Son Mühür - Türkiye İşçi Partisi (TİP) İzmir İl Örgütü, kentte Ağustos sonuna kadar süreceği açıklanan su kesintilerine ilişkin yazılı açıklama yaptı. Açıklamada, krizin yalnızca kuraklıktan değil, yanlış yönetim anlayışı, özelleştirme politikaları ve halkçı çözümlerden uzak uygulamalardan kaynaklandığı ifade edildi.
TİP İzmir İl Örgütü, kapitalist üretim politikaları, küresel ısınma, tarımda eski sulama yöntemleri, orman yangınlarına geç müdahale, yangın sonrası alanların imara açılması, baraj ve sulak alanların maden sahalarına dönüştürülmesi, şirketlere su kullanımında öncelik tanınması ve betonlaşmanın artmasının krizi derinleştirdiğini vurguladı.
“Tasarruf yükü halkın sırtına yükleniyor”
Açıklamada, büyük şirketlerin yüksek su tüketiminin görmezden gelindiği, tasarrufun ise yalnızca halka dayatıldığı belirtildi. Baraj, maden ve enerji projelerinde halkın bilgilendirilmediği, karar süreçlerine dahil edilmediği, denetim eksikliğinin doğal kaynakların hızla tükenmesine neden olduğu ifade edildi.
İzmir’e özgü sorunlar
TİP İzmir, kentin su krizinde İZSU’nun kademeli faturalandırma sistemindeki adaletsizlik, altyapı yetersizliği ve şeffaflık eksikliğinin başlıca sorunlar arasında yer aldığını açıkladı. Su borularındaki yüksek kaçak oranı, yer altı çalışmalarında İZSU’ya bilgi verilmemesi nedeniyle altyapıda oluşan hasarlar ve işletmelerin suyu geri dönüştürmek yerine kanalizasyona vermesi de krizi büyüten unsurlar arasında gösterildi.
Sünger kent gibi yağmur suyu yönetimi projelerine bütçe ayrılmaması ve başlatılan çalışmaların kamuoyuna açık şekilde paylaşılmaması da eleştirildi. Alsancak’ta yağmur sonrası yaşanan selde iki yurttaşın hayatını kaybetmesi, altyapı eksikliğinin en çarpıcı örneği olarak hatırlatıldı.
TİP’in çözüm önerileri
TİP İzmir İl Örgütü, su krizine karşı şu önerileri sıraladı:
- Tarımda modern sulama teknikleri teşvik edilmeli,
- Ormanlar korunmalı, imar rantına son verilmeli,
- Barajlar halkın kullanımına açılmalı, özelleştirme politikaları terk edilmeli,
- Maden alanlarında su kullanımına sınırlama getirilmeli,
- Yağmur suyu toplama projeleri hayata geçirilmeli,
- Altyapı güçlendirilmeli, geri dönüşüm projeleri desteklenmeli,
- Yönetimde halkın katılımı ve şeffaflık sağlanmalı.
Açıklamanın sonunda, “Su, bir meta değil yaşamın ve ekosistemin temel hakkıdır. İzmir halkını su kaynaklarına sahip çıkmaya çağırıyoruz” ifadelerine yer verildi.