GÜNDEM HABERLERİ

CHP Sözcüsü Deniz Yücel: "Açıkça bir siyasi kumpastır!"

CHP Sözcüsü Deniz Yücel, MYK toplantısının ardından dikkat çeken açıklamalarda bulundu.

Abone Ol

CHP Sözcüsü Deniz, MYK toplantısının ardından önemli açıklamalarda bulundu. Yücel'in gündeminde birçok önemli konu vardı.

"Milletin seçtikleri yargı eliyle yok sayılmaktadır!"

Dikkat çeken konular hakkında konuşan Yücel, "Genel Başkanımız Sayın Özgür Özel ve Cumhuriyet Halk Partisi grubu, 9 yıl önce darbenin haberini alır almaz millet iradesinin tecelligahı olan Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne ilk gidenlerden ve darbeye karşı ilk direnenlerden olmuştur. Ancak bugün Özgür Özel’in Genel Başkanlığındaki Cumhuriyet Halk Partisi ve onun seçilmiş belediye başkanları, bir yargı darbesiyle karşı karşıyadır. Millet iradesi gasp edilmekte, milletin seçtikleri yargı eliyle yok sayılmaktadır.

Bugün AKP, sadece kendi iktidarını devam ettirmek üzerinden kurguladığı tiyatroda, Dün ak dediğine bugün kara, Dün doğru dediğine bugün yanlış diyor…

23 yıllık AKP iktidarı yükselen toplumsal muhalefet karşısında büyük bir panik ve telaş içerisinde, iktidarını korumanın yollarını arıyor. 19 Mart darbesine kalkışanlar, 15 buçuk milyonun Cumhurbaşkanı adayı Sayın Ekrem İmamoğlu’nun, 15 belediye başkanımızın, yüzlerce bürokratın ve çalışma arkadaşlarının düzmece gerekçelerle cezaevine gönderilmesini, bu millet sineye çeker sandılar… Kendilerinde olmayan “adalet” duygusunu halk da unuttu zannettiler. Her yeni operasyonda “pes edeceğimizi”, “geri adım” atacağımızı düşündüler… Hiçbir şey düşündükleri gibi olmayınca iyice şirazeyi kaçırdılar… Bakın AKP’nin gözü dönmüşlüğü karşısında, hukuk nosyonuna sahip AKP’li yöneticiler bile “adalet”, “masumiyet karinesi” ve “lekelenmeme hakkından” söz ediyor… AKP kendi içindeki karışıklıkları bastırmak, itiraz edenleri susturmak derdinde... " ifadelerini kullandı.

"Bekir Bozdağ bile tahammül edemedi!"

Geçtiğimiz hafta yaşanan olaylara değinen Yücel, "Geçtiğimiz hafta "Yüzsüzlüğün bu kadarı da olmaz" dedirtecek iki olay, AKP içindeki ayrışmayı çok daha net bir şekilde gözler önüne serdi. İlk olay Meclis’te yaşandı. En düşük emekli maaşının arttırılmasına ilişkin meclis genel kurulu görüşmelerine AKP’li milletvekillerinin kahkahaları damga vurdu. Meclis kürsüsünde emeklilere verilen sadaka gibi artışın yetersiz olduğu anlatılırken AKP sıralarından yükselen kahkahalar, iktidarın ve vekillerinin emeklinin derdini umursamadığını açıkça gösterdi. Ortaya çıkan bu içler acısı duruma AKP'li Bekir Bozdağ bile tahammül edemedi... “Kahvede, piknikte değiliz” deyip, kahkaha atan AKP’li vekilleri dışarı davet etti. Rahat koltuklarında sadece kendine söyleneni yapan, Millet iradesinin ne anlama geldiği hakkında bir fikirleri olduğundan şüphe duyduğumuz, Emeklilerin maaşlarının artması gerektiğini söylenince dalga geçerek kahkaha atan, Ve meclis koltuklarını işgal edenleri emeklilere şikâyet ediyoruz. Milyonlarca emeklinin halinden anlamayan bu kendini bilmezlere, inanıyoruz ki ilk sandıkta en sert cevabı önce emekliler verecektir." dedi.

Gündeminde LGS vardı!

LGS ile ilgili iddialar hakkında da konuşan Yücel, "AKP'nin elini attığı her alanda hep bir haksızlık, hep bir hukuksuzluk var... Bundan bir ay önce yapılan LGS 'de soruların, sınav devam ederken whatsapp gruplarında paylaşıldığı tespit edilmişti... Yıllarca soruları çalarak devlet kurumlarında yükselen FETÖ’cülerin taktiklerini anımsatan bu olayın üzerinde ciddiyetle durulması gerekir. Birkaç gün önce açıklanan sonuçlar ise sınava dair şüpheleri iyiden iyiye kuvvetlendirmiştir. Kamuoyunda uzunca bir süre, soruların zorluğu konuşulurken sınavda 719 kişinin birinci olması hayatın olağan akışına aykırı bir durumdur. Çocuklarımızın geleceğini doğrudan etkileyen bu olayın üstü kapatılamaz, bu olay geçiştirilemez. Konuyla ilgili olarak Milli Eğitim Bakanını ciddiyete davet ediyoruz. Oturduğu koltuğu zerre hak etmeyen Yusuf Tekin'in milyonlarca çocuğun geleceğini etkileyen bu duruma ilişkin acilen bir açıklama yapmasını, sınav sonuçlarının da şeffaf bir şekilde açıklanmasını bekliyoruz." ifadelerini kullandı.

"Açıkça bir siyasi kumpastır!"

Manavgat Belediyesi operasyonu hakkında da dikkat çeken açıklamalarda bulunan Deniz Yücel, "Geçtiğimiz günlerde Manavgat’ta hukuk kılıfıyla bir siyasi operasyon yapılmaya çalışıldı. Manavgat’ta yaşananlar, bir soruşturmanın ötesinde, açıkça bir siyasi kumpastır!
Baş aktör meclis üyesi, biz ona baklavacı diyoruz… Savcılığın emniyet eliyle yürüttüğü bir operasyon var. İşin ilginci rüşveti veren de emniyetle işbirliği içerisinde, rüşveti alan baklavacı da… Polis içeri girdiğinde baklava kutusunu verenin nereye koyduğunu bildiği gibi, alanın da nereye koyduğunu biliyor. Cumhuriyet Halk Partisi bu olayla ilgili yerel yönetimler tecrübesi olan 2 milletvekilini muhakkik olarak görevlendiriyor. Muhakkiklerin raporu doğrultusunda gözaltına alına 4 meclis üyesini istifası isteniyor… Bu arada baklavacı, daha ifadesi bile alınmadan, sorguya girmeden etkin pişmanlıktan faydalanmak istiyor ve 3 meclis üyesinin daha ismini veriyor. Baklavacını attığı tüm adımlar Manavgat Belediyesini AKP’ye teslim etmek üzerine…

Bu kumpasın boşa çıkarılması için İlçe Seçim Kurulu marifetiyle yedeklerin çağırılması istendiğinde, Seçim Kurulu Hakimi rapor alıyor. Bu arada Seçim Kurulu Hakimi Başsavcının eşi… Bu arada baklavacı istifasını geri çekmek istiyor. Dikkat ederseniz atılan her adım Manavgat Belediyesini AKP’ye teslim etmek üzerine… Neticede YSK istifanın geri çekilemeyeceğine ve yedeklerin çağırılmasına karar veriyor ve yedekler çağırılarak, bu kumpas boşa düşürülüyor.

Bugün birkaç saat önce CHP Meclis üyesi Mehmet Çiçek Manavgat Belediye Başkan vekili seçiliyor. Bütün bu yaşananlarda Cumhuriyet Halk Partisinin tek kusuru bu adamın, bu baklavacını meclis üyesi yapılmasıdır. Bugünkü MYK toplantımızda, Manavgat’ta yaşanan süreçle ilgili olarak, bu rüşvet kumpasının baş aktörü olan Engin Tüter, Cengiz Coşar ve Hüseyin Cem Gül kesin ihraç istemiyle disipline sevkine karar verilmiş; Soruşturmanın selameti açısından, belediye meclis grubundan 7 kişinin gözaltına alınması, bu meclis üyesi listelerinin oluşturulmasında dahli olmaları nedeniyle Belediye Başkanımız Niyazi Nefi Kara ve önceki Belediye Başkanımız Şükrü Sözen’in üyelikleri askıya alınmıştır." ifadelerini kullandı.

"Dağ fare doğurmuş!"

"AKP Genel Başkanı Erdoğan, kaçınılmaz sona hızla yaklaştığını hissediyor... Bu nedenle de sürekli yeni bir oyun kurmak, yeni bir senaryo yazmak peşinde. Nafile bir çaba içinde olduğunu en baştan söyleyelim... Algı operasyonları işe yaramıyor. CHP düşmanlığı üzerinden kurgulanan bu bildik senaryodan umduğunuz sonucu alamayacaksınız. Bomboş dosyalarla tutukladığınız Zeydan Karalar'a sahip çıkmak için meydana akın akın gelen Adanalılar, Muhittin Böcek'in tutuklanmasına yüksek sesle itiraz eden Antalyalılar, Konteyner kentlere mahkûm ettiğiniz depremzedeler için gece gündüz çalışan Abdurrahman Tutdere'nin haksız ev hapsi kararına isyan eden Adıyamanlılar bu haksızlıkların cevabını sandık geldiğinde verecek.

Anadolu’da bir söz vardır. Kurt kışı geçirir ama yediği ayazı unutmaz! 22 bin 104 lira ile açlığa mahkûm edilen asgari ücretli bunu unutmaz! 2 bin liralık sadaka zammını reva gördüğünüz emekliler bunu unutmaz! Ay sonunu getiremeyen, maaşları kuşa dönen memurlar bunu unutmaz. Siftahsız gün geçiren, kepenk indirmek zorunda kalan esnaf bunu unutmaz, Ekini tarlada kalan, traktörüne mazot koyamayan çiftçi bunu unutmaz. Bu millet bu haksızlıkları unutmaz.

Bu milletin 4'te birini temsil etmeyen iktidarınız siz isteniz de istemeseniz de artık bitiyor. Çünkü millet sizi istemiyor.
Değerli arkadaşlar, AKP açısından durum bu kadar vahim olunca geçtiğimiz hafta Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, "çok önemli" açıklamalar yapacağı duyuruldu... Videolarla geri sayım başlatıldı... Cumartesi günü Sayın Cumhurbaşkanı ne demiş, neymiş bu önemli açıklamalar diye bir baktık ki... Dağ fare doğurmuş..." dedi.

"Terörün karşısında, barışın yanındayız!"

"Bizi DEM Parti ile görüşüyoruz diye terörist ilan eden Erdoğan, adı bile belli olmayan bu sürecin sadece 3 siyasi parti ile yürütüleceğini söylemiş… Yetmemiş cümlelerinin arasına ümmetçiliği, mezhepçiliği serpiştirip aklınca milletimize mesaj verme telaşına düşmüş… Sayın Erdoğan! Millet iradesini gasp edip atadığınız kayyımlar ortada... Hukuksuz şekilde talimatlı yargınızla cezaevine gönderdiğiniz belediye başkanları ortada... Toplumsal mutabakatın olmadığı, tüm siyasi partilerin temsil edilmediği, sivil toplum örgütlerinin yok sayıldığı ve en önemlisi şehit ailelerinin ve gazilerin dışarda bırakıldığı bir süreç başarılı olamaz.

3 – 5 oy devşirmek uğruna, bu süreç kapalı kapılar ardında, şeffaflıktan uzak bir şekilde yürütülemez... Hukukun üstünlüğünün, demokratik bir yönetim anlayışının egemen olmadığı bir ortamda toplumun tüm kesimlerinin kendisini huzurlu, güvenli ve eşit hissetmesi mümkün değildir. Ve barış AKP'nin siyasi hesaplarına kurban edilemeyecek kadar kıymetli ve değerli bir olgudur.

Şunu da söylemeden geçmemek gerekir; Halka dokunmayan, bu ülkenin gerçek gündemi olmayan, sadece siyasi rant devşirmek için “hamaset” kokan konuşmalar ancak “tarihi körlük” olarak nitelenebilir. Süreç şeffaf bir şekilde, geniş tabanlı bir katılımla ve toplumsal mutabakatla yürütülmelidir. Dün de söyledik, bugün de söylüyoruz, yarın da söyleyeceğiz. Biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak terörün karşısında, barışın yanındayız."

"Adayımızdan korkan bir iktidar!"

İktidara yüklenen Yücel, "23 yıllık AKP iktidarının şaha kalkacak dediği ekonomi adeta bitkisel hayatta, yaşam mücadelesi vermeye devam ediyor. Sandıktan kaçan, adayımızdan korkan bir iktidar… Geleceğin Cumhurbaşkanının haksız ve hukuksuz bir şekilde cezaevinde tutulması… Halkın seçtiği belediye başkanlarına ve halka yaşatılan hukuksuzluk süreci ve milli irade gaspı… Temel hak ve özgürlüklerin kısıtlanması… Bu örnekleri çoğaltmanın çok kolay olduğu günlerden geçmekteyiz.

Tüm bunlar yetmezmiş gibi mutfaktaki yangın, her hanede kendini gösteriyor. Ekonomi bozuldukça iktidar tarafından konuşulmamaya, konuşulmadıkça daha da bozulmaya devam ediyor. Ülkemizde artık konuşulması sakıncalı olan tek bir konu kalmıştır o da geçim sıkıntısı…

Asla yan yana gelmez denilenler yan yana gelmiş, İşine gelen her konuda ortaklaşılmış, Ama bir tek hayat pahalılığı konusunda ortaklaşılamamıştır. Açlık sınırı 26 bin lirayı, yoksulluk sınırı 85 bin lirayı bulmuş ama ne AKP’nin ne de ortağının umurunda olmamıştır.

Dün “CHP seçimi kazanırsa Öcalan’ı çıkaracak, sayaçlarınızı dağdakiler okuyacak” diyenler, o gün de ekonomi konuşulmasın istiyorlardı, Bugün de, bir kazanda eritilen demir konuşulsun ama ekonomi yine konuşulmasın istiyorlar… Bu ülkenin tek gündeminin halkın geçim sıkıntısı olması için daha ne olması gerekiyor? Eurostat verilerine göre Türkiye, ortalama yıllık net geliri en düşük Avrupa ülkesi olmuş.. 2024 yılında, tek kişinin çalıştığı 4 kişilik bir ailenin yıllık ortalama geliri 11 bin 440 euro… Bulgaristan, Hırvatistan, Romanya, Yunanistan gibi ülkelerin gerisindeyiz… AKP’nin “Türkiye Yüzyılı”, “Yoksulluk Yüzyılına” dönüşmüş.
Ekonomi kendi haline bırakılsa, daha iyi durumda bile olabilecekken, AKP’nin yanlış ekonomi politikaları nedeniyle halkımız hızla fakirleşiyor.

Sokağın yangını sarayın penceresinden görünmüyor! İşçinin, emeklinin, memurun, çiftçinin, esnafın derdi tasası iktidarın gündeminde bile değil…" dedi.