Son Mühür/Sercan Engerek- Muğla’nın Milas ilçesi ile Aydın’ın Didim ilçesinde açılması planlanan taş ocağı için “ÇED gerekli değildir” kararı mahkemeye taşınırken, taş ocağının binlerce zeytin ağacının olduğu bölgede açılacağı ortaya çıktı. Proje alanının yüzde 95’i Milas’ta olmasına rağmen “ÇED gerekli değildir” kararının Aydın üzerinden verildiğini belirten Akbük Doğa ve Yaşam Derneğinin Başkan Yardımcısı Ahmet Cenap, bölgede sofralık zeytin elde edilen ağaçlar bulunmasına rağmen bilirkişinin zeytin ağaçları için delice zeytin tespiti yaptığını iddia etti.
Kömür ve maden ocaklarının pençesinde olan Muğla’da bir kalker ocağı ve kırma-eleme tesisi daha açılmak isteniyor.
DYM Grup tarafından 25 hektarlık alanda açılmak istenen taş ocağının yüzde 95’lik bölümü Muğla’nın Milas ilçesine bağlı Kazıklı Mahallesi’nde, yüzde 5’lik bölümü ise Aydın’ın Didim ilçesi Akbük Mahallesi sınırında kalıyor. Bölge taş ocaklarıyla çember altına alınırken Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, kalker ocağı ve kırma-eleme tesisi için “ÇED gerekli değildir” kararı verdi.
“Buradaki ağaçlar sofralık zeytin veriyor”
Son Mühür’e konuşan Akbük Doğa ve Yaşam Derneğinin Başkan Yardımcısı Ahmet Cenap, ÇED kararının hileli bir şekilde alındığını iddia etti. Açılması planlanan tesisin yüzde 95’inin Muğla sınırlarında kalmasına rağmen firmanın ÇED başvurusunu Aydın üzerinden yapmasının şüpheye neden olduğunu anlatan Cenap, bölgede binlerce zeytin ağacı bulunduğuna dikkat çekti.
Ahmet Cenap, bölgenin temel geçim kaynağının zeytincilik olduğunu belirterek, verilen “ÇED gerekli değildir” kararına itiraz etti. Bilirkişinin bölgedeki ağaçlardan sofralık zeytin elde edilmesine rağmen delice zeytini tespiti yaptığını iddia eden Cenap, “ÇED kararını incelediğimizde şunu gördük: Mersin’den bilirkişi olarak bir profesör getirmişler. Buradaki zeytin ağaçlar için delice zeytini diyerek buranın ekonomik değerinin olmadığını yazmışlar. Buradaki zeytinler delice zeytini değil, normal zeytin ağaçları. Sofralık zeytin elde ediliyor bu ağaçlardan. Şu anda parmak büyüklüğünde zeytinler var. Nasıl delice zeytini diyebildiler, anlamadık. Herhâlde profesör göremedi bu zeytinleri” dedi.
“Valilik kararıyla işi bitirmek istiyorlar”
Cenap, taş ocağının açılması hâlinde zeytin ağaçlarını ve geçim kaynaklarını yok edeceğini söyledi. ÇED kararındaki tespit ve belgeleri “uydurma” diye yorumlayan Cenap şu ifadeleri kullandı:
“İşleyecekleri arazinin yüzde 95’i Muğla bölgesinde, yüzde 5’i Aydın’da. ÇED başvurusunu bu yüzden 5 üzerinden Aydın’dan yaptılar. Aslında Muğla’dan yapmaları gerekli ama Aydın’dan yapmışlar. Valilik kararıyla işi bitirmek istiyorlar. ÇED gerekli değildir diye karar çıkmasının nedeni de bu.”
“Yıllar önce valilikten alınmış olan izinlerle çalışıyorlar”
Akbük Doğa ve Yaşam Derneğinin Başkan Yardımcısı Ahmet Cenap, Muğla’da hâlihazırda birçok kömür ve taş ocağı bulunduğunu, bölgenin bu ocaklar nedeniyle artık nefes alamaz duruma geldiğini vurguladı.
Bölgenin taş ocaklarıyla çembere alındığını söyleyen Cenap, “DYM Grup’un açmak istediği taş ocağı alanının yanında Efe Beton’un bir taş ocağı var. Bu taş ocağının da nasıl faaliyette olduğu meçhul. Ayrıca yine Kösem Beton, burada vahşi madencilik yapıyor. Bu taş ocağının yapmış olduğu patlatmalar nedeniyle burada onlarca ev zarar görüyor. Bu şirketler burayı çembere almışlar. Oradan yayılan toz 15 kilometre öteden görülebiliyor. Bu ikisinin ÇED raporları yok. Yıllar önce valilikten alınmış olan izinlerle çalışıyorlar. Mevzuata uygun değil” dedi.
“KOAH hastaları için çok büyük tehlike”
Cenap, Muğla’nın Milas ilçesine bağlı Kazıklı Mahallesi ile Aydın’ın Didim ilçesi Akbük Mahallesi sınırında “ÇED gerekli değildir” kararı verilerek 25 hektarlık alanda açılmak istenen taş ocağının bu alanla sınırlı kalınmayacağını söyledi.
Taş ocağının ekosistemi bozacağını vurgulayan Ahmet Cenap “Burası Türkiye’nin oksijen deposu. Kanser hastaları, KOAH hastaları tedavi için buraya geliyor. Şu an KOAH hastaları için çok büyük tehlike olacak. Ayrıca ocakların olduğu bölgede su kaynaklarımız var. Kuraklığın giderek arttığı, su krizinin yaşandığı bir süreçte suyun da taş ocaklarına kurban edilmesi kabul edilemez” diye konuştu.
Dava açıldı
Akbük Doğa ve Yaşam Derneği, taş ocağı ve kırma-eleme tesisine verilen "ÇED gerekli değildir" kararına karşı dava açtı.
Dava dilekçesinde projenin ekosisteme ciddi zararlar vereceği vurgulanarak, “Bu süreç insan yaşamını derinden etkileyecek, uzun vadede çeşitli hastalıklara yol açacaktır” denildi.
Kararının uygulanması hâlinde ekosistemin bozulacağına, biyolojik çeşitlilik ve yaban hayatının yok olacağına dikkat çekilirken kararın Anayasa, Çevre Kanunu, Orman Kanunu, Maden Kanunu, Zeytinciliğin Islahı ve Yabanilerinin Aşılattırılması Kanunu ve İmar Kanunu’na aykırı olduğu belirtildi.