Son Mühür- 2025 ile 2029 yılları arasındaki dönemi kapsayan değerlendirmeye göre, küresel ortalama sıcaklıkların bu beş yıl boyunca sanayi öncesi döneme kıyasla 1,2 ila 1,9 derece daha yüksek seyretmesi bekleniyor.
1,5 derece eşiği büyük olasılıkla aşılacak
Raporda öne çıkan kritik bulgular arasında, 2025-2029 yılları arasında herhangi bir yılın küresel sıcaklık ortalamasının sanayi öncesi seviyelerin 1,5 derece üzerine çıkma ihtimalinin %86 olduğu belirtildi. Bu sınırın, Paris İklim Anlaşması’nda uzun vadeli hedef olarak belirlendiği hatırlatılırken, 5 yıllık ortalama sıcaklığın da 1,5 dereceyi aşma ihtimali %70 olarak değerlendirildi.
Ek derece bile felaketi tetikleyebilir
Uzmanlar, her bir derecelik sıcaklık artışının, dünyayı etkileyen ekstrem hava olaylarının şiddetini ve sıklığını artırabileceği uyarısında bulundu. Raporda, “Isınmanın her bir ek derecesi; daha yoğun sıcak hava dalgalarına, aşırı yağışlara, kuraklıklara, buzulların erimesine ve deniz seviyelerinin yükselmesine neden olur” ifadelerine yer verildi. Bu durumun başta tarım, su kaynakları, sağlık sistemleri ve altyapılar olmak üzere çok sayıda alanı tehdit ettiği vurgulandı.
Paris Anlaşması hedefi risk altında
WMO ve Met Office'in ortak raporu, Paris İklim Anlaşması'nda belirlenen 1,5 derece sınırının geçici de olsa daha sık aşılmasının beklendiğini ortaya koyuyor. Bu durumun, iklim krizinin yarattığı çevresel ve toplumsal riskleri daha da büyüteceği, iklim politikalarının aciliyetini bir kez daha gözler önüne serdiği aktarıldı.
“Önümüzdeki yıllarda rahatlama beklemeyin”
WMO Genel Sekreter Yardımcısı Ko Barrett, yayımlanan raporun çarpıcı sonuçlarını değerlendirirken, “Kayıtlardaki en sıcak 10 yılı henüz yaşadık. Ne yazık ki bu rapor, önümüzdeki yıllarda bir rahatlama olmayacağını ortaya koyuyor. Bu, sadece doğayı değil, ekonomileri ve günlük yaşamı da doğrudan etkileyecek” dedi.
Barrett, iklim izleme ve öngörü sistemlerinin karar alıcılar için kritik rol oynadığını vurgulayarak, bilimsel verilere dayalı çalışmaların iklim krizine karşı etkili politikalar üretmek açısından hayati önemde olduğunu ifade etti.