İstanbul Balık Müzesi'ndeki koleksiyonu inceleyen uzmanlar, denizlerdeki zengin popülasyonu geri kazanmak için denetimlerin artırılması ve koruma alanlarının ilan edilmesi gerektiğini vurguladı.
İstanbul Üniversitesi Su Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Firdes Saadet Karakulak, Türkiye'nin zengin bir balık çeşitliliğine sahip coğrafyada bulunmasına rağmen, geçmişle kıyaslandığında balıkçılık kaynaklarında ciddi bir azalma yaşandığını belirtti. Karakulak, bu azalmanın ana nedenlerini şöyle sıraladı:
-
Aşırı ve Kayıt Dışı Avcılık: Balıkçılık filosunun gelişmesi ve teknolojinin kullanılması aşırı avcılığa yol açarken, kayıt dışı avcılığın da kaynakları ciddi oranda azalttığını ifade etti.
-
Deniz Kirliliği: Özellikle Karadeniz ve Marmara Denizi'ndeki kirlilik, balıkçılık kaynaklarını olumsuz etkiliyor. Marmara Denizi'nde görülen müsilaj olaylarının su kalitesini bozduğunu, oksijen seviyelerinin düşmesine yol açarak balıkların o bölgeleri terk etme eğiliminde olduğunu belirtti. Bu nedenle, Marmara ve Karadeniz'de artık orkinos, kılıç balığı ve uskumru gibi türlerin nadiren görüldüğünü ekledi.
-
İstilacı Türler ve İklim Değişikliği: Gemi balans sularıyla gelen istilacı türler ve iklim değişikliğinin etkisiyle suların ısınması, balık türlerinin bazı bölgeleri terk etmesine neden oldu.
Prof. Dr. Karakulak, balık stoklarında azalma ve bölgesel kayıplar olsa da, Türkiye denizlerinde şu an için tamamen kaybolan bir türün olmadığını ancak bu baskının azaltılmazsa gelecek nesillerin balıkları sadece müzelerde görebileceği uyarısında bulundu.
Çözüm: Denetim, kota ve koruma alanları
İstanbul Bölgesi Su Ürünleri Kooperatifleri Birliği (İSTBİRLİK) Başkanı Erdoğan Kartal, İstanbul Balık Müzesi'nde sergilenen 550 çeşitten çok azının denizden avlanabildiğini söyledi. Kartal, 10-15 yıl öncesine kadar sofralarda kolayca bulunan lüfer ve Karadeniz istavriti gibi türlere ulaşmanın zorlaştığını, bugün ekonomik olarak sadece hamsi, sardalya, mezgit ve palamut gibi 3-5 çeşit balığın her sofraya ulaştırılabildiğini kaydetti.
Hem Prof. Dr. Karakulak hem de İSTBİRLİK Başkanı Kartal, balıkçılık kaynaklarını korumak için alınması gereken radikal tedbirleri şöyle özetledi:
-
Denetimlerin Artırılması: Özellikle balıkçılıkta en büyük eksikliğin denetim olduğu belirtilerek, Balıkçı Gemilerini İzleme Sistemi (BAGİS) gibi teknolojilerle çapraz kontrollerin yapılması gerektiği vurgulandı.
-
Endüstriyel Avcılığa Kota: Endüstriyel balıkçılığın kotaya bağlanması ve yavru balıkların tutulmasının kesinlikle engellenmesi gerekiyor.
-
Koruma Alanları İlanı: Balığın kendini saklayabileceği ve yaşama tutunabileceği çok ciddi koruma alanlarının ilan edilmesi şart.
-
Marmara Denizi'ne Özel Önlemler: Marmara Denizi için ileri biyolojik sistemlere geçilmesi ve dolgu alanlarının yapılmaması gerekiyor. Her gün 5,5 milyon metreküp kirletilmiş suyun Marmara'ya döküldüğü bilgisi paylaşıldı.
Kartal, Boğazlar'ın artık endüstriyel balıkçılığa kapanması ve Marmara Denizi'nin bile üretim alanı olarak saklanması gerektiğini belirterek, bunlar çok radikal tedbirler olsa da başka çare olmadığını ifade etti.