Son Mühür/ Atakan Başpehlivan- Ege Üniversitesi Birgivi İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Muhammet Hanefi Palabıyık, Cumhurbaşkanlığı tarafından 2025 yılının “Aile Yılı” ilan edilmesini değerlendirdi.

“Konuya verilen vurgu çok kıymetli”

2025’in “Aile Yılı” olarak ilan edilmesinin, toplumun temel taşı olan aile kavramına yeniden dikkat çekilmesi açısından çok anlamlı bir adım olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Palabıyık, şu ifadeleri kullandı:

“Önemi, değeri ve özelliği kaybolmaya yüz tutan aile geleneğinin yerini alabilecek başka bir şey var mıdır, bilmiyorum. Aile, tarihler boyunca milletimizin can damarı olmuştur.

Bayrak, vatan, namus, şehitlik ne kadar kutsalsa, aile de o kadar kutsaldır. Aile, sadece bireylerin bir arada yaşadığı bir kurum değil; bir milletin ahlaki değerlerinin, kültürünün, inançlarının korunduğu kutsal bir ocaktır.”

Aile değişirse toplum değişir

Aile-11

Aile yapısının bozulmasının, yalnızca bireyleri değil, tüm toplumu etkilediğini belirten Palabıyık, kültürel yozlaşma tehlikesine işaret etti:

“Aileyi değiştirmek, toplumu değiştirmektir. Ailenin içini boşaltmak, toplumun geleceğini boşaltmak demektir. Kültür emperyalistleri medya yoluyla aile yapısını hedef alıyor.

Aile güçlü olursa, toplum da güçlü olur. Tarihte Türklerin büyük devletler kurmasının temelinde de sağlam aile yapıları vardır.”

“Kuran ve sünnet aileyi yüceltir”

Ailenin sadece biyolojik değil, aynı zamanda manevi ve ahlaki bir birliktelik olduğunu dile getiren Prof. Dr. Palabıyık, İslam dinindeki aile anlayışını şöyle açıkladı:

“İslam’da aile, toplumun temel direğidir. Kur’an, aileye ve evliliğe büyük önem atfederken, Peygamber Efendimiz aileyi huzurun ve barışın kaynağı olarak göstermiştir.

Aile, sabır, hoşgörü ve sevginin işlendiği bir okuldur. Aileden kopmak, insanın kendi iç dünyasında yabancılaşmasına yol açar.”

“Aileye sahip çıkmak görevimiz”

aile

Prof. Dr. Palabıyık, modern yaşamın getirdiği zorlukların aile yapısını tehdit ettiğini belirterek, tüm bireyleri daha bilinçli olmaya çağırdı:

“Hayatın telaşı içinde aileye yeterince vakit ayıramamak, insanı hem içsel hem toplumsal olarak yalnızlaştırır. Aileye sahip çıkmak sadece bireysel değil, toplumsal sorumluluğumuzdur. Sağlam bir aile, sağlıklı bir toplumun teminatıdır.”

“Bozan değil, iyileştiren içerikler üretmeliyiz”

Aile yapısının korunması için atılması gereken adımlara da değinen Prof. Dr. Palabıyık, önerilerini şu sözlerle sıraladı:

“Aileye ve evliliğe dair yabancılaşma hızla artıyor. Bu soruna çözüm üretmek şart. Televizyon dizileri ve bazı programlar aile değerlerini yok ediyor. Bunun yerine aileyi özendiren içerikler üretilmeli.

Ayrıca geçim şartları iyileştirilmeli, evlilik kolaylaştırılmalı ve gençlerin evlenmesi desteklenmeli. İslam dini de bu tedbirleri emreder.”

“İslami perspektiften aile ve kadın konularını ele alıyoruz”

Aile Yılı

Birgivi İlahiyat Fakültesi olarak “Aile Yılı”na akademik düzeyde katkı sunmaya devam ettiklerini ifade eden Prof. Dr. Palabıyık, şu bilgileri paylaştı:

“Dekanlığım süresince aile ve kadına dair çok sayıda bilimsel çalışma yürüttük. ‘Toplumsal Cinsiyet ve İslam Düşüncesinde Kadın’ başlıklı makalem DergiPark’ta yayımlandı. 8 Mart Dünya Kadınlar Günü kapsamında öğrencilerle paneller gerçekleştirdik.

Ayrıca lisans ve lisansüstü derslerde İslam’da kadının hakları ve aile içindeki rolünü detaylıca işliyorum. Gelecekte disiplinlerarası panellerle bu çalışmaları genişletmeyi planlıyoruz. Çünkü İslam’da aile, toplumun temellerinin atıldığı kutsal bir yapıdır.

“Güçlü aile, güçlü toplum demektir”

Prof. Dr. Palabıyık, açıklamalarını şu sözlerle sonlandırdı: “Toplumun geleceğini garanti altına almanın en güçlü yolu, aileyi korumaktır. Aileyi güçlendirmek, bireyi ve devleti güçlendirmektir.

2025’in ‘Aile Yılı’ olarak ilan edilmesi, bu farkındalığın artırılması adına çok kıymetli bir fırsattır. Hep birlikte aileyi yaşatmak için sorumluluk almalıyız.”

Muhabir: Atakan Başpehlivan