Son Mühür- İzmir Büyükşehir Belediyesinin eski yöneticilerine düzenlenen operasyonda gözaltına alınıp tutuklanan önceki dönem İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı (İzBB) Tunç Soyer, kentsel dönüşüm projeleriyle ilgili açıklamalarını sürdürüyor. Uzundere 3. ve 4. Etaplarda hak sahiplerinin 15 yıla uzanan mağduriyetlerini hatırlatan Soyer, İzBB’nin kentsel dönüşüm projelerini feshetmesini eleştirdi. 45 yılla yargılandığı iddianamede ‘kişisel menfaat tespit edilemediğini’ vurgulayan Soyer, İzBB’ye çözüm çağrısında bulundu. Soyer, “İZBETON’un kooperatiflere ortak olması ve süreçlerin bu yöntemle devam ettirilmesi mümkündür” dedi.
Buca Cezaevi’inde tutuklu bulunan önceki dönem İzBB Başkanı Tunç Soyer, kentsel dönüşüm projeleriyle ilgili açıklama yaptı. İddianameye konu kentsel dönüşüm projelerine değinen Soyer, kentsel dönüşüm projelerindeki en büyük sorunun İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin kooperatiflerle yapılan sözleşmeleri tek taraflı feshetmesiyle yaşandığını vurguladı.
“İnşaatların durdurulması ancak ve ancak Mahkeme kararı ile olabilir”
Yaşananları “CHP içi bir uyuşmazlık olmanın ötesinde iktidarın kentsel dönüşüm ya da toplu konut imalatı için izlediği işveren ve müteahhit yanlısı siyasi tercihlerinin tek geçerli yol olarak sunulması ve son derece halkçı, şeffaf, rantı ortadan kaldıran bir kentsel dönüşüm modelinin boğulmak istenmesi” diye yorumlayan Soyer, bu tespitinin bir husumet nedeniyle olmadığını belirtti.
İzmir Büyükşehir Belediyesinin kentsel dönüşüm projelerini fesih gerekçesi olarak gösterdiği yazının 2023 Temmuz ayında Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı İzmir İl Müdürlüğü tarafından İzmir Büyükşehir Belediyesine yazılan yazı olduğuna dikkat çeken Soyer, “İl Müdürlüğünce gönderilen yazıda hukuki dayanağı olmayan yorumlarla inşaatların durdurulması talep edilmiştir. İnşaatların durdurulması ancak ve ancak Mahkeme kararı ile olabilir. Zira taraflarca imzalanmış bir sözleşme ve buna bağlı devam eden inşaatlar olduğu için hiçbir yetkisi olmayan Çevre Şehircilik İl Müdürlüğünün yazısı ile inşaatların durdurulması kooperatif üyelerinin mağdur olmasından başka bir işe yaramamıştır” dedi.
“İl Müdürlüğünün görüşüne istinaden tek taraflı fesih talebinde bulunması yanlıştır”
İzmir Büyükşehir Belediyesinin kendi kurumunun hukuki görüşünü hatırlatan Soyer, İl Müdürlüğünün görüşüne istinaden tek taraflı fesih talebinde bulunması yanlış olduğunu vurguladı:
“İzmir Büyükşehir Belediyesi Hukuk Müşavirliği bu yazı ile ilgili görüş sorduğumda, “yasal ve teknik kontroller yapılarak inşaatlara devam edilmesinde hukuki bir engel olmadığı”’na dair cevap yazmıştır. Hacettepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi Kamu İhale Hukuku uzmanı Dr. Eren Toprak’tan ayrıca hukuk görüşü alınmış, devam edilmesinde hukuki bir sorun olmadığı kanaati pekiştirilmiştir. Bu nedenle inşaatlara devam edilmiştir. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği İzmir İl Müdürlüğü gibi pek çok Bakanlığın, ildeki müdürlükleri Büyükşehir Belediyesine yazı yazar, talepte bulunur, bir işi yapın ya da yapmayın diyebilir. Ancak bu kurumların Büyükşehir Belediyesi üzerinde bir hiyerarşik üstünlüğü olmadığı gibi, yaptırım yetkisi de yoktur. Dolayısıyla İzmir Büyükşehir Belediyesinin kendi kurumunun hukuki görüşü ortadayken, İl Müdürlüğünün görüşüne istinaden tek taraflı fesih talebinde bulunması yanlıştır. Bu o kadar büyük bir yanlıştır ki, ortaya çıkan kaos ve hak arama süreçleri belki uzun yıllara yayılacaktır. Hem İzmir Büyükşehir Belediyesini hem de mağduriyet yaşayan kooperatif ortaklarını memnun etmeyecek bir hukuki kördüğüme dönüşme potansiyeli taşımaktadır. Sonuç olarak kuyuya atılan taşı çıkartmak hiç kolay olmayacaktır.”
“İzBB kentsel dönüşüm mağdurlarına anahtarları teslim etmek zorundadır”
Kentsel dönüşüm alanlarında özellikle Uzundere 3. ve 4. Etaplarda hak sahiplerinin 15 yıla uzanan mağduriyetlerini hatırlatan Soyer, “Tapularını 15 yıl önce İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne devreden, evleri yıkılan hak sahipleri hem kendilerine sağlanan 12 bin lira kira desteğinin yetersizliği nedeniyle, hem de hakkettikleri ve kendilerine taahhüt edilmiş konutların hâlâ yapılmamış olması nedeniyle büyük mağduriyetler yaşamaktadırlar. İzmir Büyükşehir Belediyesi hem kooperatif mağdurlarının sorunlarına hem de hak sahiplerinin mağduriyetlerine çözüm üretmek, hak sahiplerinin yeni evlerinin anahtarlarını kendilerine teslim etmek zorundadır” ifadelerini kullandı.
“İZBETON şirketinin, kooperatiflere ortak olmasıyla süreç yürütülebilir”
Tunç Soyer, kentsel dönüşüm projelerinin sonuçlandırılması için İZBETON şirketinin, kooperatiflere ortak olmasını önerdi. Soyer sunduğu iki çözüm önerisi:
• 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu 9. maddesi uyarınca “Kamu ve özel hukuk tüzel kişileri amaçları bakımından ilgilendikleri kooperatiflerin kuruluşlarına yardımcı olabilir, önderlik edebilir ve ortak olabilirler.” Bu doğrultuda İZBETON şirketinin, kooperatiflere ortak olması ve süreçlerin bu yöntemle devam ettirilmesi mümkündür.
• İZBETON ile kooperatiflerin adi ortaklık kurması da bir seçenek olarak tercih edilebilir.
Kentsel dönüşüm mağdurlarına seslenen Soyer, “Elbette 1,5 yıla yakın bir süredir inşaatların durdurulmuş olmasının, büyük ek maliyetler yükleyeceğini ve kaybedilen güven duygusunun kazanılmasının çok zor olduğunu biliyorum. Ancak zararın neresinden dönülse kardır ve süreçleri devam ettirmekten başka çare yoktur. Enseyi karartmadan, mücadeleye devam edip, en doğru çözümler bulunabilir ve mağduriyetler nispeten hafifletilebilir. Son olarak bilmenizi isterim ki, büyük bir hüsnüniyet, heyecan ve umutla çıktığımız bu yolda ne aldatmak ne de bir menfaat temin etmek aklımın ucundan geçmedi” dedi.
“Hakikat zordur ama önünde sonunda kazanır”
“Umarım, eksikler, kusurlar olsa da ‘kasıt’ konusunda hiç hakketmediğim bu yük, vicdanlarınızdaki ağırlığını kaybeder” diyen Tunç Soyer, sözlerine şunları ekledi:
“15 yıllık belediye başkanlığım sırasında dev bütçeler yönettim, defalarca denetlendim, soruşturuldum. Adeta mercekle kusur aranan tüm bu soruşturmaların hepsinden aklandım. Ne aldatma kastı ne menfaat temini ile ilgili tek bir kusur tespit edilmedi. Gerçi 45 yılla yargılandığım 286 sayfalık bu iddianamede de ‘kişisel menfaat tespit edilememiştir’ yazıyor ama tutukluluğum hâlâ devam ediyor. Hukuki olarak haklı olduğumu ve diğer tutuklu bulunan arkadaşlarımın masumiyetini mahkemede kanıtlamak mecburiyeti bize ve avukatlarımıza düşüyor. Biliyorum ki; hakikat zordur ama önünde sonunda kazanır.”