Son Mühür/Gamze Eskiköy– İzmir Ticaret Borsası’nın (İTB) Ağustos ayı olağan meclis oturumu, Meclis Başkanı Ömer Gökhan Tuncer’in yönetiminde İzmir Ticaret Odası’nda gerçekleştirildi. Mecliste konuşan Tuncer, orman yangınlarının ardından izlenecek yol haritasına ilişkin dikkat çekici mesajlar verdi.
“Yanan ormanları yeniden yeşertmek sabır ve bilim ister”
Meclis Başkanı Tuncer, ormanların sadece fidan dikerek değil, ekosistemin tüm unsurlarıyla birlikte iyileştirilmesi gerektiğini söyledi. Tuncer, “Yanan ormanlarımızı yeniden yeşertmek, akıllı ve doğayla uyumlu bir yol haritası çizmemiz gerekiyor. Bu yol sadece fidan dikmekten çok daha öte; sabır, bilim ve sevgi gerektiren bir yolculuk. Amacımız, sadece ağaçları değil, tüm ekosistemi; toprağı, böceği, kuşu, yaban hayatı ile birlikte iyileştirmek olmalı” dedi.
“Doğal yenilenmeye şans vermeliyiz”
Tuncer, yangın sonrası alanlarda aceleci davranılmaması gerektiğini belirterek doğal yenilenmeye dikkat çekerek, “İlk yapmamız gereken, yanmış bir araziye hemen on binlerce fidan dikmek yerine, İspanya, Portekiz veya Yunanistan örneklerine dikkat vererek doğal yenilenmeyi beklemek olabilir. Özellikle kızılçam gibi bizim için çok değerli ağaçlar, yangına adapte olmuş türlerdir. Kökleri ve tohumları toprağın altında hayatta kalmış olabilir. İlk yağmurlardan sonra minik filizler kendiliğinden topraktan çıkabilir. Onlara şans vermeliyiz. Bu, en doğal, en ucuz ve en başarılı yöntem olarak bilinir. Bu süreçte ormanı otlatmaktan ve insan baskısından korumalıyız” ifadelerine yer verdi.
“Erozyona karşı toprağı korumalıyız”
Yangın sonrası toprak kaybının en büyük risklerden biri olduğunun altını çizen Tuncer, çözüm önerilerini şöyle aktardı:
“İkinci adım, toprağı korumak olmalı. Yanan bir ormanda artık koruyucu bir örtü yoktur. İlk yağmurda oluşacak bir erozyonla değerli yüzey toprağı kaybolup gidebilir. Malçlama yöntemiyle yanmış ağaç gövdeleri ve dalları incecik doğranıp toprağın üzerine serilebilir. Böylece toprak nemini koruyabiliriz”
“Geleceğin ormanları karışık türlerle kurulmalı”
Geleceğin ormanlarının tek tip değil, daha dirençli ve biyolojik çeşitliliği yüksek karışık türlerden oluşturulması gerektiğini söyleyen Tuncer, “Üçüncü adımımız, geleceğin ormanını akıllıca kurmak olmalı. Doğal yenilenmenin yetersiz olduğu yerlere elbette fidan dikeceğiz. Ancak artık tek tip çam ormanları yerine, yangına daha dirençli, biyolojik çeşitliliği zengin karışık ormanlar oluşturmalıyız. Meşe, sandal, menengiç, zeytin, keçiboynuzu yangına dayanıklı, Akdeniz’in yerli türleridir. Laden ve defne ise hem yangına dirençli hem de yaban hayatı için mükemmel ağaçlardır” diye belirtti.
“Doğayı dinlemeli ve bilimin rehberliğinde hareket etmeliyiz”
Orman yangınları sonrasında aceleci çözümlerden uzak durulması gerektiğini belirten Tuncer, bilim insanlarının sahadaki önemine vurgu yaparak sözlerini şöyle noktaladı:
“Yol haritamızı oluştururken bilimi rehber edinmeliyiz. Bu süreç, iyi niyetten öte, bilgi ve uzmanlık ister. Her yanan ormanlık alanın kendine has yapısı olabilir. Bu nedenle, sahada bilim insanları, orman mühendisleri ve ekolojiler olmalı. Onların rehberliğinde ‘Bu araziye ne yapılmalı?’ sorusunun cevabı bulunmalı. Ve tabii ki bu yolda birlikte çalışmalı ve sabırlı olmalıyız. Unutmayalım ki doğa kendi dilinden konuşur. Bizim görevimiz, onu dinlemek ve ona yardım etmek olmalı”