İZMİR HABERLERİ

Kızılay’da yerlileşme hamlesi “Kan torbamızı artık kendimiz üreteceğiz”

Türk Kızılay İzmir İl Başkanı Kerem Fahri Baykalmış, Kızılay Haftası kapsamında düzenlenen basın toplantısında, kurumun yeni yapılanması ve yerli üretim hedeflerini anlattı. Baykalmış, “Kan hiçbir zaman satılmaz; biz sadece milletin emanetini taşıyan bir köprüyüz” dedi.

Abone Ol

Son Mühür / Yiğit Uzun - Türk Kızılay İzmir Şubesi, Kızılay Haftası dolayısıyla Konak’taki il başkanlığı binasında bir basın açıklaması düzenledi. Toplantıya Türk Kızılay İzmir İl Merkezi Yönetim Kurulu Başkanı Kerem Fahri Baykalmış, Yönetim Kurulu Üyesi Gonca Aslan ve İl Yöneticisi Levent Açıl katıldı. Baykalmış, altı yıldır sürdürdüğü görevinde Kızılay’ın gönüllülük, şeffaflık ve yenilik ilkeleri doğrultusunda ilerlediğini vurguladı.

“Kızılay devlet kurumu değil, milletin sivil gücüdür”

Baykalmış, kamuoyunda sıkça dile getirilen “Kızılay devlet kurumudur” algısının doğru olmadığını belirterek şunları söyledi:

“Toplumumuz Türk Kızılay’ını bir devlet kurumu olarak görüyor. Bu bizim için elbette bir onur, ama gerçekte biz Dernekler Masası’na kayıtlı bir sivil toplum kuruluşuyuz. Devletten herhangi bir bütçe desteği almayız; tüm kaynaklarımız milletimizin bağışlarıdır. Zaman zaman bize memur muamelesi yapılıyor, ama biz gönüllülük esasıyla çalışan, 157 yıllık bir iyilik hareketiyiz. Asıl hayrı yapan bağışçıdır; biz sadece köprüyüz.”

Baykalmış, Türk Kızılay’ının diğer STK’lardan farklı olarak iki kritik alanda devletle koordineli çalıştığını da hatırlattı:

“Devletin bize çizdiği çerçeve içinde iki temel sorumluluğumuz var: Kan temini ve afet gıda hizmetleri. Kan güvenliği alanında Türk Kızılay’ı, milletimizle devletimiz arasında köprü konumundadır.”

“Kan satılmaz, emanet edilir”

Kızılay’ın kan bağışı süreçlerinde şeffaflık ilkesinden taviz vermediğini vurgulayan Baykalmış,

“Kızılay kesinlikle kan satmaz. Kan hiçbir zaman ticari meta değildir. Her bir ünite bağış, milletimizin canı için verilen bir emanettir,”
dedi.

Ayrıca, kan torbalarında dışa bağımlılığı bitirecek önemli bir projenin başladığını açıkladı:

“Türkiye’de yılda yaklaşık 3 milyon adet kan torbası kullanıyoruz. Şimdi kendi kan torbamızı kendimiz üreteceğiz. Bu torbaların içinde kanın bileşenlerini koruyan özel kimyasallar var ve bu maddelerin patentleri yabancı firmalara ait. Bu yüzden üretmek istediğinizde milyarlarca euroluk tazminat riskiyle karşılaşıyorsunuz. Ancak Allah’ın izniyle bu kısır döngüyü kırıyoruz. Üniversitelerle yürütülen Ar-Ge çalışmaları patent aşamasına geldi. 2026 itibarıyla dışa bağımlılığımız büyük ölçüde sona erecek.”

Baykalmış, projenin yalnızca ekonomik değil, stratejik bağımsızlık açısından da önemli olduğunu vurguladı:

“Kanın depolandığı torbayı üretmek demek, bir anlamda kendi can güvenliğini teminat altına almak demektir. Bu, Türk Kızılay’ının yerli ve milli bir atılımıdır.”

“Yeni tüzükle daha hızlı ve disiplinli bir yapı kurduk”

2018 sonunda göreve başlayan ve bu yıl altıncı görev yılını tamamlayan Baykalmış, kurumun yeni tüzük değişikliğine de değindi:

“Yeni tüzükle birlikte üç dönem kuralı getirildi. Bu değişiklikle birlikte her şubemiz artık il başkanlığına bağlı hale geldi. Eskiden her şube kendi içinde bağımsızdı, şimdi ast–üst ilişkisi içinde koordineli çalışıyoruz. Bu da hizmetin hızlanmasını sağladı. Şubeler arasında kaynak paylaşımı kolaylaştı, aynı zamanda genel merkezle eşgüdüm güçlendi.”

“Aşevi, denetimli serbestlik yükümlülerine umut oldu”

Baykalmış, Buca Denetimli Serbestlik Müdürlüğü bünyesinde yürütülen aşevi projesine de değindi:

“Adalet Bakanlığımızın ve İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı’nın desteğiyle tahsisini aldığımız bu aşevinde, denetimli serbestlik yükümlüleri yemek üretiminde görev alıyor. Böylece hem meslek öğreniyorlar hem de iyilik hareketinin bir parçası oluyorlar. Ramazan ayında günlük 2 bin kişilik yemek çıkardık; toplamda 60 binden fazla kişiye ulaştık.”

“Kadın eliyle güçlü toplum inşa ediyoruz”

Kızılay’ın gönüllülük tabanını genişlettiklerini ifade eden Baykalmış, Kadın Kolları yapılanmasının önemine de dikkat çekti:

“Kadın Kollarımız, güçlü bir toplumu kadın eliyle var etmeye çalışıyor. Bugün 30 ilçede aktifiz, 15 ilçemizde temsilciliklerimiz var. Kadınlarımız, engellilerden yaşlılara kadar her kesime ulaşan sosyal dayanışma ağını büyütüyor.”

“Yeni hedef: Buca Gençlik Merkezi ve Huzurevi”

Baykalmış, 2025–2027 döneminde İzmir’de hayata geçirilecek iki önemli projeyi duyurdu:

“Buca’da bir Gençlik Merkezi kurmak için gerekli izin süreçlerindeyiz. Gençler burada yemek yiyebilecek, ders çalışabilecek, sosyal aktivitelerde bulunabilecek. Ayrıca sıradan bir bakım evi olmayan, yaşlılarımızı gençlerle buluşturacak bir Huzurevi Projesi üzerinde çalışıyoruz. Amacımız, nesiller arası iletişimi canlı tutmak.”

“Bizim dağıttığımız kendi paramız değil, milletin emanetidir”

Kapanışta Baykalmış, Kızılay’ın özünü tanımlayan şu cümleyle konuşmasını bitirdi:

“Hayır duasını belki biz alıyoruz ama dağıttığımız kendi paramız değil, milletin bize emanet ettiği bağışlardır. Bizim görevimiz, o emaneti en doğru yere ulaştırmaktır. Kızılay devlet değil, milletin vicdanıdır.”