GÜNDEM HABERLERİ

Güney Kıbrıs’a İsrail’den yeni Barak MX Hava Savunma Sistemi teslimatı!

Güney Kıbrıs, İsrail’den aldığı ek Barak MX hava savunma sistemiyle hava sahasını güçlendirdi. Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'nin İsrail'den yeni bir hava savunma sistemi alması, bölgedeki dengeleri değiştirebilecek bir gelişme olarak görülüyor. Emekli Tümgeneral Beyazıt Karataş ve Güvenlik Uzmanı Kemal Kamburoğlu, bu silahlanmanın Türkiye'nin Doğu Akdeniz'deki enerji kaynaklarına ve güvenliğine yönelik bir tehdit oluşturduğunu belirtti.

Abone Ol

Son Mühür/ Beste Temel- Güney Kıbrıs Rum Yönetimi, İsrail’den ek Barak MX hava savunma sistemi teslim aldı. Açıklamalara göre sistem, 150 kilometrelik kapsama alanı sağlayarak adanın hava savunma kapasitesini önemli ölçüde artıracak.

Barak MX, gelişmiş radar entegrasyonu ve farklı tipte füzelerle çalışabilen yapısıyla dikkat çekiyor. 150 kilometre menzilli versiyonu, özellikle uzun menzilli hava tehditlerine karşı caydırıcılık sağlıyor.

Savunma uzmanları, Güney Kıbrıs’ın bu alımıyla Doğu Akdeniz’deki güvenlik dengelerini güçlendirmeyi hedeflediğini belirtiyor. Bölge, son dönemde artan jeopolitik gerilimler ve hava sahası ihlalleri nedeniyle stratejik önemini koruyor.

Barak MX sistemi, daha önce Hindistan, Azerbaycan ve Fas gibi ülkeler tarafından da tercih edilmişti.

"Türkiye'nin güvenliği için mutlaka müdahale etmek ve tedbir almak gerekir"

Hava emekli Tümgeneral Beyazıt Karataş konuyla ilgili yaptığı açıklamada "İsrail'in bu saldırganca ve katliamcı tutumu nedeniyle Güney Kıbrıs ve Yunanistan ikilisinin, Amerika Birleşik Devletleri'nin Güney Kıbrıs'ta yığınak yapmasıyla ilgili olarak da devam eden bir süreç yaşandı. Bu devam eden süreç içerisinde Amerika Birleşik Devletleri daha önceden de, İsrail'in Hamas'la olan çatışmasından önce de Güney Kıbrıs'ta özel kuvvetlerle beraber yığınaklanma yapıyordu. İngiltere'nin de zaten orada iki ayrı üssü var.

İsrail özellikle bu çatışmalar sırasında Güney Kıbrıs'ta bir yığınaklanma ve buradan bir lojistik destek sağlamakla ilgili olarak da çalışmalar yaptı. Hatta Güney Kıbrıs'ta İsrailli vatandaşlar ve Yahudi kökenli vatandaşlar toprak alımıyla ve yerleşimle ilgili olarak da konuşlanıyorlar. Bunun başka bir uzantısı da Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin de aynı şekilde daha önce toprak alımı ve mülk alımıyla ilgili çalışmalar yapmış olmalarıdır. Bunu daha önce de açıkladılar; dediler ki, "Biz madem Güney Kıbrıs'ta böyle bir yığınaklanma yapıyoruz, bu şekilde kullanmaya çalışıyoruz, Yunanistan'la da olan ilişkileri dikkate alarak oranın hava savunmasına katkıda bulunalım." Dolayısıyla onun bu göndermeye çalıştıkları hava savunmasıyla ilgili füzelerin, bu iletişim içerisinde savunma işbirliği içerisinde yapılan faaliyetler olarak görülmesi gerekiyor. Buradan sonuca varacak olursak, bu tür faaliyetler daha önce de S-300'lerin Güney Kıbrıs'a konuşlandırılmasından başlayan süreç ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'nin uzlaşmaz ve silahlanmayla ilgili faaliyetleri dikkate alındığında Güney Kıbrıs'ı bir barut fıçısı haline getirir.

Güney Kıbrıs ve Yunanistan ilişkilerinin başka bir boyutu da Doğu Akdeniz'deki enerji kaynaklarının kullanımına yöneliktir. Yani buna sadece askeri yönüyle bakmamak gerekiyor, bunu hem siyasi hem de ekonomik boyutlarıyla birlikte değerlendirmek gerekiyor. Çünkü İsrail'in amacı Gazze Şeridi'ni tamamen işgal altına almak ve Doğu Akdeniz'in ekonomik kaynaklarından faydalanmaktır. Bunu yaparken de en yakın işbirliği yapabileceği, Amerika Birleşik Devletleri'nin de desteğiyle Yunanistan ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'dir. Yine aynı şekilde İngiltere'nin de orada üsleri olduğunu düşünürseniz, dolayısıyla bunların hepsi Türkiye'yi Doğu Akdeniz'den uzaklaştırmaya, enerji kaynaklarının kullanımını engellemeye yönelik ve Türkiye'nin güvenliğini çok yakından ilgilendiren bir süreç olup izlemek gerekir ve mutlaka müdahale etmek ve tedbir almak gerekir" ifadelerine yer verdi.

"Muazzam bir entegrasyona sahip"

Güvenlik ve Strateji Uzmanı Kemal Kamburoğlu ise konu ile ilgili yaptığı açıklamada, "Barak MX, İsrail yapımı bir füzedir. Bunlar, karadan havaya atış bataryaları olan kara tabanlı füzelerdir. Sistemin bir özelliği, İsrail'in bu kara tabanlı sistemi denize de çevirmeye çalışmasıdır. İsrail donanmasının "Saar 5" adında, hücum bottan büyük ama küçük bir gemisi de var ve buna da Barak sistemini yerleştirmeye çalışıyorlar.

Bu sistem uçaklara, helikopterlere, insansız hava araçlarına ve hava kuvvetlerinin taarruz uçaklarına karşı kullanılabiliyor ve 2 ila 250 km menzili var. Kıbrıs üzerinde bir muharebe olduğunda, bir kuvvet oraya bir hava taarruzu gerçekleştirmeye kalktığında bu füzeler, o hava taarruzunu önemli ölçüde engeller ve taarruz eden tarafa bir tehdit oluşturur" dedi.

Kamburoğlu, Bu sistem, Hindistan-İsrail ortak yapımıdır. Projenin yazılımı İsrail tarafından yapılırken, üretimi Hindistan tarafından gerçekleştirilmiştir. Azerbaycan da bunu kullanıyor; Karabağ Savaşı'nda bu sistemi kullandılar. Bu sistemin en büyük özelliklerinden biri de şudur, bu sistem muazzam bir entegrasyona sahip. Örneğin, Barak MX'te bir noktadaki batarya tehdit algıladığında, tehdit o menzilin dışında olsa bile, o bataryadan 300 kilometre uzaktaki diğer bataryalarla entegre olduğu için, tehdide en yakın bataryanın füzesini ateşleme imkanı verir. Bu sistemin muazzam bir birbirine bağlı ağ yeteneği vardır. 2-250 km arasında füzeler etkilidir.

Güney Kıbrıs bunu niçin aldı?

Güvenlik ve Strateji Uzmanı Kemal Kamburoğlu, yaptığı açıklamada, stratejik olarak bakıldığında Kıbrıs'ın Akdeniz'deki en önemli ada olduğunu belirtti. Kamburoğlu, "Kıbrıs, bir sabit uçak gemisidir. Bulunduğu jeopolitik konum itibarıyla Ortadoğu, Kafkaslar, Balkanlar, Kuzey Afrika, Süveyş Kanalı ve Hint Okyanusu bölgelerini kontrol eder ve sabit uçak gemisi görevi görür. Türkiye'nin güney bölgesine koruma sağlar ve yapılacak bir harekatta elinde bulundurana büyük taktik ve stratejik üstünlük sağlar" dedi.

"Türkiye kolay lokma değil"

Kamburoğlu konuşmasına şöyle devam etti, "Gelecekte Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ne karşı yapılacak bir saldırı, doğal olarak Türkiye'nin garantörlüğü altında olan cumhuriyeti koruma refleksini harekete geçirir. Nitekim bizim orada bir kolordumuz var. İsrail o adayı bütün Ortadoğu'ya karşı kullanmak istiyor. Bütün bunlar yapbozun parçalarıdır; küçük küçük hareketler birleştirildiğinde büyük sorunlar ortaya çıkıyor. Dolayısıyla bütün bunların arkasında yatan temel amaç, Kıbrıs'ın stratejik konumu ve gelecekte olası muhtemel jeopolitik değişimlerde İsrail tarafından etkin bir şekilde kullanılma niyetidir. Bir gerçek var: Bunların önlemini almamız lazım. Zaten Türkiye de iyi bir takım faaliyetlerde bulunuyor. "Biz de boş durmuyoruz, biz de üretiyoruz. Türkiye de boş değil yani, onu herkes bilsin, kolay lokma değil."