İZMİR HABERLERİ

İzmir’de su krizi derinleşiyor! "Rezerv suyumuzu da tükettik"

TÜBA Üyesi Prof. Dr. Doğan Yaşar, İzmir’de barajlardaki su seviyesinin kritik düzeye indiğini, yer altı sularının da tükendiğini açıkladı. Tahtalı Barajı’nda su oranı yüzde 1,54’e düşerken, kentin su ihtiyacının büyük bölümü yer altı kaynaklarından karşılanıyor.

Abone Ol

İzmir’in içme suyu ihtiyacının büyük bölümünü karşılayan Tahtalı Barajı, tarihinin en düşük su seviyesi olan yüzde 1,54’e geriledi.

Barajlardaki su miktarının azalması nedeniyle kentin su ihtiyacı büyük ölçüde yer altı kaynaklarından karşılanmaya başlandı.

Barajın 300 milyon metreküplük aktif hacmine karşın, şu anda yalnızca 4 milyon metreküp su kaldığını belirten Prof. Dr. Yaşar, “Ay sonuna kadar oran yüzde 1’in altına düşecek.

Geçen yıl bu dönemde barajdan günlük 230 bin metreküp su çekiliyordu, bugün 50 bin metreküpe kadar düştü. Gördes Barajı’nın ölü hacminden su çekilmesi ise çok büyük bir hata” ifadelerini kullandı.

“İzmir, fakirin de fakiri bir kent”

İzmir’in su potansiyelinin Türkiye ortalamasının oldukça altında olduğunu vurgulayan Yaşar, kentteki su fakirliğini şu sözlerle açıkladı:

“Türkiye’de kişi başı yıllık su potansiyeli bin 340 metreküp. Bin metreküp fakirlik sınırı kabul edilirken, İzmir 600 metreküple fakirin de fakiri bir şehir.

Barajlarda su bitince yer altı suyuna geçilir ama İzmir bunu yıllardır yapıyor. Barajlar doluyken bile suyun yüzde 50-55’ini yer altından çekti.

Artık 300 metrenin altında kuyu yok. Kuyulardan çekilen su, 2-3 bin yıl önce yağan yağmurlardan kalma.”

“Gri su tarıma kazandırılmalı”

Prof. Dr. Yaşar, Çiğli Atıksu Arıtma Tesisi’nden her gün denize bırakılan 600 bin metreküp gri suyun tarımsal üretime kazandırılması gerektiğini belirtti.

“Bu suyu Menemen ve Gediz ovalarına yönlendirmeliyiz. Yeterince arıtılamadığı söyleniyor ama arıtmak zorundayız.

Tarımda kullanılacak suyu yer altından çekmek yerine gri suyla desteklemeliyiz” diyen Yaşar, bu adımın hem çevre hem de ekonomi açısından büyük önem taşıdığını vurguladı.

“Diğer şehirler rezervini koruyor, biz harcadık”

Ankara, İstanbul ve Bursa gibi büyükşehirlerde dönemsel su sıkıntıları yaşansa da bu kentlerin yer altı su kaynaklarını koruma stratejilerini sürdürdüğünü hatırlatan Yaşar, “Bursa’da suyun yüzde 10’u, Ankara ve İstanbul’da yüzde 1’i yer altından sağlanıyor. Onlar rezervi koruyor ama biz yer altı sularımızı da tükettik” dedi.

“Kesintiler siyasi değil, hayatta kalma meselesi”

İzmir’de gece 23.00 ile sabah 05.00 arasında uygulanan su kesintileriyle günlük 100 bin metreküp tasarruf sağlandığını açıklayan Yaşar, kesintilerin artırılması gerektiğini belirtti:

“Kesintilerin 12 saate çıkarılması gerekiyor ki yer altı sularını koruyabilelim. Bu bir siyasi karar değil, hayatta kalma mücadelesidir. Haftada 2-3 gün kesinti uygulanabilir.

Kullanma suyunu azaltabiliriz ama tarımda suyu zamanında veremezsek kıtlık başlar. İzmir tarım açısından dünyanın önemli merkezlerinden biri. Bu nedenle su yönetimi hayati önem taşıyor.”

“Yer altı suyu sonsuz bir kaynak değil”

İzmir’in suyunun yüzde 65-70’inin yer altı kaynaklarından geldiğini hatırlatan Prof. Dr. Yaşar, bu kaynağın sınırsız olmadığını belirterek uyardı:

“Barajlar 2-3 yılda dolabilir ama yer altındaki akiferlerin dolması 20-30 yılı bulur. Bu nedenle yer altı sularını mutlaka koruma altına almalıyız. Su bittiğinde İzmir de biter.”