İZMİR HABERLERİ

Gençler uyardı! Biyolojik istilalar krizi derinleştiriyor

Ege Üniversitesi Fen Fakültesi’nde düzenlenen “2. Su ve İklim Krizinde Genç Fikirler Çalıştayı”nda öğrenciler, iklim değişikliği ve biyolojik istilaların ekosistemler üzerindeki etkilerini bilimsel sunumlarla ele aldı. Çalıştay, gençlerin çözüm odaklı yaklaşımlarını ortaya koydu.

Abone Ol

Son Mühür/ Osman Günden - Ege Üniversitesi Fen Fakültesi ile Biyoloji Topluluğu iş birliğinde düzenlenen “2. Su ve İklim Krizinde Genç Fikirler Çalıştayı”, çevre sorunlarına gençlerin bilimsel perspektifini yansıttı. Fen Fakültesi Konferans Salonu’nda gerçekleştirilen etkinlikte öğrenciler, su ve iklim krizi odağında hazırladıkları araştırmaları paylaştı.

Çalıştaya; Fen Fakültesi Dekan Yardımcısı Prof. Dr. Esin Sipahi Kılıç, Biyoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Kerim Çiçek, Biyoloji Topluluğu Danışmanı Prof. Dr. Serdar Gökhan Şenol, Biyoloji Topluluğu Başkanı Furkan Ali Akyol’un yanı sıra akademisyenler ve öğrenciler katıldı.

Biyolojik istilalar iklim kriziyle doğrudan ilişkili

Çalıştay kapsamında Fen Fakültesi Biyoloji Bölümü ikinci sınıf öğrencisi Kadir Çimen, “İklim Değişikliği ve Küreselleşmenin Güdümünde: Biyolojik İstilalar” başlıklı sunum yaptı. Çimen, biyolojik istilaların iklim değişikliği ve küreselleşmenin en yıkıcı sonuçlarından biri olduğunu vurguladı.

İstilacı türlerin çoğunlukla insan eliyle, ticaret ya da bilinçsiz taşımalar yoluyla yeni yaşam alanlarına ulaştığını belirten Çimen, taraklı medüzün Karadeniz’e, aslan balığının ise Akdeniz’e yayılmasını bu duruma örnek gösterdi. İklim değişikliğinin sıcaklık artışı, orman yangınları ve karbon oranları üzerinden istilacı türlerin yayılımını hızlandırdığını ifade etti.

Biyolojik çeşitlilik ciddi tehdit altında

Biyolojik istilaların, habitat tahribatından sonra biyolojik çeşitlilik kaybının en büyük nedenlerinden biri haline geldiğini dile getiren Çimen, dünya genelinde bu istilaların yıllık ekonomik maliyetinin yüzlerce milyar doları bulduğunu aktardı. Türkiye’nin de bu açıdan kırılgan bir coğrafyada yer aldığını vurgulayan Çimen, istilacı türlerle mücadelenin ekosistemlerin korunması için zorunlu olduğunu söyledi.

“Mücadele su ve iklim krizinin ayrılmaz parçası”

Türkiye’de tespit edilen istilacı türlerin özellikle sucul ve denizel ekosistemlerde büyük tahribata yol açtığını belirten Çimen, Akdeniz Havzası’nın bu türlerin yerleşimi açısından hassas bölgelerden biri olduğuna dikkat çekti. Erken teşhis, biyogüvenlik önlemleri ve toplumsal farkındalıkla bu tehditlerin azaltılabileceğini ifade etti.

Gençlerden kapsamlı sunumlar

Çalıştayda ayrıca farklı öğrenciler tarafından iklim krizi ve ekosistem ilişkisini ele alan sunumlar yapıldı. Su ve iklim krizinin bitkiler, deniz çayırları, sulak alanlar, tatlı su kaynakları, deniz ekosistemleri, kuşlar ve kemirgenler üzerindeki etkileri bilimsel verilerle değerlendirildi.

Etkinlik, gençlerin çevresel sorunlara yönelik çözüm önerilerini paylaşmaları ve akademik tartışmalarla su ve iklim krizine dikkat çekilmesi açısından önemli bir platform oluşturdu.