İZMİR HABERLERİ

Ege Gastronomi Turizm Derneği Başkanı Altan: “Gastronomi, bir şehrin hikayesini dünyaya anlatma biçimidir”

Ege Gastronomi Turizm Derneği’nin çiçeği burnunda başkanı Sezer Altan, gastronomi ve turizm ilişkisini Son Mühür TV’de anlattı. İzmir’in çok büyük bir potansiyeli olduğunun altını çizen Altan ‘ortak akıl’ çağrısı yaptı.

Abone Ol

Son Mühür / Seçil Ünlü- Ege Gastronomi Turizm Derneği Başkanı Sezer Altan, Son Mühür TV’de yayınlanan Sıcak Bakış programında gastronominin şehirlerin kimliği, turizmdeki rolü ve Ege Bölgesi’nin markalaşma potansiyeline ilişkin dikkati çeken değerlendirmelerde bulundu. Gazeteci Tunç Erciyas’ın sorularını yanıtlayan Altan, gastronominin yalnızca mutfaktan ibaret olmadığını vurgulayarak, “Bir şehrin kültürü, tarihi ve hafızası sofralar aracılığıyla dünyaya anlatılır” dedi.

“25 yıldır bu sektörün içindeyim”

Kendini tanıtarak sözlerine başlayan Sezer Altan, Posta Gazetesi’nde Lezzet Durakları yazarlığı yaptığını, Son Dakika TV’de ekonomi programları hazırladığını belirtti. Farklı disiplinlerde aldığı eğitimlere değinen Altan, “İki lisans, iki yüksek lisans ve bir ön lisans olmak üzere beş ayrı disiplinde eğitim aldım. Yaklaşık 10 yıl işletmecilik yaptım, 25 yıldır bu sektörün içindeyim. Ege Gastronomi Turizm Derneği’nde bir yıldır başkan yardımcılığı görevini sürdürüyorum” ifadelerini kullandı.

“Gastronomi bir şehrin kimliğidir”

Gastronominin şehirler ve turizm açısından taşıdığı öneme değinen Altan, gastronominin yalnızca yemek değil, bütüncül bir anlatı olduğunu söyledi. Altan, “Gastronomi; mutfağıyla birlikte kültürü, tarihi, doğal güzellikleri ve yaşam biçimiyle bir bölgeyi tanıtır. Yerli ve yabancı turistler artık seyahat tercihlerini yaparken gastronomiyi önemli bir kriter olarak değerlendiriyor” dedi. Türk mutfağının çok katmanlı bir mirasın ürünü olduğunu vurgulayan Altan, “Orta Asya’dan Mezopotamya’ya, Balkanlar’dan Ege’ye uzanan geniş bir kültürel birikim var. Bu miras, Türk mutfağını dünyanın en güçlü mutfaklarından biri haline getiriyor” diye konuştu.

“Festivaller markalaşmanın lokomotifidir”

Festivallerin şehirlerin tanıtımında kritik bir rol oynadığını belirten Altan, Ayvalık Zeytin Hasat Şenliği ve Ot Festivali’ni örnek gösterdi. “Bu etkinlikler Ayvalık markasına ciddi katkılar sundu. Ancak asıl mesele, markalaşma sürecine halkın ve tüm paydaşların dahil edilmesi. ‘mış gibi yapmak’ değil, gerçek bir sistem kurmak gerekiyor” dedi. Markalaşmanın emek isteyen bir süreç olduğunun altını çizen Altan, coğrafi işaretleme, hikaye oluşturma, üretici ve yerel işletmelerin desteklenmesi gibi unsurların birlikte ele alınması gerektiğini ifade etti.

“İzmir’in potansiyeli çok yüksek”

İzmir’in turizmden yeterli payı alamamasına da değinen Altan, kentte sağlık, inanç ve deniz turizmi gibi güçlü alanlar bulunduğunu belirterek, “Yerel yönetimler, odalar, sivil toplum kuruluşları ve kanaat önderleri bir araya gelerek ortak bir vizyon oluşturmalı. Bu iş tek başına olmaz, birlikte düşünmek gerekir” dedi. Efeler Yolu Projesi gibi örneklerin doğru planlandığında turizme ciddi katkı sunduğunu söyleyen Altan, “Markalaşmanın en önemli unsuru hikaye yazmaktır. Şehirler, ilçeler ve destinasyonlar kendi hikâyelerini anlatmak zorundadır” ifadelerini kullandı.

“Gençler mutfağın kokusunu almalı”

Gençlere de tavsiyelerde bulunan Altan, gastronominin ancak severek yapılabilecek bir alan olduğunu vurguladı. “Okumadan, gezmeden, tatmadan bu işte başarılı olunmaz. Biz dernek olarak öğrencilere destek oluyoruz, köprü görevi görmek istiyoruz. Gençler çok çalışmalı, vizyonlarını bugünden inşa etmeli” dedi.

“Ege gastronomisini hak ettiği yere taşıyacağız”

Programın sonunda Ege gastronomisinin ulusal ve uluslararası alanda daha görünür olması gerektiğini belirten Altan, “Bu birikimi daha kurumsal bir çatı altında yönetmek istiyoruz. Gastronomi ve turizmin sosyal, kültürel ve ekonomik değerlerini doğru idrak ederek Ege’nin markalaşmasında öncü olacağız” diyerek sözlerini tamamladı.