Son Mühür- Berivan Kaya/ İzmir Büyükşehir Belediyesi iştiraki İZELMAN, İZENERJİ ve Ege Şehir'de 23 bin işçinin grevi sürerken İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay zehir zemberek açıklamalarda bulundu. DİSK Genel İş Şube başkanlarının yalan söylediğini dile getiren Tugay, 'siyasi fırsatçılık' yapıldığını dile getirdi.
Utanmıyor musunuz?
Sendikaya, 'İzmir'e diz çöktüremeyeceksiniz' ifadeleriyle seslenen Başkan Tugay, "Genel -iş İzmir'de kaplan da neden diğer belediyelerde böyle değil. İzmir'den başka da belediyelerde örgütlüler. Bu fırsatçılığı neden İzmir'de yapıyorlar. CHP'ye zarar vererek neyi amaçlıyorlar? Neyin peşindesiniz? Böyle bir dönemde bu mudur yapacağınız? İzmir'i çöpe boğmak, başkanların hapse atıldığı dün DİSK'in Genel Başkanıyla miting yapıp ücret pazarlığı yapıyorsunuz. Bataklığı böyle mi kurtaracaksınız? İzmir'in çöpe boğulmasıyla Türkiye'nin sorunu çözülmeyecek. Mücadeleyi doğru yöne yapıp. Bizim sayemizde örgütlendiniz. DİSK Genel -iş bizim sayemizde İzmir'de var. Bunu nasıl istismar edersiniz. Bu bana değil İzmir'e yaptığınız ayıp ve haksızlıktır. İzmir'in demokrat laik, insanları CHP'ye şehri, değerlerini ve CHP'nin kalesi olma anlamını emanet etti. Siz mücadelenin neresindesiniz. Siyaset fırsatçılarına söylüyorum, sanki çok büyük mücadele veriyormuş gibi, siyasi olarak karşılıkları varmış gibi açıklama yapmanın ne alemi var. Neden işçimle aramıza giriyorsunuz. Ayıp değil mi? Utanmıyor muşunu? İşçi, esnaf, çiftçi bu haldeyken burası mı sizin meydan okuyacağınız yer. İzmir'i önünüzde diz çöktürtmeyeceğim" ifadelerine yer verdi.
İl Başkanlığından yeterli destek gelmedi!
CHP İzmir İl Başkanlığından yeterli destek alamadığını belirten Başkan Tugay, "Genel Merkezimiz bizleri arıyor. Yereldeki temsilcilerin çabalarını yeterli görmüyorum. Bu açıdan sıkıntılı. Bizim peşinde koştuğumuz tek şey masada uzlaşmak" dedi.
İşinizi kaybetmeye kadar gider!
Sendikanın greve katılmayan işçileri tehdit ettiğine dikkat çeken İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay, "Bugün burada CHP'li ilçe belediye başkanları, büyükşehir meclis üyeleriyle beraber toplandık. Toplanmamızın nedenleri mevcut grevle ilgili durum değerlendirmesi yapıp, süreci konuştuk. Görüş alışverişinde bulunduk. Bundan sonra ne yapmamız gerektiğini konuştuk. Diğer konu da grevin neden olduğu aksamalar var. En çok rahatsız onan konu çevre ve insan sağlığına zarar veren hijyen açısından öne çıkan temizlik konusu ve bayram arifesindeyiz. Önümüzde Kurban Bayramı var. Kurban bayramında özel olarak yapılması gereken çalışmalar var. Kurban satış alanlarının temizliği ile ilgili bir ilaçlama çalışmasının da yapılması lazım. Bunların hepsi belediyelerin görevi. Biz vatandaşlarımıza hizmetlerin aksatılmasını istemediğimiz için kendi aramızda nasıl organize olabiliriz konuştuk. Bu dönemde dün akşam plansız bir saha temizlik çalışması oldu. Bu planlı bir durum değildi. O görüntünün kötü olduğunu görünce bireysel olarak alana indim. Bugün tartışıp çalışma yaparız diyordum. Ancak dün o görüntüyü görünce ben belediye başkanıyım ve grevde olmayan arkadaşlarımızı çağırdım ve temizlik işini başlattık. O esnada sendikacılar gelince onlara bazı hatırlatmalarda bulundum. Çalışmama kararı alma hakkı tüm işçilerde var. Grev yapıyorum diyebilirsiniz. Sendika kararına uyabilir ya da uymayabilirsiniz. Sendika üyeliği gönüllü bir durumdur. greve katılıp katılmama hakkı özgürce kullanacağınız bir haktır. Ben grev hakkımı kullanıyorum derseniz o an itibariyle maaşınız ve sigorta ödemeniz duruyor. Artık çalışmadığınız için iş yerini terk edersiniz. İş yerini de terk etmeniz gerekir. Hukuken durum budur. Greve katılmama kararı alan çalışanlara da saygı göstermelisiniz. Onlara baskı kuramaz ve tehdit edemezsiniz. Onlar ben işimi yapacağım dediğiniz zaman yapamazsın diyemezsiniz. Bunlar hukuki değil. İşini yapmak isteyene engel olmak bir suçtur. Bununla ilgili hukuki sonuç işinizi kaybetmeye kadar gider" dedi.
Sendika babanızın çiftliği değil...
Sendika yöneticilerine seslenen Cemil Tugay, "Bir süredir yaşadığımız süreçle iyice ortaya çıktı ki burada bir hata yapılıyor. Greve katılmama hakkını herkesin kabul etmesi lazım. Sendikanın greve katılmayanları atacağım deme hakkı yok. Sendika kimsenin babasının çiftliği değildir. Yasalarla sendikal haklar teminat altındadır. Yasaya uygun olmayan şekilde atarım diyen varsa o olay yargıya gittiğinde çalışanın lehine sonuç çıkar. Ancak bu grev kararı alındığından beri genel iş şube yöneticileri ve genel işin başkanı açıkça çalışanları tehdit ediyorlar. izler yürüyüşlerde toplantılara insanları görünce gönülden t-katılım var. Ancak biz gelen bilgiler öyle değil. Çalışanlarda 2 saatte bir yoklama alıyorlar. Gelmezseniz sendikal haklardan mahrum bırakırız diye tehdit ediliyorlar. O nedenle alana gitmek zorunda kalıyorlar. Bunu söyleten çok sayıda çalışanımız var. Kötü bir diğer alışkanlık da bunu hak gibi görmek. Çalışanın işini yapmasına engel oluyorlar. Park bahçeler şantiyesinin girişine bir şube başkanı sandalye koydu ve geçişi koydular. Diğer sandalyede ise ayak ayak üstüne oturup bekledi. Bildiğiniz yolu kapattılar. Başkanlardan bazıları yol kapatarak, araba anahtarları alınarak alışmalara engel olunduğunu anlattılar. Bana bu çöpleri toplayamazsınız dediler. Nedenini sorduğumda bu işimizle oynamak dediler. Bu çöpler halkın sağlığı ile oynamak değil mi? ben başkan olarak bir çaba göstermeye geldim. grev yapan hiçbir çalışanı çağırmadım. Kimseyi zorlamadım. Grevde olmayan arkadaşlarımızla çalışmaya başladık. Duyulunca önce esnaftan sonra çalışanlarımızdan, meclis üyelerimiz ve ilçe belediye başkanlarımızdan gelen destekle dayanışma büyüdü. İzmir halkı bu olayda haklılığımızı anladılar ve destek oldular" ifadelerine yer verdi.
TİS'te olmadığı halde yüzde 7 artış verildi
Genel İş ile Ağustos ayında TİS'te olmadığı halde yüzde 7 ücret artışı verildiğini belirten Başkan Tugay, "Dün de bugün de ondan önceki gün de her zaman görüşme masamız açık. Arkadaşlarımız görüşme talebine yanıt veriyorlar. Dün de görüşüldü. Biz o masada 6 aydır anlattığımız şeyi anlatmaya çalışıyoruz. İzBB'nin masaya koyduğu rakamlar Türkiye'de çalışmalara verilen en yükse rakamlardır. Bu rakamlar genel-işin imzaladığı hiçbir sözleşmede geçmedi. Hiçbir yerde daha yüksek rakam teklif edilmedi. Buna rağmen eşit işe eşit ücret sözlemiyle referans aldıkları tek şey, ben göreve gelmeden önce önceki belediye başkanının diğer sendika ile imzaladığı sözleşmede yaptığı ölçüsüz anlayıştır. Onu gerekçe göstererek talepte bulundular. Çalışanlarımızın hakları bizim teminatımız altında. Onların haklarını en üst düzeyde verme biz mutlu eder. Ancak 23 bin kişiyi kapsayan sözleşmede o rakamları verirse bunu İzBB'nin bütçesinin kaldırması mümkün değil. Bizde yapamayacağımız şeyleri istiyorlar. Aradaki fark en kısa zamanda düzelecek. Konuşmadıkları, yalan söyledikleri bir sürü konu var. Ben göreve geldikten sonra aradaki farkı kapatalım diye TİS'te olmadığı halde yüzde 7'lik artış yaptık. TİS'te olmadığı halde ek ücret verdik. Diğer sendika ile genel iş yeleri arasındaki farkı kapatmayı amaçladık. Kamu kaynağı halkın vergilerinden geliyor. Bütçe yetmediği zaman nereden feragat edeceğiz" dedi.
Siyasi fırsatçılar yalan söylüyorlar!
Sendikacılara 'siyasi fırsatçı ve yalancı' ifadeleriyle seslenen Tugay, "Siyaset fırsatçılarına soruyorum. Samimi değiller, fırsatçılar. Duyguları istismar ediyorlar. Sendika yöneticileri yalan söylüyorlar. Yalan söyleyerek uzlaşmaya varılmaz. Bize ücretleri açıklıyorsunuz zor durumda kalıyoruz diyorlar ancak kendileri buldukları en düşük rakamlı bordroları paylaşıyorlar. Belediyede kim hangi ücreti alıyor diye paylaşsak onun ne kadar büyük yalan olduğunu herkes görecek. Bizim derdimiz işçimizle halkı karşı karşıya getirmek değil. Burası fabrika değil. Kar eden bir kurum değil. Vatandaşın vergisinden belediyeye düşen payımız var. Ancak hizmet edeceğimiz insan 4,5 milyon insan. Bir grubu memnun edemeyiz. Tamamına hizmet etmeliyiz. Okuluna, camisine, yoluna, köyüne her yerine suyu, kanalizasyon, temizlik, gibi bir çok hizmet götürüyoruz. Biz hizmetleri yapmak zorundayız. Bütçemizi doğru kullanmalıyız. Bu anlayışa birileri işçi düşmanlığı diyor. Lanet olsun onlara bunun adı işçi düşmanlığı olabilir mi? Bu ülkenin tüm insanlarına hizmet etmek için üzerimize ne düşerse onu yapacağız. Başka türlüsü adaletsizliktir. Türkiye'nin ekonomik ve siyasi kriz yaşadığı ortamda İzmir gibi bir şehirde CHP'li belediyeler üzerinden siyaset fırsatçılığı yapanlar halkı ikna edemez ve küçük azınlık olarak kalacaklar. Biz bu ülkede iktidara talibiz. Bunun için adaletimizi hem TİS masasında hem de sokakta çöp toplarken göstereceğiz. CHP'li başkanlarından ve örgütünden kimse başka bir şey beklemesin. İşçileri kışkırtmaya çalışanlar, yurttaşları kışkırtmaya çalışanlar dikkat etsinler. Onlara bu soruyu sorsunlar neden İzmir? Bunda adaletsizlik varken dut yemiş gibisiniz. Cılız eylemler dışında bir olayınız yok. İzmir'de sokakları çöpe çevirmek, işçileri tehdit etmek kimin yaptığı şey? Amaçlar ne ve kime hizmet ediyor? 500 bin oyumuz var, Hamza Dağ'a verseydik seçilemezdin diyorlar. Şube başkanı çöpü toplayamazsın dedi. Ben toplarım. Bir belediye başkanına engel olma hadsizliğini göstermezsiniz. Biz kimseyi tehdit etmiyoruz, tehdit eden sizsiniz. Sendikal haklarınızdan ederim diye tehdit ettikleri insanlara dönüp bakın. Şehrimiz baksın, insanlarımız baksın. Tüm baskılara ve tehditlere karşı biz burada dimdik ayaktayız. Bu şehre sahip çıkmaya devam edeceğiz. Halkımızı dayanışmaya davet ediyoruz. Bu sadece İzBB'nin kurumsal değil tüm fırsatçı ve yalancılara karşı yapılan bir çağrıdır. Biz İzmirli olmaktan gurur duyuyoruz. Ahlaksız, saygısız hiçbir tutumun içerisinde olmayacağız. Sorumsuz hiçbir kararın altına imza atmayacağız. Sorumluluk sendikadadır. Sendika muhatabı çalışanlardır.. Çalışanlar bu durumu doğru değerlendirmeli ve sendikayı ikna etmelidir. Ben umudu koruyorum ancak çözümsüzlük noktasına getiren olursa onu çözmek benim boynumun borcudur. Gereğini yapacağım" dedi.