İzmir, Ege Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (ESİAD) tarafından düzenlenen ve bu yıl dördüncüsü gerçekleştirilen **"4. Yatırım Zirvesi"**ne ev sahipliği yaptı. Sektör temsilcilerinin, iş insanlarının ve ilgili kamu yetkililerinin katıldığı zirvenin ana teması, küresel çapta önemi giderek artan savunma ve havacılık sanayii olarak belirlendi. Gün boyu sürecek etkinlik, Türkiye'nin uluslararası rekabet gücünü artırma ve stratejik sektörlerdeki yerlileşme hedeflerini masaya yatırdı.
ESİAD Başkanı Zorlu: Savunma sanayi geleceğin teknolojisi demek
Zirvenin açılış konuşmasını gerçekleştiren ESİAD Yönetim Kurulu Başkanı Sibel Zorlu, Türkiye ekonomisinin geleceği için yeni projeler geliştirilmesinin ve yeni pazarlara açılmanın hayati önem taşıdığını vurguladı. Zorlu, iş dünyasının temel sorunları arasında finansmana erişim ve öngörülebilirlik konularına dikkat çekerek, savunma ve havacılık sektörünün sadece bir güvenlik meselesi değil, aynı zamanda ülkelerin siyasi ve ekonomik gücü açısından stratejik bir sektör olduğunu belirtti.
Zorlu, sektörün özünde yüksek teknoloji, ileri mühendislik ve yoğun AR-GE barındırdığını ifade etti. Malzeme biliminden yapay zekâya, siber güvenlikten yazılıma kadar pek çok alanı içinde barındıran bu sektörün, birçok farklı sektöre yayılma ve dokunma etkisi olduğuna işaret etti. Sibel Zorlu, İzmir'in organize sanayi bölgeleri, teknoparkları, üniversiteleri ve yetişmiş insan kaynağı ile havacılık ve uzay kümelenmesinde güçlü bir potansiyele sahip olduğunu vurguladı. Bu alanın, yalnızca büyük holdingler için değil, KOBİ’ler, startuplar ve yan sanayi için de büyük bir değer zinciri fırsatı sunduğunu ekledi. Zorlu, Türkiye'nin yatırım hikâyesinin geleceğin stratejik sektörleri üzerinden yeniden yazılması gerektiğini söyledi.
Savunma Sanayii Başkanlığı: Tam bağımsızlık yolunda emin adımlar
Zirvede "Vizyon Konuşması" yapan Cumhurbaşkanlığı Savunma Sanayii Başkanlığı Sanayileşme Daire Başkanı Murat Çizgel ise Türkiye’nin savunma sanayisindeki son yirmi yıldaki büyük atılımını anlattı. Çizgel, bu şahlanışın temel sebebinin, "yerli ve milli bir savunma sanayiine sahip olma" vizyonu olduğunu kaydetti.
Türkiye’nin Kıbrıs Barış Harekâtı sonrası başlattığı yerli ve milli savunma sanayii politikasında büyük oranda başarı sağladığını belirten Çizgel, tam bağımsız savunma sanayii vizyonu doğrultusunda emin adımlarla ilerlediklerini vurguladı. Çizgel, kritik alanlarda millileşerek dışarıya bağımlı kalmamanın en önemli amaç olduğunu ifade etti. Sahadaki pek çok ürünün yerlileştirildiğini, yerlileştirilemeyenler için de programların başlatıldığını belirten Çizgel, "Bir yıl veya 5 yıl içerisinde kritik teknolojiler yerli olarak savunma sanayimizin eliyle üretilecek" diyerek önemli bir hedefi paylaştı.
Gün boyu devam eden zirvede "Savunma ve Havacılık Sanayiinde Yatırım Dinamikleri", "Tedarikçi Perspektifi", "Birleşme, Satın Almalar ve Fon Yatırımları" gibi çeşitli başlıklar altında özel oturumlar düzenlenerek sektördeki yatırım ve finansman imkânları detaylıca tartışıldı.