GÜNDEM HABERLERİ

Övgün Ahmet Ercan daha büyük bir deprem beklemiyorum demişti! "Ama deprem eşiği..."

Yüksek Jeofizik Mühendisi Prof. Dr. Övgün Ahmet Ercan, Antalya'da yaşanan M4,9 ve M4,2 büyüklüğündeki depremler sonrası kentin sismik ve yapısal risklerini değerlendirdi. Ercan, Antalya-Zonguldak hattının güneyinde yer alan kentin tektonik olarak görece dingin olduğunu ve son sarsıntıların Afrika kıtasının Anadolu'ya doğru yürümesinden kaynaklanan küçük gerilim boşalmaları olduğunu belirtti.

Abone Ol

Son Mühür- Antalya, dün sabaha karşı yaşanan M4,2 ve ardından gelen M4,9 büyüklüğündeki depremlerle sarsılırken, Yüksek Jeofizik Mühendisi Prof. Dr. Övgün Ahmet Ercan, sosyal medya hesabından bölgenin sismik yapısına ve yapısal sorunlarına dikkat çeken önemli bir açıklama yaptı. Ercan, mevcut sarsıntıların ardından yıkıcı bir deprem beklemediğini, ancak kentin özel zemin yapısının depreme karşı yüksek duyarlılık taşıdığını belirtti.

Anadolu'nun tektonik sınırı ve Antalya'nın durumu

Prof. Dr. Ercan, Antalya-Zonguldak hattını çizerek Anadolu Yarımadası'nı ikiye bölen ve Batı ile Orta Anadolu olmak üzere küçük kıtacık sınırlarını belirleyen bu jeolojik çizgiyi işaret etti. Bu sınır boyunca yer alan Burdur, Isparta, Afyonkarahisar, Eskişehir, Bilecik, Bolu gibi kentlerin depremselliği yüksekken, bu hattın en güneyinde bulunan Antalya'nın deprem açısından görece dingin olduğunu vurguladı.

Depremin Jeolojik Kaynağı: Ercan, son sarsıntıları, güneydeki Afrika kıtasının Anadolu'ya doğru yürümesiyle oluşan dalma-batma kuşağındaki gerilimin küçük bir boşalması olarak değerlendirdi.

Zerzemin sorunu ve yapısal riskler

Ercan'ın açıklamasında, Antalya kent merkezinin zemini hakkında kritik bir uyarı yer aldı:

Çökelez Yapısı: Antalya'nın çökelezler üzerine kurulu bir kent olduğunu ve bu jeolojik yapının içerisinde mağaralar barındırdığını belirtti.

Zerzeminler: Bu çökelez içindeki boşluklara yerel dilde "Zerzemin" adı verildiğini aktardı.

Yapısal Tehlike: Kentte evsel atık sular ve açık suların, evlerin altında yer alan bu Zerzemin boşluklarına akıtıldığını; asidik suların zaman içinde mağaraları genişleterek yer yer çökmesine neden olduğunu ifade etti.

Sıvı Temeller: Bu zemin üzerine dikilen çok katlı yapıların sıvı temeller üzerine kurulmuş olmasının, kentin depreme karşı duyarlılığını artırdığını dile getirdi.

Yıkım eşik değeri ve beklenti

Prof. Dr. Ercan, Antalya'nın Zerzemin sorunundan dolayı depreme karşı özel bir hassasiyeti olduğunu belirterek, kentteki yıkım eşik değerinin M6,0 dolayında olduğunu ve bu büyüklükteki depremlerin yıkıcı olabileceğini ifade etti.

Ancak, bugünkü M4,2 ve M4,9 büyüklüğündeki sarsıntıların ardından gelen değerlendirmesinde, yıkıcı eşik değerini aşan bir deprem beklemediğini net bir şekilde ifade ederek, "Ne var ki bugün olan depremlerden sonra yıkıcı eşik değeri aşan bir deprem beklentisi, benim için şaşırtıcı olur," yorumunu yaptı.