Kırıkkale’nin Sulakyurt ilçesinin ormanlık alanlarında, çadırlarda yaşayan torlukçular meşe odunlarından mangal kömürü üreterek yaşamlarını sürdürüyor. Her sezon yaklaşık 40 ton kömür üreten emekçiler, ürünlerinin tonunu 28 bin liradan toptancılara satarak geçimlerini sağlıyor.
Diyarbakır’dan kilometrelerce yol katederek bölgeye gelen beş aile, bahar aylarının başlamasıyla birlikte çadırlarını kurup altı ay boyunca doğayla iç içe, güç koşullar altında çalışıyor. Asırlardır Orta Asya’dan Anadolu’ya uzanan konar-göçer geleneğini yaşatan ailelerin günleri, sabahın ilk ışıklarıyla başlıyor.
Oldukça meşakkatli bir süreç

Kesilen meşe odunları traktörlerle üretim alanına taşınıyor, boyutlarına göre ayrılıp koni şeklinde diziliyor. Üzerleri saman ve toprakla kaplanan odunlar, yaklaşık 400-500 derece sıcaklıkta günlerce kontrollü şekilde yanarak mangal kömürüne dönüşüyor. Yoğun duman, sıcaklık ve is nedeniyle oldukça meşakkatli olan bu süreçte üretimin her aşaması büyük dikkat gerektiriyor.
Aileler dönüşümlü nöbet tutuyor
Kömürlerin tamamen yanmaması için aile bireyleri gece gündüz dönüşümlü olarak nöbet tutuyor. Geceleri karanlıkta dumanın içinde geçen saatlerde, ateşi kontrol etmek için sabaha kadar ocağın başında bekleniyor. Yüzleri karartan duman, yanan gözler ve bitmeyen yorgunluk, torlukçular için geçim kadar gelenek anlamı da taşıyor.

Üretim sürecinde aile dayanışması büyük rol oynuyor. Kadınlar, yemek yaparak, çocuklarla ilgilenerek ve zaman zaman kömür sahasında yardımcı olarak emeğe ortak oluyor. Aksakal ailesinin 11 aylık bebeği Muhammed ise çadır hayatının en küçük ama en sevimli üyesi olarak aileye moral veriyor. Zorlu doğa koşulları arasında minik Muhammed’in gülüşleri, herkese güç kaynağı oluyor.
“Baharın başında pazarlık yaptım”
İbrahim Aksakal, 5 ailenin birlikte çalıştığını belirterek, “Odunları getiriyoruz ster yapıyoruz. Orman İşletme'nin kontrolü altında bu işi yapıyoruz. Daha sonra odunları torluğa vuruyoruz ve kömür yapıyoruz. Poşetliyoruz daha sonra satıyoruz. İkinci satış bölmesine girdik. Bizim müşterilerimiz İstanbul, Antalya, Mersin'de var. Baharın başında pazarlık yapıyoruz. Geçen sene kilosunu 23 liraya sattım bu sene de 28 lira. Pazarlığımı da yaptım” dedi.
"Kül olunca bütün emek boşa gidiyor"

Üretim sürecinde nöbetin önemine dikkat çeken İbrahim Ertekin ise, “Bütün işlemlerden sonra buraya getiriyoruz. Saman ve toprak atıp ateşe veriyoruz. Kömür kül olunca bütün emek boşa gidiyor. Gece gündüz bunun nöbetini tutuyoruz. Eğer tutmazsan bütün emekler boşa gider. O telaş sayesinde bu emekler oluyor” diye konuştu.
Çadır yaşamında çoğunlukla yemek hazırlığı ve çocuk bakımıyla ilgilendiğini belirten Rabia Aksakal da, “Diyarbakır'dan buraya kömür yapmaya geldik. Ben çalışmıyorum yemekle uğraşıyorum. İşçiler tutuyoruz onlar sahaya gidiyor odun kesiyor bende burada yemek hazırlıklarını yapıyorum. Çamaşır yıkıyoruz çocuklara bakıyorum. Çok yoğun olduklarında onlara da yardım ediyoruz” ifadelerini kullandı.




