Bangladeş’te geçtiğimiz yıl hükümetin devrilmesine yol açan büyük çaplı protestolarda yaşanan şiddet olayları, eski iktidar kadrolarını mahkeme karşısına çıkardı. Başkent Dakka'da kurulan özel mahkeme, devrik Başbakan Şeyh Hasina ve eski İçişleri Bakanı Asaduzzaman Khan Kamal'ı, ‘insanlığa karşı işlenen suçlar’ nedeniyle en ağır cezaya, yani idama mahkum etti. Karar, ülke siyaseti ve hukuku açısından tarihi bir dönemeç olarak kayıtlara geçti.
Yargılama detayları ve açıklanan ağır cezalar
Başkent Dakka'daki özel mahkeme, yüzlerce kişinin hayatını kaybettiği protesto sürecindeki rolü nedeniyle Hindistan'a kaçan devrik lider Hasina'yı ağır suçlardan mesul tuttu. Mahkeme, eski Başbakanı cinayet, cinayete teşebbüs, işkence uygulamak ve göstericilere karşı ölümcül silah kullanma emri vermekten suçlu buldu. Aynı kararla, Hasina’nın yakın çalışma arkadaşlarından dönemin İçişleri Bakanı Asaduzzaman Khan Kamal da idama çarptırıldı.
Kararın açıklandığı sırada mahkeme salonunda ve dışında kısa süreli sevinç çığlıkları ve sanıkların idam edilmesini talep eden sloganlar yükseldi. Alkış seslerinin duyulması üzerine hakimler, salon düzeninin korunmasını talep etti.
Öte yandan, eski polis şefi Abdullah Al-Mamun ise duruşmaya yaptığı yapıcı katkılar ve mahkemenin doğru karara varması için sunduğu somut delillerden dolayı cezasında indirime gidildi. Al-Mamun, bu işbirliği sonucunda 5 yıl hapis cezasına mahkum edildi.
Hasina'dan "Siyasi güdümlü ve taraflı" karar tepkisi
İktidarı devrildikten sonra komşu ülke Hindistan'a sığınan eski Başbakan Şeyh Hasina, mahkeme kararının ardından uluslararası haber ajanslarına açıklamalarda bulundu. Hasina, hüküm giymesine yol açan olaylar hakkında, “Durumun kontrolünü kaybetmiş olabiliriz, ancak yaşananları vatandaşlara yönelik önceden planlanmış bir saldırı olarak tanımlamak imkansızdır,” dedi.
Verilen kararın taraflı olduğunu ve siyasi amaçlarla verildiğini iddia eden Hasina, mevcut hükümeti de hedef aldı: “Bana karşı verilen bu kararlar, demokratik bir yetkisi bulunmayan, seçilmemiş bir hükümet tarafından kurulmuş ve yönetilen hileli bir mahkeme tarafından açıklanmıştır. Bu kararlar, açıkça siyasi güdümlü ve yanlıdır,” sözleriyle tepkisini dile getirdi.
Protestolara giden süreç ve hükümetin düşüşü
Bangladeş’teki siyasi çalkantı, geçtiğimiz yıl 16 Temmuz'da başlayan ve özellikle üniversite öğrencileri tarafından tetiklenen kitlesel protestolarla tırmanmıştı. Gösterilerin ana çıkış noktası, 1971 Bağımsızlık Savaşı’na katılanların ailelerine kamu sektöründe tanınan kontenjan uygulamasının kaldırılmasına karşı gösterilen büyük tepkiydi.
Protestolar, kısa sürede Bangladeş liderlerinin hükümete karşı sivil itaatsizlik çağrılarıyla birleşerek binlerce kişinin Başbakan Şeyh Hasina’nın istifasını talep etmesine neden oldu. 5 Ağustos Pazartesi günü ülke çapında tırmanan çatışmalar, güvenlik güçleri ve göstericiler arasında yoğun şiddet olaylarına yol açtı. Şiddetin artmasıyla hükümet üzerindeki baskı dayanılmaz hale geldi ve Başbakan Hasina istifa ederek Hindistan'a kaçmak zorunda kaldı.
Hasina'nın kaçışından saatler sonra Bangladeş Genelkurmay Başkanı Waker-uz-Zaman, geçici hükümet kurulacağını doğrularken, Nobel Barış Ödülü sahibi Muhammed Yunus'un başkanlığında bir kabinenin görevlendirileceği kamuoyuna duyurulmuştu. Bangladeş Sağlık Bakanlığı, şiddet olaylarında 621’den fazla kişinin yaşamını yitirdiğini rapor etmişken, Birleşmiş Milletler kaynakları bu sayının yaklaşık bin 400 civarında olduğunu öne sürmüştü.