş, gerçeği cenaze sonrası eve gelen öğrencilerden öğrendiklerini belirtti. Okul yönetiminin ve öğretmenlerin kendilerine süreçle ilgili herhangi bir olumsuzluk aktarmadığını savunan baba Taş, "Zamanında omzumda gezdirdiğim evladımı toprağa verdim. Arkadaşları, Utku’nun gezi boyunca çok ağır baskılar altında kaldığını anlattı. Biz bu işin peşini bırakmayacağız" diyerek sorumluların adalet önünde hesap vermesini beklediklerini vurguladı.
Hukuki boşluk ve caydırıcılık sorunu
Ailenin avukatı Ömer Bayraktar, yaşanan bu elim hadisenin Türkiye’deki okullarda rehberlik ve güvenlik zafiyetlerini gözler önüne serdiğini savundu. Mevcut kanunlarda "akran zorbalığına" dair spesifik bir düzenleme bulunmamasının failler için caydırıcılığı azalttığını belirten Bayraktar, Adalet Bakanlığı ve Milli Eğitim Bakanlığı’na ortak çalışma çağrısında bulundu. Okulların sadece eğitim yuvası değil, aynı zamanda güvenli limanlar olması gerektiğini ifade eden Bayraktar, zorbalığın ulaştığı bu vahim boyutların önlenmesi için seminerlerin artırılması ve yasal boşlukların ivedilikle doldurulması gerektiğini dile getirerek suç duyurusunda bulunduklarını açıkladı.