Şirketlerin "zarar" gerekçesine karşı çıkan ilçe halkı ve madenciler, bu durumun ardında kâr marjının azalmasının yattığını iddia ediyor ve işten çıkarılanların derhal işe geri alınmasını talep ederek memleketlerine sahip çıkma çağrısı yapıyor. Divriği'nin ekonomisinin temel taşı olan madenlerin özelleştirme sonrası devredildiği OYAK (Erdemir, Çiftay) ve KOÇ (Demir Export) gruplarına bağlı şirketler, son dönemde yaptıkları işten çıkarmaları gerekçe olarak "zarar etmeyi" gösteriyor. Ancak madenciler bu iddiayı kesin bir dille reddetti. İşçiler, "Yıllarca milyarlarca lira kâr açıklayan bu dev şirketlerin, kâr oranları biraz düştüğünde ilk faturayı işçilere kestiğini" dile getirdi.
Madenciler, Çiftay örneği üzerinden şirketlerin zenginleşme sürecine dikkat çekerek, firmanın Divriği'ye kiralık ekipmanlarla başlayıp bugün Türkiye'nin sayılı şirketleri arasına girdiğini belirtiyor. Yıllarca yerin yedi kat altından Türkiye'nin demir ihtiyacının büyük bir kısmını çıkaran madenciler, şirketlerin bu emeğin karşılığıyla devasa kârlar elde ettiğini hatırlattı. İşten çıkarılan 700-800 işçinin, şirketlerin kârlılığını belirgin ölçüde etkilemeyeceği, asıl amacın "kış ortasında yüzlerce aileyi işsiz bırakarak göçe zorlamak ve aileleri parçalamak" olduğu iddia ediliyor. Maden ruhsatlarının ellerinde olduğu için, düşük kâr döneminde kapatıp daha sonra yüksek kârla yeniden açma stratejisi güdülebileceği endişesi dile getiriliyor. Divriği halkı, yıllarca ilçenin doğasını kirleterek zenginleşen şirketlerin, "zarar" bahanesiyle bir günde madenleri kapatıp gidemeyeceğini, Divriğili madencilere ve halka borçlu olduklarını ifade ediyor.
İşten çıkarmaların Divriği'ye etkisi!
İşten çıkarmaların sadece madencilerin geçimiyle sınırlı kalmayıp, tüm Divriği'nin kaderini etkileyecek boyutlara ulaştığı belirtiliyor. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı verilerine göre ilçede yaklaşık 1600-1700 madenci çalışırken, son kararlarla bu sayının neredeyse yarısı (700-800 kişi) işsiz kalma tehlikesiyle karşı karşıya. Bu durum, aileleriyle birlikte 2500 ila 3000 kişinin geçim sıkıntısı çekmesi ve Divriği'den zorunlu göç etmesi anlamına geliyor.
Cumhuriyetin ilk yıllarından beri demir madenciliğiyle ayakta duran ve her evinde bir madenci olan Divriği için bu durumun nüfusun dramatik şekilde azalması, esnafın batması, hastane ve adliye gibi kamu kurumlarının kapanması veya taşınması gibi sonuçlar doğuracağı belirtiliyor. Divriğili madenciler, göçük ve patlama riski altında, demir tozunun ciğerlerine dolduğunu bilerek çalıştıklarını ve sadece kendi işlerine değil, Divriği'ye de sahip çıktıklarını ifade etti. Halk, esnaf, gençler, kadınlar ve köy muhtarlarına; İstanbul, Ankara, İzmir gibi büyük şehirlerde yaşayan tüm Divriğililere seslenilerek birlik ve beraberlik içinde hareket etme, madenlere ve madencilere sahip çıkma çağrısı yapılmaya başlandı. Madenciler, halkın desteğiyle şirketlerin işçi çıkaramayacağını ve madenleri kapatamayacağını ifade etti.
Deştin Çevre Platformu'ndan Haluk Özsoy, "Direniş çadırını kurduk ve nöbete başladık. Hak yerini bulana kadar direnişimizi sürdüreceğiz" diyerek eylemlerin bu sabah başladığını ifade etti.