Kerr'e göre, ölmek üzere olan hastalar, ölüme yaklaştıkça önemli anları tekrar yaşayabilir veya geçmişte kaybettikleri sevdikleriyle iletişim kurabilirler
70 yaşındaki Mary, hastanede yattığı sırada tuhaf davranışlar sergilemeye başladı. Danny ismini sayıklayarak sanki emekleyen bir bebeğe sarılıp, öpüyormuş gibi davrandı. Çocukları bu davranışı anlamlandıramadı çünkü Danny adında birini tanımıyorlardı. Ancak Mary'nin kız kardeşi, Mary'nin ölü doğan bir bebeği olduğunu ve bu kaybın Mary üzerinde derin bir etki bıraktığını açıkladı. Bu olayın ardından, kardiyoloji ve nörobiyoloji uzmanı olan Kerr, ölmek üzere olan insanların yaşadığı deneyimleri araştırmaya başladı. Kerr'e göre, ölmek üzere olan hastalar, ölüme yaklaştıkça önemli anları tekrar yaşayabilir veya geçmişte kaybettikleri sevdikleriyle iletişim kurabilirler. Bu deneyimler, hastalar için gerçek ve yoğun duygusal hislerle doludur ve huzura kavuşmalarına yardımcı olabilir.
Ölüm Sürecinde Yaşanan Deneyimlerin Önemi ve Anlamı nedir?
Hastaların üçte biri seyahat ettiğini ve kaybettikleri insanlarla yeniden iletişim kurduğunu görebilir. Rüyalarında gördükleri kişiler genellikle hayatları boyunca destekleyici ve sevgi dolu kişilerdir. Kerr'e göre, bu tür deneyimler yaşayan hastaların aileleri, sevdiklerini kaybetmeleri durumunda yas sürecini daha sağlıklı bir şekilde geçirebilirler çünkü bu deneyimler, kaybettikleri kişiye dair algılarını şekillendirir ve hatırladıklarıyla onları rahatlatır.
Kerr'e göre, sosyal bilimler insanın ölümle tecrübesini daha fazla ele alırken, tıp bu alandaki çalışmalara yeterince ilgi göstermemektedir, ancak aslında bu alan hem tedavi görenler hem de aileleri için büyük bir öneme sahiptir.