Son Mühür / Yağmur Daştan – İzmir’in Seferihisar ilçesinde Teos (Sığacık) Yat Limanı Kapasite Artışı Projesi’ne ilişkin ÇED raporunun son hali Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından askıya çıkarılmasının ardından tepkiler ardı ardına geliyor. Daha önce projeyle ilgili birçok kez itirazda bulunan ve yat limanı projesine karşı olduklarını aktaran Seferihisarlılar ve çevre örgütleri, gündemdeki kapasite artışı nedeniyle bir kez daha tepkilerini dile getirdi. Seferihisar'da yaşayan EGEÇEP Yürütme Kurulu üyesi ve Seferi Keçi Dergisi Yayın Yönetmeni Baha Okar, plan hakkında görüşlerini paylaştı. Okar, “Sığacık Koyu’nun ölü bir koy haline gelmesi de söz konusu” diyerek projeye tamamen karşı olduklarının altını çizdi.
‘Proje özünde aynı”
Projenin geçmiş yıllarda da gündeme geldiğini ve halkın tepkisini üzerine çektiğini söyleyen Okar, “2022 yılında Seferihisarlı’nın tepkileri sonrası halkın katılım toplantısı yapılmamıştı. Ancak sanki o toplantı gerçekleşmiş ve halkın görüşleri doğrultusunda düzenlemeler yapılmış gibi prosedürü ilerletmişler. Aslında daha önce İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin, Seferihisar Belediyesi’nin ve hatta Tarım ve Orman Bakanlığı’nın konuyla ilgili itirazları vardı. Çünkü genişleme projesi kısmen orman alanına da giriyor. O itiraz sonrasında proje rafa kalkmıştı ama şimdi yine küçük bir revize yaparak konuyu gündeme getirmişler. Yaklaşık 11 bin metrekarelik çok büyük bir alandan bahsediyoruz. 50 metrekarelik bir alanı proje dışına çıkarmışlar böylece Tarım ve Orman Bakanlığı’nın şerhini gözetmiş gibi yapmışlar. 200 metrelerin üzerinde çok uzun yüzer iskeleler yapıyorlar. Onların uzunluklarını biraz kısaltmışlar ama geniş açıdan baktığınızda proje özünde aynı” dedi.
“İhtiyaç halkın değil şirketin ihtiyacı…”
Proje kapsamında yapılması planlanan dolgu alanı hakkında da görüşlerini paylaşan Okar, “Neredeyse 110 bin ton dolgu malzemesinin dökülmesi söz konusu. Bunun Sığacık sokaklarından taşınması ve oraya boşaltılması dahi hem kent yaşamını hem de deniz ekosistemini ciddi tahrip edecek bir şey. Marinada daha önce yat kapasitesi 750 ila 800’e çıkacaktı. Onu da biraz azaltmışlar. Fakat yapılan revize ciddi şekilde halkın ya da kurumların kaygılarını ortadan kaldıracak düzeyde asla değil. Bütün bunlar bir yana şu anda Seferihisar’da marinanın genişlemesine yönelik bir ihtiyaç yok. Bu ihtiyaç tamamen şirketin ihtiyacı. Marina kendi içinde kapalı bir yapı; ne esnafa ne de halka bir faydası var. Onun büyümesinden yana Sığacık halkının bir beklentisi de yok. Sığacık Koyu kapalı bir koy. Ciddi şekilde su sirkülasyonu da olmadığı için de içinde biriken pislikler orada kalacak. Yüzer iskelelerle de koyun girişini neredeyse yarı yarıya kapatmış olacaklar. Bu su sirkülasyonunu daha da azaltacak. Aynı zamanda daha burada bir de balıkçı barınağımız var. Proje, balıkçı esnafımızın da çalışmalarını önemli derecede etkileyecek” ifadelerini kullandı.
Akdeniz Foku’na dikkati çekti: Sığacık Koyu yaşam ve yavrulama alanları!
Sığacık Koyu’nun Akdeniz Foku’nun yaşam ve yavrulama alanları arasında olduğunu da hatırlatan Okar, şunları söyledi: “Daha önce de burada tespit ve gözlemler yapıldı. Geçtiğimiz sene bir tekne sahibi de marinada yatların arasında dolaşan yavru bir foku görüntülemişti. Akdeniz Foku kesin koruma altındaki bir tür. Deniz ekosistemine yapılacak müdahale bu açıdan da büyük bir risk oluşturuyor.”
‘Lüks yatların demirlediği bir yapı haline gelecek’
ÇED süreci kapsamında projeye yönelik 10 günlük itiraz takvimi işlemeye devam ediyor. Konunun Seferihisar gündeminde geniş yer bulduğunu söyleyen Okar, süre kapsamında çeşitli itirazların olacağını aktardı. Projenin hayata geçmesinin ilçeye vereceği zararları da anlatan Okar, şunları aktardı: “Sığacık şu anda orta sınıf İzmirliler’in en gözde tatil yeri; kentin soluk alabileceği en güzel sahil kasabası. Projeyle birlikte bu özellik tamamen bozulacak. Seferihisar, lüks yatların demirlediği bir yapı haline gelecek. Sığacık Koyu’nun ölü bir koy haline gelmesi de söz konusu. En kısa zamanda söz konusu ÇED raporunu daha etraflıca inceleyip geniş kapsamlı bir itiraz dilekçesi hazırlayacağız. Hem çevre örgütleri hem sivil toplum örgütleri hem yurttaşlar hem de yerel yönetimlerin itirazları olacak. Bu projenin yapılmasını kesinlikle istemiyoruz.”