Son Mühür / Seçil Ünlü - İzmir’in gururu Eşrefpaşa Hastanesi doktorları, 14 Mart Tıp Bayramı'nda meslek aşklarını ve unutulmaz anılarını paylaştı. Türkiye’nin ilk belediye hastanesi olma unvanını taşıyan bu köklü kurumun hekimleri, insan hayatına dokunmanın verdiği mutluluğu ve mesleki fedakârlıkları anlattı.

“Unutulmayacak bir anıydı”Eşrefpaşa Hastanesi Başhekimi

Eşrefpaşa Hastanesi Başhekimi ve Acil Tıp Uzmanı Doç. Dr. Başak Bayram, hekimliğin tutku ve fedakârlık gerektiren bir meslek olduğuna dikkat çekti. Salgınlar ve doğal afetlerde ön saflarda mücadele ettiklerini belirten Doç. Dr. Başak Bayram, unutamadığı bir vakayı şu sözlerle dile getirerek, “Mecburi hizmetim sırasında bir hafta sonu izin günümde eşyalarımı almak için hastaneye gittim. 

O sırada bir anons geldi. 15 yaşındaki bir kız çocuğunu kalbi durmuş olarak hastaneye getireceklerini öğrendim. Hastanede bekledim. Üç hekim 70 dakika boyunca aralıksız kalp masajı yaptık ve onu hayata döndürdük. Hasta, iki hafta sonra beni okul formasıyla ziyarete geldi. Bu hiç unutulmayacak bir anıydı” dedi.

“İnsan hayatını kurtarmayı gerektiriyor”Başhekim Yardımcısı

Başhekim Yardımcısı ve Patoloji Uzmanı Dr. Filiz Dağ ise, çocukluk hayalini gerçekleştirmenin gururunu yaşıyor. Deprem bölgesinde koordinasyon görevinde yer alan Dr. Filiz Dağ, en zor anlarından birini, “Patoloji uzmanı olarak son kararı vermek her zaman çok endişe verici. Bizim tanı koymamızla bir hastanın hayatı değişiyor. 

En yakın arkadaşıma kanser tanısı koydum. Bu, hayatımdaki en zor sınavlardandı. Ne mutlu ki arkadaşım iyi ama ona her baktığımda o günü hatırlıyorum. Hekim olmak, karşındakini kendinden çok düşünmek demek. 

Hekimlik; hastayı ailenden biri olarak saymayı ve yeri geldiğinde ‘Ben onun yerinde olsaydım’ düşüncesini ön plana alarak insan hayatını kurtarmayı gerektiriyor.” dedi.

“Günümüzde hekim olmak çok zor”14 Mart Tıp Bayramı

Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Dr. Altan Gökgöz, çocuklukta geçirdiği hastalık nedeniyle doktor olmaya karar verdiğini belirtti. Covid-19 salgınında ön saflarda yer aldıklarını vurgulayan Dr. Gökgöz, menenjit teşhisi koyarak hayata döndürdüğü bir hastanın ailesinin minnettarlığını hiç unutamadığını ifade ederek, “Hasta acile bilinç kaybıyla gelmişti. Aile perişan haldeydi. 

Kişiye tanı koyarak tedaviyle hayata döndürdük. Ailesinin şükran dolu bakışları beni çok mutlu etmişti. Hekim olmak; özverili olmak, kendinden çok başkalarını düşünebilmek ve idealist olmaktır. Günümüzde hekim olmak çok zor. 

Sağlıkta şiddet ve yanlış politikalar nedeniyle hekimler küskün. Buna rağmen Türkiye’de kalmak, vatandaşlarımız için elimizden geleni yapmak, benim en idealist tarafımdır. İdealist olmayanların da hekim olmaması gerektiğini düşünüyorum” dedi.

“Bebeğin adını Ercan koydu”Kadın Hastalıkları ve Doğum

Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Dr. Ercan Koru ise, mecburi hizmet döneminde yedi kez düşük yapan bir hastasının sağlıklı bir bebek dünyaya getirmesini sağladığını ve hastanın, bebeğine “Ercan” adını vermesi, Dr. Ercan Koru için mesleğinin en anlamlı anılarından biri olduğunu ifade ederek, “Mecburi hizmet yaptığım bir dönemde 7 kez düşük yapmış bir hastam vardı. 8. hamileliğinde gebeliğini sonlandırmak istedi. 

Hastayı gebeliği sonlandırmamak için ikna ettim ve süreci sürekli takip ettim. Hastanın sağlıklı bir bebeği oldu ve bebeğin adını Ercan koydu. Bu anı her zaman aklımda. Ancak hekimlikte zorluklar elbette var. 

Uygulanan sağlık politikaları ile hasta ve hekim karşı karşıya getirildi. Her zorluğa rağmen ‘İyi ki hekim oldum’ diyorum. Mesleğimi severek yapıyorum. Çalıştığım hastane de, hastalara yeterince zaman ayırmama imkân veriyor. Bu da mutluluk verici” diye konuştu.

“İnsanlara dokunabilmenin altında böyle bir psikoloji var”Gaffar Karadoğan

Kardiyoloji Uzmanı Dr. Gaffar Karadoğan, hekimliğin insan hayatına dokunma fırsatı sunduğunu belirtti. Brugada sendromu teşhisi koyarak bir gencin hayatını kurtardığını anlatan Dr. Gaffar Karadoğan, “Hayat kurtarmanın, insanlara dokunabilmenin altında böyle bir psikoloji var. 

Bugün hekimler özlük hakları için sokaklarda eylem yapmak zorunda kalıyor. Emekliliğe dair, çalışma şartlarına dair kaygıları var. 14 Mart’ları bayram gibi, hastalarla birlikte kol kola kutlamak istiyorlar” ifadelerini kullandı.

Hekimliğin sevdiği tarafının insanların yaşamına dokunmak olduğunu dile getiren Dr. Gaffar Karadoğan, “Örneğin Brugada sendromu bir genç hastayı yaşama bağlamıştık. Bunun gibi vakaları unutamam” dedi.

“Hekimlik görevi her zaman öncelikli konumda yer alıyor”

Acil Tıp Uzmanı Dr. Ezgi Şeker Eren ise, babasından ilham alarak hekim olduğunu belirtti. Motor kazalarında kaybettikleri hastaların kendisini derinden etkilediğini söyleyen Dr. Ezgi Şeker Eren, “Benim babam da doktordu. 

Ben ondan ilham alarak doktor olmaya karar verdim. Acil tıp uzmanı olduğum için motor kazası nedeniyle kaybettiğimiz hastalar beni en çok etkileyen vakalar oluyor. Ancak hasta acil serviste yeniden yaşama döndüğü, ardından da yürüyerek teşekkür için acil servise geldiği zaman çok mutlu oluyoruz. 

Hekim olmak özellikle bizim ülkemizde bir yaşam tarzı. Yeri geldiğinde ailemizden önce hastalarımızı düşünüyoruz. 

Burada kötü bir durumda olan hastam varsa hastaneden çıkmıyorum ama o sırada okulda onları almamı bekleyen iki çocuğum oluyor. Hekimlik görevi her zaman öncelikli konumda yer alıyor” ifadelerini kullandı.

Muhabir: SEÇİL ÜNLÜ