Son Mühür- CHP Genel Başkan Yardımcısı, Parti Sözcüsü ve İzmir Milletvekili Deniz Yücel, CHP Kurultay davasının bugünkü duruşmasının ertelenmesinin ardından Son Mühür'e özel açıklamalarda bulundu. Yücel, davanın partiyi yıpratmaya yönelik bir "süreç odaklı" çaba olduğunu vurgularken, Türkiye'nin gerçek gündeminin farklı olduğunu dile getirdi.
"Bu dava sonuç odaklı değil, partiyi tartıştırma çabası"
Deniz Yücel, mahkemenin erteleme kararının kendilerini şaşırtmadığını belirterek, "Genel Başkanımız Sayın Özgür Özel başından beri bu davanın sonuç odaklı bir dava olmadığını, süreç odaklı bir dava olduğunu ifade etti" dedi. Yücel, "süreç odaklıdan kasıt"ın, bu davanın Cumhuriyet Halk Partisi'ni tartıştırmak ve yıpratmak için açılmış olması olduğunu savundu.
Yücel, son haftalarda haber ve tartışma programlarında sürekli CHP Kurultayı davasının konuşulmasına tepki gösterdi. Vatandaşların hayat pahalılığı ve ekonomik krizle boğuştuğunu, Türkiye'nin yanı başında İran-İsrail ve Rusya-Ukrayna savaşlarının devam ettiğini hatırlatan Yücel, "Bütün bu sorunlar devam ederken insanlar işi gücü bırakıp Cumhuriyet Halk Partisi'nin kurultayını ya da bu davayı tartışıyorlar" ifadelerini kullandı.
Kurultay süreci şeffaf ve demokratik, dava boşa çaba
Partinin 38. Olağan Kurultayı'nın tamamen şeffaf ve demokratik bir şekilde yapıldığını vurgulayan Yücel, oy kullanma işleminden sonuçların ilan edilmesine kadar tüm süreçlerin açık olduğunu belirtti. Seçim kurulu nezdindeki itiraz süreçlerinin tüketildiğini ve Yüksek Seçim Kurulu'nda da herhangi bir sorun yaşanmadığını hatırlatan Yücel, aradan bir buçuk sene geçtikten sonra açılan böyle bir davadan sonuç almaya çalışmanın "açıkçası boşa yapılan bir çaba" olduğunu söyledi. Yücel, davanın asıl beklentisinin partiyi yıpratmak ve tartışmak olduğunu tekrarladı.
"İktidar yürüyüşünü engellemeye çalışıyorlar"
Deniz Yücel, Cumhuriyet Halk Partisi'nin 47 yıl sonra Türkiye'nin birinci partisi olduğunu, yerel seçimlerde tarihi bir başarı yakaladığını ve şu anda emin adımlarla iktidara yürüdüğünü dile getirdi. Bu "iktidar yürüyüşünü zayıflatmak ve sekteye uğratmak" amacıyla bir dizi adım atıldığını savunan Yücel, bu davanın da bunlardan bağımsız olmadığını belirtti.
Yücel, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun diplomasının iptaliyle başlayan, gözaltına alınıp tutuklanmasıyla devam eden süreçleri, diğer ilçe belediye başkanlarına yönelik siyasi soruşturmaları ve tutuklamaları bu çerçevede değerlendirdi. Yücel, "Cumhuriyet Halk Partisi'nin iktidar yürüyüşünü yavaşlatmak için yapılan bir süreç. Kurultaya yönelik mutlak butlan davasının bunlardan bağımsız yönü yok, hepsi birbiriyle bağlantılı. Tamamen partimizi yıpratmaya ve iktidar yürüyüşünü engellemeye yönelik atılan bir takım adımlar" ifadelerini kullandı. Davadan sonuç bekleyenlerin umduklarını bulamayacağını ve davanın reddedilmeye mahkum olduğunu söyledi.
Yükselen oy oranları ve halkın teveccühü
CHP'nin son anketlerde yüzde 40'a yükselen oy başarısına da değinen Yücel, bu başarıyı hem ekonomik krize hem de 23 yıllık AK Parti iktidarının ülkenin sorunlarını çözememesine bağladı. Belediyelere yönelik engellemeleri de hatırlatan Yücel, Cumhurbaşkanı'nın "belediyeleri silkeleyin" talimatını, belediyelerin gelirlerinin kesilmesini, tasarruf tedbirleri genelgesiyle yatırımların önünün kesilmesini ve kreş açmalarının engellenmesini örnek gösterdi.
Esenyurt ile başlayan, Beşiktaş ve ardından İstanbul Büyükşehir Belediyesi ile diğer belediyelere karşı "hukuk adı altında ama aslında siyasi yürütülen soruşturmalar ve süreçler"in halkın adalet ve vicdan duygularını rahatsız ettiğini dile getiren Yücel, geçmişte AK Parti'ye ya da Cumhur İttifakı'na oy veren seçmenlerin dahi CHP'ye samimi bir yaklaşım ve teveccüh gösterdiğini vurguladı.
Genel Başkan Özgür Özel'in her hafta farklı illerde ve İstanbul'un ilçelerinde düzenlediği "millet iradesi" mitinglerinin de oy artışında büyük etkisi olduğunu belirten Yücel, Bayburt, Van ve Konya gibi geçmişte CHP'nin kalesi olarak görülmeyen illerde dahi büyük ve coşkulu mitingler yaptıklarını aktardı. Yücel, "Bu mücadele, bu direniş seçimlere kadar devam edecek ve ilk seçimde Cumhuriyet Halk Partisi iktidara gelecek" sözleriyle kararlılıklarını ifade etti.
Duruşma erteleme tarihi 8 Eylül'ün bir anlamı var mı?
Mahkemenin duruşmayı 8 Eylül'e ertelemesi hakkında da konuşan Deniz Yücel, bu tarihe özel bir anlam yüklemediğini belirtti. Yücel, "8 Eylül dediğiniz tarih adli tatilin bitiminde, yeni adli yılın açılışından hemen sonraki hafta. Dolayısıyla adli tatil sonrasındaki ilk haftaya böyle bir duruşma günü vermesi çok olağan karşılanmalı. Ben bunda bir mana aramıyorum" diyerek, erteleme kararındaki tarihin rutin bir süreç olduğunu dile getirdi.