4-5 Kasım kurultayından bu yana Özgür Özel ve Kemal Kılıçdaroğlu arasındaki adı konmamış barış gemisi gözle görülür şekilde su almaya başladı. Yapılıp yapılmayacağı hala belli olmayan Tüzük Kurultayı yaklaştıkça taraflar arasındaki gerilimin dozu da artıyor. CHP şu anda çok kutuplu bir dünya gibi. Kemal Kılıçdaroğlu dönemindeki eski el birliğiyle toprağa verildi ama yenisinin doğum sancıları bir türlü bitmiyor. Yeni doğumu engelleyen, toprağa verildiği düşünülen eskinin, 'ben burdayım' diye ayak diretmesi.
Üçgen değil, çokgen daha uygun...
Özgür Özel, Ekrem İmamoğlu ve Kemal Kılıçdaroğlu üçgenine sıkışmış gibi gözükse de, aslında sürecin etkili aktörlerinin sayısı o üçgene sığmayacak kadar fazla. Kemal Kılıçdaroğlu'ndan başlayalım. Meclis'te, PM'de ve kurultayda gücü var. Ancak cevabını kendisinin bile bilmediği soru, ne kadar var? Sevda Erden Kılıç'la Murat Emir'in Grup Başkanvekilliği yarışı örtülü bir Kılıçdaroğlu-Özel kapışmasıydı. Sonuç, Kılıçdaroğlu'na sadık olan milletvekili sayısı yani Sevda Erden Kılıç'a oy verenlerin sayısı 48'di. Oysa Meclis İdare Amirliği için 31 Mart seçimleri öncesinde yapılan seçimde Özel-Kılıçdaroğlu ikilisi bir kez daha karşı karşıya gelmiş, o yarışta kazanan 67 oyla Kılıçdaroğlu'nun adayı Uğur Bayraktutan olmuştu. Kılıçdaroğlu'nun ne olursa olsun en azından Meclis'te en az 40 sadık vekili olduğunu söylemek çok da yanlış olmaz. Ancak, PM'de ve kurultay delegeliğinde Kılıçdaroğlu'nun desteğinin zannedildiği kadar olup olmadığı tartışmalı.
Özgür Özel'in de kafası karışık...
31 Mart seçimlerinde alınan sonuç CHP'de en çok Özgür Özel'in kafasını karıştırmış gibi görünüyor. Zeki bir siyasetçi, iyi bir hatip, 22 yıl sonra AK Parti'yi geride bırakmış bir genel başkan, ancak buna rağmen koltuğun ucunda eğreti bir şekilde oturuyor olmanın verdiği rahatsızlığı yaşıyor. Tüzük Kurultayı'nın akibetinin belirsizliğinin altında da Özgür Özel ve yakın çevresinin kendine tam olarak güvenmemesi yatıyor.
Ekrem İmamoğlu'nun yol haritası da belirsiz...
Rotasının Cumhurbaşkanlığı koltuğu olduğu su götürmez bir gerçek olsa da Ekrem İmamoğlu için bu yol dikenli tellerle dolu. Ona Cumhurbaşkanı adaylığını garantileyecek biri olduktan sonra o koltukta Özgür Özel olmuş, Gökhan Günaydın olmuş çok da önemli değil onun için. İmamoğlu'nun son dönemdeki sıkıntısının altında yatan gerekçe, Özgür Özel-Erdoğan ikilisinin ne yaptığı, daha doğrusu ne yapmak istediği konusunda belirsizlik olması. Bir yandan 'siyasi yasak' getirecek davanın başının üzerinde sallanması, diğer yandan Özel ve Erdoğan'ın el sıkışıp, güçlü cumhurbaşkanlığından, eski sistem Başbakanlı sisteme dönüş ihtimali. Her iki seçenek de İmamoğlu için olabilecek en kötü senaryolar olduğu su götürmez bir gerçek.
Sürecin diğer aktörleri de beklemede...
CHP içinde olan ancak kamuoyundaki gücünün aksine kurultayda dengeleri değiştirecek bir desteği olmayan Mansur Yavaş bir yanda, Erdoğan Toprak diğer yanda. Rıza Akpolat'la birlikte yol alan Erdoğan Toprak'ın hem PM'de hem de kurultay delegeliğinde tahmin edilenin üzerinde bir gücü var. Ve onların bu gücü kimden yana kullanacağı konusunda net bir şey söylemek şu an için mümkün değil.
Tüzük kurultayı iptal mi?
Görünen 4-9 Eylül tarihleri arasında yapılacağı duyurulan Tüzük Kurultayı'nın akibeti sürecin baş aktörlerinin kafasının karışıklığı nedeniyle tehlikede. Özgür Özel'in, 400 imzayla seçimli kurultaya dönme ihtimali masada olan kurultayı belirsiz bir tarihe ertelemesi şaşırtıcı olmaz. Kemal Kılıçdaroğlu'nun önümüzdeki günlerde Diyarbakır'a yapmayı planladığı gezi onun Doğu illeri delegasyonuyla kuracağı temas parti içi dengeler açısından kritik bir viraj olabilir.
Yarın: Kılıçdaroğlu'nun İzmir seferi ve İzmir'de kimin eli, kimin cebinde?