Ercan ve Fatma Aslan çifti, 2008 yılında evde dünyaya gelen oğulları Muhammed Furkan’ı sağlık kontrolleri için Bismil Devlet Hastanesi’ne götürdü.
Diyarbakır Dağkapı Çocuk Hastanesi’ne sevk edilen bebek, 17 gün yoğun bakımda kaldı. 17’nci günün sabahında aileye, bebeklerinin yaşamını yitirdiği haberi verildi.
Cenazeyi küçük bir kutu içinde teslim alan aile, Diyarbakır Yeniköy Mezarlığı’na defnettiklerini belirtti. Yıllar boyunca yaşanan huzursuzluk, annenin hisleri ve resmi kayıtlardaki eksiklikler aileyi yeni bir arayışa sürükledi.
Anne Aslan: “Hiç ölü hissetmedim”
Anne Fatma Aslan, yaşadığı şüpheyi şu sözlerle dile getirdi: “Bebeğimin öldüğünü söylediler ama hiç ölü hissetmedim.
Ağladım, üzüldüm ama bir annenin ciğeri yanar ya, ben öyle bir acı hissetmedim. Hep içimde oğlumun yaşadığına dair bir his vardı. 14 yıl boyunca eşime de anlattım: ‘Bence oğlum yaşıyor’ dedim.”
DNA testi gerçeği ortaya çıkardı
2011’de başlayan hukuki süreç, 2022’de kritik bir aşamaya ulaştı. Yeniköy Mezarlığı’nda fethi kabir işlemi yapıldı, cenazeden ve aileden DNA örnekleri alındı. İstanbul Adli Tıp Kurumu’ndan gelen rapor, cenazenin Aslan çiftine ait olmadığını ortaya koydu.
Baba Ercan Aslan ise yaşanan ihmalleri şu sözlerle anlattı: “Anne sütünü vermemize izin vermediler, bebeğimizi görmemize izin vermediler.
Defin işlemlerinde bile kayıt tutulmamış. Yıllardır bunun acısını yaşıyoruz. Bundan sonra ne yapılması gerekiyorsa yapılmasını istiyoruz.”
Hukuki süreç devam ediyor
Ailenin avukatı Zeki Oran, başvuruların ardından savcılık tarafından soruşturma başlatıldığını belirterek şu bilgileri paylaştı: “İlk etapta dosya takipsizlik kararıyla sonuçlandı.
Ancak ailenin ısrarlı başvuruları sayesinde yeniden soruşturma açıldı. Yapılan DNA incelemesinde cenazenin aileye ait olmadığı tespit edildi.
Soruşturma halen devam ediyor. Amacımız hem sorumluların cezalandırılması hem de bebeğin bulunarak ailesine teslim edilmesi.”
Ailenin tek isteği çocuklarına kavuşmak
Anne Fatma Aslan, yıllardır süren mücadelesini şu sözlerle özetledi: “Eğer oğlum yaşıyorsa bulunmasını, değilse mezarının gösterilmesini istiyorum.
Ben eminim ki yaşıyor. Oğlum ya Diyarbakır’da ya da çevresinde. Yetkililere sesleniyorum, lütfen oğlumu bulun.”