Son Mühür - Seçil Ünlü / Türkiye’de yetiştirilen kuru incir çeşitliliğini artırma amacıyla AR-GE çalışmaları kapsamında geliştirilen yeni incir çeşidi "siyah orak", dünya genelinde büyük bir talep görmeye hazırlanıyor. Ürün, özellikle sağlık açısından sahip olduğu üstün özelliklerle dikkat çekiyor ve küresel pazarda rekabeti artırmayı hedefliyor. K.F.C. Gıda, yeni incir türü için sözleşmeli modelle yetiştiricilik çalışmalarına başladığını duyurdu.
"Küresel pazar için önemli bir adım"
K.F.C. Gıda Yönetim Kurulu Başkanı Birol Celep, grup olarak yıllık yaklaşık 100 milyon dolarlık kuru meyve, domates ve biber turşusu ihracatı gerçekleştirdiklerini belirtti. Kendi fabrikalarında yaklaşık 1200 çalışanıyla dünya çapında faaliyet gösterdiklerini aktaran Celep, kuru incir ihracatını artırma hedefiyle başlatılan bu projeye dair şunları söyledi:
“Çok değerli hocalarımızın referansları, teknik bilgileri, Erbeyli Enstitüsünün verileri ve bizim 63 ülkedeki 31 yıllık tecrübemizle entegre bir yapıyı hayata geçiriyoruz. Biz çiftçiye empati kurarak şunu söylüyoruz: Size fidanımızı, her türlü teknik bilgisini verelim, üreteceğiniz malı alalım. Alırken TARİŞ rakamlarıyla bir fiyat oluşumu söz konusu olsun. Bunun başlangıç aşamasında sizden fidanlarımız için bedel talep etmeyelim. Bedeli, ürününüz geldiği sürece ödeyin. Yani biz finansman desteği, maliyet, teknik destek, hepsine varız. Şimdi ben bir üretici olarak baktığımda böyle garantili bir ürünü uzun vadeli arazime ekebileceksem bu benim için bir değer. Bugün için de bir değer, yarın çocuklarım, torunlarım için de bir değer.”
Siyah Orak: Sağlık açısından yüksek potansiyel
2015’te başlayan AR-GE çalışmalarının ardından, siyah orak çeşidinin daha önce endüstriyel olarak tarımı yapılmayan Anadolu kökenli incir çeşitlerinden biri olduğu belirlendi. Ege Üniversitesi, İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü ve Erbeyli İncir Araştırma Enstitüsü'nün ortaklığıyla yapılan laboratuvar analizleri, siyah orak çeşidinin diğer incir çeşitlerine kıyasla yüksek antioksidan ve polifenol içerdiğini ortaya koydu. Ürüne rengini veren "antosiyanin" pigmentinin ise antidiyabetik, antikanserojen, antienflamatuvar, antihipertansif ve antimikrobiyal etkileri olduğu bilimsel verilerle kanıtlandı.
İzmir'in Bergama ilçesinde organik olarak yapılan deneme üretimlerinde, siyah orak incirinin küf kaynaklı aflatoksin benzeri oluşumlara karşı diğer çeşitlerden daha dirençli olduğu da gözlemlendi.
Amerika’nın siyah incirine rakip olacak
Celep, ABD pazarındaki kuru incir talebinin özellikle "black mission" çeşidiyle yüksek olduğunu, ancak Türk firmalarının bu pazarın büyük bir kısmında yer almadığını ifade etti. Bununla birlikte, siyah orak incirinin antioksidan değerinin yüksek olması ve şeker oranının daha düşük olması nedeniyle, Amerika ve Asya Pasifik pazarında iddialı bir rakip olacağına inandığını belirtti. Celep, şunları söyledi:
“Black mission çeşidine rakip olabilecek incirlerin tespiti için enstitü ve üniversitelerle bilimsel bir çalışma yaptık. Laboratuvar testleri ve bahçe deneyleriyle siyah orak çeşidinin üstün özelliklerini tespit ettik. Siyah orak kuru incirinin orta ve uzun vadede kuru meyve ihracatı içinde önemli bir paya ulaşacağını ve bunu üreticinin ortaklığıyla başarabileceğimizi düşünüyoruz. Sözleşmeli üretim modeliyle, özellikle İzmir’den Çanakkale’ye uzanan kuzey Ege coğrafyasındaki bahçeleri yaygınlaştırmak istiyoruz.”
"Siyah Orak, sağlıkla ilgili sıra dışı beklentiler doğuruyor"
Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Fatih Şen, siyah orak incirinin sağlığa olan faydalarıyla dikkat çekti. Şen, siyah orak çeşidinin dünya çapında tanınma potansiyeline sahip olduğunu belirterek, ürünün besin içeriğindeki farklılıklar nedeniyle fonksiyonel gıda gibi tanımlanmasının talebi artıracağını söyledi. Ayrıca, üreticilerin bu ürüne ilgi göstermeye başlamasının gelecekte daha da yaygınlaşacağını vurguladı. Şen, konuya dair şu açıklamalarda bulundu:
“Özellikle tüketiciler açısından besin içeriğindeki farklılıklar nedeniyle fonksiyonel gıda gibi tanımlanmasına bağlı olarak da bu ürüne talep artacak. Üreticiler de bu ürünü üretmeye başlayacak. Çünkü sonuçta üretici için karlı sürdürülebilir bir üretim önemli. Daha çok başındayız, ürün elde etmeye başlandığında üreticilerin arasında bunun daha yaygınlaşacağını düşünüyoruz. İhracatçı bir firmanın bu ürüne sahip çıkması önemli. Şu anda zaten yurt dışında bu ürünle ilgili birtakım tanıtım faaliyetleri ve taleplerin olduğunu biliyoruz. Ürünlerin bir kısmı yurt dışındaki fuarlara, tedarikçilere gönderildi.”
İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü'nden sağlık etkileri üzerine yeni bulgular
İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü (İYTE) Gıda Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet Yemenicioğlu, siyah orak incirinin sağlık açısından sıra dışı beklentiler doğurduğunu belirtti. Yemenicioğlu, siyah orak türünün diğer incir çeşitlerine göre çok daha yüksek antioksidan içerdiğini ifade etti. Ayrıca, siyah orak incirinde bulunan "antosiyanin" pigmentlerinin, antikanserojenik, antioksidan, kalp damar hastalıklarına karşı koruma gibi etkiler sunduğunu söyledi. Yemenicioğlu, siyah orak incirinin bu sağlık faydalarından dolayı çok büyük bir potansiyele sahip olduğunu vurguladı. Şunları kaydetti:
"İncir meyvesi zaten süper meyve kabul ediliyor. Bunun da en önemli nedeni incirin içerdiği 'pektin' adlı hidrokolloid. Bu, mide ve bağırsak hareketini sağlayarak insanların sindirim sisteminin daha sağlıklı çalışmasını sağlayan eşsiz bir diyet lifi. Siyah orak incirinde pektin yanında aynı zamanda antosiyanin denen renk maddeleri, doğal antioksidan maddeler var. Oldukça yoğun düzeyde bu maddeleri içeriyor. Dolayısıyla mide bağırsak hareketi dışında antikanserogenik, antioksidan etki, kalp damar hastalıklarına karşı koruma gibi etkileri de bu meyvenin diyete dahil edildiğinde sağlayabileceği düşünülüyor."
Üretici için sürdürülebilir ve karlı bir üretim modeli
Yemenicioğlu, siyah orak incirinin aflatoksinlere karşı gösterdiği direnç ve içerdiği besin maddeleriyle diğer türlere göre avantaj sağladığını belirtti. Ayrıca, siyah orak incirinin, 10 yıl içinde Türkiye’nin kuru incir üretimini 70 bin tonlardan 100 bin tonlara taşıyabileceği öngörülüyor. Yemenicioğlu, bu yeni çeşit ile ilgili yapılan bilimsel çalışmaların üreticilerin ve ihracatçı firmaların gelecekte önemli bir kazanç sağlayacağını ifade etti.