Son Mühür- Üşümezsoy, Sındırgı’da yaşanan 6.1’lik depremin bazı bölümlerde tam kırılma oluşturmadığını ve bu nedenle artçıların sürdüğünü ifade etti. Ancak bu hareketliliğin büyük bir deprem riski taşımadığını belirtti. Fayda 20 santimetrelik atımla gerçekleşen kaymanın bazı noktalarda daha düşük olması nedeniyle artçıların görüldüğünü aktaran Üşümezsoy, bu durumun Sındırgı için ciddi bir risk oluşturmadığını vurguladı.
Artçıların nedeni ikincil faylar
Deprem uzmanı, ana faya paralel şekilde bulunan “küreme” olarak adlandırılan ikincil faylarda da hareketlilik yaşandığını söyledi. Bu fayların beş büyüklüğünde artçılar üretebildiğini dile getiren Üşümezsoy, “Durum budur. O boyut Sındırgı için bir risk taşımaz” ifadelerini kullandı.
Ampul benzetmesiyle fay hatları
Üşümezsoy, Gediz, Demirci, Simav ve Sındırgı faylarını ampule benzeterek bölgedeki sismik süreci şöyle açıkladı:
“Gediz 1971’de 7.1’lik depremle kırıldı, Demirci 1965’te 6.4’lük depremle sarsıldı. Simav 2011’de 5.9’luk bir hareket gösterdi ama enerjisini tam boşaltmadı. Son olarak Sındırgı kırıldı. Bu zincirde asıl risk, enerjisini koruyan Simav Fayı’nda.”
Simav Fayı daha aktif
Prof. Dr. Üşümezsoy, Simav Fayı’nın bölgedeki en aktif faylardan biri olduğuna dikkat çekti. 1800 metre yüksekliğe sahip Simav Dağı’nın, fay hareketleriyle zaman içinde yükseldiğini belirterek, “Yaklaşık 2000’e yakın 6.8 büyüklüğünde deprem Simav Dağı’nın oluşumunu sağladı” dedi.
“Hemen beklenen bir deprem değil”
Simav’ın potansiyel olarak 6.5–6.8 büyüklüğünde deprem üretebileceğini ifade eden Üşümezsoy, buna rağmen yakın dönemde büyük bir deprem beklentisi olmadığını dile getirdi. “1970’ten bugüne geçen 55 yıl, fayların enerjisini boşaltma süreci açısından lambaların yanıp sönmesi kadar kısa bir zaman. Bu nedenle Simav’da deprem eli kulağında değil” diye konuştu.