Son Mühür/Gamze Eskiköy- İzmir’de Türk-İş’e bağlı Koop-İş Sendikası ile Sosyal Yardımlaşma Vakıfları arasında yürütülen toplu iş sözleşmesi görüşmeleri anlaşmazlıkla sonuçlandı. Bu nedenle dün Türkiye genelinde grev kararı alındı. Grev kararlarından biri de İzmir’de gerçekleşti. Sabah saatlerinde Karabağlar Kaymakamlığı önünde toplanan işçiler, “Bu iş yerinde grev vardır” yazısını astı. İşçilere destek olarak Türk-İş İzmir 3. Bölge Temsilcisi Hayrettin Çakmak da katıldı.
Bu grev hatırlatmadır
Ardından basın açıklamasını okuyan Koop-İş Sendikası İzmir Şube Başkanı Ümit Başyayla şu ifadelere yer verdi:
"Konfederasyonumuz TÜRK-İŞ ile Hükümet arasında 1 Ocak 2025 tarihinden geçerli olan Kamu Kesimi Toplu İş Sözleşmeleri Çerçeve Protokolü 2 Ağustos 2025 tarihinde imzalandı. Bu protokolle birlikte 600 bin kamu işçisi hak ettiği ücret zamlarını aldı. Sendikamız Koop-İş, örgütlü olduğu kamu işyerlerinde birer birer sözleşmeleri imzalıyor. Ancak ne yazık ki Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, kendisine bağlı Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakıflarında kamu çerçeve protokolüyle elde edilen ücret zamlarını uygulamak istemiyor.
Vakıflarda çalışan arkadaşlarımızı 600 bin kamu işçisinden ve 30 binin üzerindeki Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı işçisinden ayırarak, onlara memurlara verilen yüzde 11 + yüzde 7 oranlarını uygulamak istiyor.
İşte biz bugün burada bu haklı ve meşru davamız için toplandık. Sendikamızın aldığı karar gereğince ülkemizin dört bir yanındaki 1003 Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfında bugün itibarıyla greve çıkıyoruz. Ancak biz bugün burada sadece ücret artışı talep ettiğimiz için değil; yıllardır görmezden gelinen emeğimizin, alın terimizin ve fedakarlıklarımızın hakkını almak için bir aradayız.
Bizler Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakıflarında görev yapan emekçileriz. Depremde ilk sahaya çıkan, pandemide evinden çok vatandaşı gören, kısıtlı bütçelerle milyonların derdine derman olmaya çalışan emekçileriz. Vatandaşın en çaresiz anında yanında olan, 24 saat esasına göre görev yapan, hafta sonu bile evine gitmeden yardıma muhtaç kesimlerin sorunlarını çözmeye uğraşan bir neferler ordusuyuz.
Ama bugün bizim derdimizi dinleyen kimse yok!
Bizlere kamu çerçeve protokolündeki zam oranları bile çok görülüyor. Oysa önceki iki sözleşme döneminde bu oranlar hiç tereddüt edilmeden kabul edilmişti.
Soruyoruz: Şimdi ne değişti?
Ne acıdır ki; bu ülkenin dört bir yanında görev yapan 600 bin kamu işçisi ve Aile Bakanlığı bünyesindeki 30 binin üzerindeki işçi kamu çerçeve protokolüyle hak ettikleri zam oranlarını alırken, bizlere üvey evlat muamelesi yapılıyor. Toplu sözleşme masasında biz yokmuşuz gibi davranılıyor. Oysa bu sözleşme işyeri toplu iş sözleşmesidir ve Türkiye genelinde 1003 vakıf çalışanını ilgilendirmektedir. Biz bu grevi sadece ücret için yapmadık, yapmıyoruz. Ama bu, hakkımız olanı istemeyeceğimiz anlamına gelmez.
Bizler, yoksulun umudu, afetzedenin dayanağı, sistemin sessiz kahramanlarıyız. Bugün, hak ettiğimiz ücretleri alamadığımız için greve gidiyoruz. Çünkü bizler geçinemiyoruz, değer görmüyoruz, yok sayılıyoruz!
Ve buradan sesleniyoruz:
Bizi yok sayan hiçbir sözleşme ve protokol geçerli değildir.
Bizi hesaba katmayan hiçbir yönetim bu veballe ayakta duramaz!
Bu grev bir çığlıktır.
Bu grev bir hatırlatmadır:
Biz varız! Biz güçlüyüz! Biz biriz!
Biz Koop-İş Sendikası çatısı altında örgütlü, bilinçli ve kararlıyız.
Emeğimizin hakkını alıncaya dek,
Bir adım geri atmak yok!
Zafer direnen emekçinin olacak!