Son Mühür/Gamze Eskiköy- 11 Temmuz 2025 tarihinde açıklanan Liselere Geçiş Sınavı (LGS) sonuçları, eğitimdeki başarı dağılımı, sınav güvenliği ve fırsat eşitliği tartışmalarını yeniden gündeme taşıdı. Eğitim Sen İzmir Şubeleri, sınav sonuçlarına ve Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’in açıklamalarına ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Eşitsizlik ve ayrımcılık derinleşiyor
Eğitim Sen İzmir Şubeleri adına Dönem Sözcüsü Bülent Karakaş tarafından yapılan yazılı açıklamada, 2025 LGS sonuçlarının Türkiye’deki eğitim sisteminin derinleşen çok yönlü yapısal krizlerini bir kez daha ortaya koyduğu belirtildi. Açıklamada, “Her yıl olduğu gibi bu yıl da yüz binlerce öğrenci, eşitsiz koşullarda bir sınava sokulmuş; sıralanmış, elenmiş ve kategorize edilmiştir. Bu sınav, çocuklarımızın gelişimini esas alan pedagojik bir araç olmaktan ziyade, neoliberal eğitim politikalarının ürünü olan rekabetçi ve seçici sistemin ideolojik bir tezahürüdür. Tam puan alan 719 öğrencinin belirli kentlerde ve özel okullarda yoğunlaşması, eğitimdeki eşitsizliğin ve ayrımcılığın geldiği noktayı açıkça göstermektedir. Eğitim sisteminin bu adaletsizlikleri ortadan kaldırmak yerine derinleştirmesi kabul edilemez” denildi.
“Test çözen bireyler, damgalanan okullar”
Sınav sisteminin öğrencilere, öğretmenlere ve okullara yüklediği baskıya dikkat çekilen açıklamada, “Bugünkü sınav sistemi, öğrencileri yalnızca test çözen bireyler haline getirmekte; öğretmenleri performans baskısı altında ezmekte; okulları ise ‘başarılı’ ya da ‘başarısız’ diye sınıflandırmaktadır. Özellikle yoksul bölgelerdeki okullar bu sınav aracılığıyla sistematik biçimde dışlanmakta ve öğretmenler ile öğrenciler haksız biçimde damgalanmaktadır” görüşü dile getirildi.
Güvenlik iddiaları ve tepki çeken açıklamalar
Bu yılki LGS sonuçlarının ardından sınavın güvenliğine dair kamuoyunda ciddi soru işaretlerinin oluştuğu belirtilerek, şu ifadeler kullanıldı:
“Bazı öğrencilere aynı soruların önceden ulaştığı, belli okullarda tam puanların olağandışı biçimde yoğunlaştığı, soru kitapçıklarının sosyal medyada dolaşıma girdiği yönündeki iddialar dikkat çekicidir. Bu gelişmeler, sınav güvenliğine olan kamuoyu güvenini sarsmaktadır"
Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’in bu iddialara ilişkin “mesnetsiz ve iftira dolu” şeklindeki açıklamalarının kabul edilmediği vurgulanan açıklamada, Eğitim Sen olarak Tekin’in “Gerizekalıya anlatır gibi tane tane anlatıyoruz ama yetinmiyorlar” sözlerinin de reddedildiği ve kendisinin istifaya davet edildiği açıklandı.
29 kişiye soruşturma, üst düzey istifa
Bakan Tekin’in bir televizyon kanalında yaptığı açıklamada, kitapçıkların erken yayınlanmasıyla ilgili 29 kişi hakkında soruşturma başlatıldığını duyurduğu hatırlatılan açıklamada, ayrıca Milli Eğitim Bilgi İşlem Genel Müdürü Özgür Türk’ün istifa ettiği bilgisi de yer aldı.
Yüksek ayırt edicilik iddiası
LGS sınavının zorluğu ve 719 öğrencinin tam puan almasının olağanüstülüğü üzerine yapılan değerlendirmelerde, Anadolu Ajansı’nın paylaştığı verilere de yer verildi. Milli Eğitim Bakanlığı Ölçme, Değerlendirme ve Sınav Hizmetleri Genel Müdürlüğü tarafından yayımlanan “Liselere Geçiş Sistemi Kapsamında Merkezi Sınava İlişkin İstatistiki Bilgiler” raporuna göre, LGS sınavındaki tüm soruların, başarılı ve daha az başarılı öğrencileri ayırmada dünya standartlarında kabul edilen 0,40 ayırt edicilik oranının üzerinde olduğu öne sürüldü.
Eğitim Sen’den beş maddelik talep
Eğitim Sen İzmir Şubeleri adına Bülent Karakaş, açıklamanın sonunda sınav sistemine dair taleplerini beş maddeyle şu şekilde sıraladı:
2025 LGS sonuçlarına ilişkin şaibe iddialarını ortadan kaldıracak ve kamuoyu vicdanını rahatlatacak şeffaf bir soruşturma acil olarak başlatılmalıdır. Ayrıca LGS kaldırılmalı, yerine öğrencilerin çok yönlü gelişimini temel alan, yönlendirme ve rehberlik temelli bir yerleştirme sistemi oluşturulmalıdır.
Eğitim, parasız ve kamusal bir hak olarak tüm çocuklar için anayasal güvence altına alınmalı; özel okul teşvikleri sona erdirilmeli, kaynaklar devlet okullarına yönlendirilmelidir.
Eğitimdeki bölgesel ve sınıfsal eşitsizlikleri giderecek yapısal reformlar hayata geçirilmeli; öğretmen atamaları, okul donanımları ve müfredat eşitlik ekseninde yeniden düzenlenmelidir.
Başarı ve sınav merkezli anlayış terk edilmeli, çocukların psikolojik, sosyal ve pedagojik gelişimlerine öncelik veren bütüncül bir sistem kurulmalıdır.
Eğitim politikaları demokratik ve katılımcı biçimde şekillendirilmelidir. Sınav sistemi, müfredat ve okul türlerine dair kararlar; öğretmenlerin, öğrencilerin ve velilerin aktif katılımıyla alınmalıdır.
“Eğitim ticarethane değil, kamusal sorumluluktur”
Açıklamanın sonunda şu ifadelerle çağrı yapıldı:
“LGS sonuçları, yalnızca bireysel başarı ya da başarısızlıkların değil, topyekûn bir eğitim sisteminin adaletsizliklerini ve ideolojik yönelimlerini de gözler önüne sermektedir. Başarı öykülerinin arkasına saklanarak gerçek eşitsizlikleri görünmez kılmak, çocukların ve toplumun geleceğiyle oynamaktır.
Eğitim hakkı; sınavlara, ticari kurslara ya da özel okullara değil, kamusal sorumluluğa dayanmalıdır. Eğitim Sen olarak bu mücadeleyi yalnızca sendikal zeminde değil; aynı zamanda toplumsal ve hukuki platformlarda da sürdürmeye kararlıyız.
Eğitimde adalet, eşitlik ve özgürlük için mücadelemizi sürdüreceğiz"