Son Mühür - Küba, düşük ücretler, sık sık yaşanan elektrik kesintileri, ilaç eksikliği ve kitlesel göçle birlikte benzeri görülmemiş bir ekonomik ve sosyal çöküşle karşı karşıya bulunuyor. Kriz, temel sektörlerin işleyişini felç ederken, hükümetin gerekli reformları durdurması durumu daha da derinleştiriyor. The Economist’te yayımlanan habere göre, hükümet köklü ve yapısal adımlar atmadığı sürece Küba, geri dönülmesi güç bir felakete doğru hızla ilerliyor. “Rejim köklü şekilde değişmezse Küba felakete gidiyor” başlıklı haberde, ülkenin son yıllarda tarihin en derin krizine sürüklendiği, temel hizmetlerin çöktüğü, ekonominin durma noktasına geldiği ve kitlesel göçün insan sermayesini de ciddi şekilde azalttığı vurgulanıyor.
Maaşlar dip seviyede
Haberde, bugünkü durumun, bilinen en son ve büyük kriz olan 1990’lar döneminden bile daha ağır olduğu belirtiliyor. En dikkat çekici verilerden biri ise devlet çalışanlarının ortalama maaşı. Memurlar 6.506 peso, yani gayriresmî kurla yaklaşık 14 dolar kazanıyor. Doktorlar ve öğretmenler de bu seviyede maaş alırken, temizlik görevlilerinin maaşı 2.500 peso, yani yaklaşık 5 dolar civarında. 30’luk bir yumurta kolisi 2.800 peso, bir kilo pirinç 650 peso, bir kilo fasulye ise 300 peso seviyesinde satılıyor. Ülkede birçok aile günde sadece bir öğün yiyebiliyor. BM Dünya Gıda Programı, Küba’da çocukları açlıktan korumaya çalışıyor.
Su kesintileri yüzünden duş, tuvalet yapılamıyor
Ekonomik zorlukların yanı sıra, elektrik birçok yerde günde en az 4 saat kesik olurken, bazı bölgelerde neredeyse tüm gün yok. Su sık sık kesiliyor; duş almak, çamaşır yıkamak ve hatta tuvalet ihtiyacını karşılamak çoğu gün mümkün olmuyor. Gerekli ilaçların yalnızca yüzde 3’ünün temin edilebildiği çökmüş bir sağlık sistemi yaşamı zorlaştırıyor. Ülkede ulaşım sistemi de işlevsiz hale gelmiş durumda; otobüs neredeyse yok, benzin karaborsada satılıyor ve devlet istasyonları çoğu zaman sadece dolar ile ödeme kabul ediyor.
Ülkeyi terk diyorlar...
Demografik tablo da son derece endişe verici. 2020’den bu yana, nüfusun dörtte biri olan 2,75 milyon Kübalı ülkeyi terk etti. Geçen yıl göç edenlerin sayısı 788 bin kişiye ulaştı; nüfus hem yaşlanıyor hem azalıyor ve doğurganlık hızı 1,29’a düşerek alarm veriyor. Doktorların yarısından fazlası ve dansçıların büyük bölümü yurtdışına göç etti. Bale, spor ve eğitim gibi alanlarda da ciddi yetenek kayıpları yaşanıyor. Ülkede verimlilik Latin Amerika ülkeleri arasında Haiti’nin bile gerisine düşerken, halkın yüzde 78’i fırsat bulsa ülkeyi terk etmek istediğini belirtiyor.
Tarihin en düşük seviyesinde
Ülkenin sembolik sektörlerinden biri olan şeker üretimi, 2024-2025 döneminde 150 bin tonla tarihin en düşük seviyelerine geriledi; oysa 1989’da üretim 8 milyon ton seviyesindeydi. Turizm sektörü, pandemi sonrası toparlanamayınca oteller boş kaldı. Havana’da yoksulluk, çöküş ve çöp yığınlarıyla dolu manzaralar göze çarpıyor. 2019’da 1 dolar 24 peso iken, 2025’te 450’nin üzerine çıktı. Enflasyon ve üretimdeki çöküş, ekonomik istikrar ihtimalini iyice zayıflatıyor. Bu karanlık tablo içinde tek hareketli alan, özel sektör olarak öne çıkıyor. Ülkedeki 11 binden fazla küçük ve orta ölçekli işletme, istihdamın üçte birini sağlarken perakende ticaretin de yarısından fazlasını oluşturuyor.
1196 aktivist hapiste
Hükümet, özel sektöre hem ihtiyaç duyuyor hem de ona karşı mesafeli bir tutum sergiliyor. Ülkede düzenlemeler neredeyse yok denecek kadar az ve girişimciler birçok engelle karşılaşıyor. Hükümet, özel sektörün büyümesinden endişe ediyor. Ekonomik açılımın politik bir açılıma dönüşerek sistemi sonlandırabileceği öngörülürken, ülkede son dönemde “Plaza Vieja’da bir McDonald’s görürseniz devrim bitmiştir” sözü sıkça dile getiriliyor. Reformcu bir lider eksikliği hissedilirken, Raúl Castro perde arkasından sistemi ayakta tutuyor ve Díaz-Canel yönetimde zayıf bir figür olarak değerlendiriliyor. Muhalefet parçalı, bastırılmış ve etkisiz bir görünüm sergilerken, ülkede 1.196 aktivist hapiste tutuluyor. Trump yönetimiyle birlikte sınır politikaları değişince Kübalı göçmenlerin ABD’ye geçişi azaldı ve Washington’dan gelecekte bir politika değişikliği beklenmiyor. Ülke çöküş içinde, halk yorgun ve umutsuz bir hayat sürüyor. Bir taksici durumu şöyle özetliyor: “Bu sistem o kadar bozuk ki onarılamaz. Tek çare tamamen yeniden başlamaktır.”