İZMİR HABERLERİ

Dr. Silav’dan net uyarı: 'Kampanyayla estetik olmaz!'

Medikal estetik ve kozmetoloji alanında yapılan yönetmelik değişikliği, uygulamaların kimler tarafından ve hangi koşullarda yapılacağını yeniden tanımladı. Yeni düzenleme ile hasta güvenliği, mesleki yetkinlik ve denetim mekanizmalarının güçlendirilmesi hedeflendi.

Abone Ol

Son Mühür/ Atakan Başpehlivan - Medikal estetik alanda önemli başarılara imza atan Dr. Hasan Silav, devletin uzun süredir medikal estetik alanında uzun süredir ihtiyaç duyulan düzeni hayata geçirmeye çalıştığını kaydederek, konuyla ilgili önemli açıklamalarda ve değerlendirmelerde bulundu.


Hasan Silav: Sektörün gerçek anlamda disipline edilmesi son derece kritiktir

Medikal estetik alanda uzun süredir ihtiyaç duyulan düzenin hayata geçirileceğini vurgulayan ve sektördeki kötü niyetli insanların engellenmesi için yasal düzenlemelere ihtiyaç olduğunu belirterek, “Kanun koyucu, medikal estetik alanında uzun süredir ihtiyaç duyulan bir düzeni hayata geçirmeye çalışıyor. Bu düzenleme; estetik işlemlerin hekimlerin işi olduğunu net biçimde ortaya koymak, uygulamaları kayıt altına almak ve sistemi disipline etmek açısından gerekliydi. Ancak bunun devamında, sektörde kötü niyetli kişi ve yapıları engelleyici, caydırıcı ve ağır yaptırımlar içeren yasal düzenlemelere de ihtiyaç vardır. Amacı yalnızca insanların parasını almak olan, sağlık risklerini göz ardı eden bu tür yapıların sistem dışına çıkarılması ve sektörün gerçek anlamda disipline edilmesi son derece kritiktir.” dedi.


“Türkiye, sağlık turizmi alanında dünya çapında önemli bir potansiyele sahip”

Son olarak, Türkiye’nin sağlık turizmi alanında dünya çapında önemli bir potansiyele sahip olduğunun altını çizen ve yurt dışında Türkiye aleyhine gerçekleştirilen karalama kampanyalarının önüne geçilmesi gerektiğini savunan Silav, konuyla ilgili şu ifadeleri kullandı: “Türkiye, sağlık turizmi alanında dünya çapında önemli bir potansiyele sahip. Ancak yurt dışında yürütülen karalama kampanyalarının önüne geçebilmek için güçlü bir güven ortamı oluşturulması gerekiyor.


Bu noktada devletin; yapılan düzenlemeler, denetim mekanizmaları ve yürütülen sistemin kalite kontrolüne ilişkin ikna edici tanıtım ve bilgilendirme süreçlerine önderlik etmesi son derece yerinde olacaktır. Bu yaklaşım, hem yabancı hastaların güvenini artıracak hem de Türkiye’nin sağlık turizminde marka değerini güçlendirecektir.


Kuaför salonları, ev ortamları ve ruhsatsız mekânlarda yapılan işlemler ciddi sağlık riskleri taşımaktadır. Sosyal medyada kampanya, indirim, arkadaşını getir, paket fiyat gibi ifadelerle yapılan paylaşımlar, Sağlık Bakanlığı ruhsatlı ve denetime tabi bir sağlık kuruluşunun iletişim dili olamaz. Bu tür içeriklerle karşılaşan kişilerin, yalnızca görmezden gelmekle yetinmeyip ilgili mercilere bildirimde bulunmaları, toplum sağlığı açısından önem arz etmektedir.”