YAŞAM HABERLERİ

İlk kadın Türk avukat kimdir? Türkiye tarihine geçti

Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk kadın avukatı, 1903 İstanbul doğumlu Süreyya Ağaoğlu olarak kayıtlara geçti. 1938 yılında İstanbul Barosu’na 139 numarayla kaydoldu ve avukatlık ruhsatını aldı. Bu tarih, Türkiye’de kadınların avukatlık mesleğine resmî olarak kabul edildiği ilk olay oldu.

Abone Ol

Süreyya Ağaoğlu, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ni 1927’de bitirdi. Mezuniyetten sonra Almanya’ya gitti, Berlin Üniversitesi’nde doktora yaptı. 1935’te yurda döndü ve 1938’de İstanbul Barosu’na başvurdu. Başvurusu kabul edildi ve 5 Nisan 1938’de ruhsatını aldı. Böylece Türkiye’nin ilk kadın avukatı unvanını kazandı.

Süreyya Ağaoğlu Kimdir? Hayatı ve Ailesi

Süreyya Ağaoğlu, yazar ve siyasetçi Ahmet Ağaoğlu’nun kızı, Tezer Taşkıran’ın ablası olarak 1903’te İstanbul’da doğdu. Babasının Azerbaycan’dan göç etmesiyle aile önce Ankara’ya, sonra İstanbul’a yerleşti. Kardeşleriyle birlikte çok iyi eğitim aldı.

İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ni bitirdikten sonra Berlin Üniversitesi’nde ceza hukuku doktorası yaptı. 1935’te Türkiye’ye döndü ve avukatlık stajını tamamladı. 1938’de baroya kaydoldu. Aynı yıl Türk Kadınlar Birliği’nin hukuk komisyonunda görev aldı.

Daha sonra Uluslararası Kadın Hukukçular Derneği’nin kurucu üyelerinden biri oldu. 1950-1960 arasında Dünya Barış Hareketi’nde aktif rol oynadı. 1989 yılında İstanbul’da vefat etti.

Türkiye’de Kadın Avukatların Önü Nasıl Açıldı

Türkiye’de kadınların avukatlık yapabilmesi için 1934’te Medeni Kanun değişikliği yapıldı. Ancak pratikte barolar uzun süre kadın kabul etmedi. Süreyya Ağaoğlu, İstanbul Barosu’nun ilk kadın üyesi olarak bu engeli aştı.

1938’den sonra sırasıyla:

  • 1939’da Münevver Belen (Ankara Barosu)
  • 1940’ta Gül Ekinci (İzmir Barosu)

kadın avukatlar ruhsat aldı. Süreyya Ağaoğlu, hem ilk hem de İstanbul Barosu’ndaki ilk kadın avukat olarak çifte unvana sahip kaldı.

Süreyya Ağaoğlu’nun Mirası

Süreyya Ağaoğlu, yalnızca ilk kadın avukat değil, aynı zamanda kadın hakları savunucusu olarak anıldı. Türk Kadınlar Birliği’nde uzun yıllar çalıştı. 1988’de “Bir Ömür Böyle Geçti” adlı anı kitabını yayımladı. Adı, İstanbul’da bir caddeye ve çeşitli hukuk ödüllerine verildi.

Türkiye’de kadınların meslek hayatına katılmasında önemli bir sembol haline geldi. Onun 1938’de baroya kabulü, Cumhuriyet’in kadın-erkek eşitliği ilkesinin somut bir örneği olarak tarihe geçti.