Son Mühür/ Osman Günden - Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Göz Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi ve Kordon Kanı Hücre-Doku Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Doç. Dr. Özlem Barut Selver’in yürütücülüğünü üstlendiği araştırma projesi, Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığı (TÜSEB) tarafından desteklenmeye değer bulundu. Bu destek, Kordon Kanı Merkezi adına kabul edilen ilk TÜSEB projesi oldu.
Güçlü proje ekibi
Projede; Ege Üniversitesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Ali Akdemir ve Ege Teknopark’ta faaliyet gösteren Limbustem firmasının kurucu ortağı, kornea doku mühendisliği uzmanı Biyomühendis Dr. Mehmet Gürdal da araştırmacı olarak yer alıyor. “Limbal Eksplant Kültür Ortamına Göbek Kordonu Mezenkimal Kök Hücre Kaynaklı Eksozom İlavesinin Limbal Epitelyal Kök Hücre Oranına Etkisinin Araştırılması” başlıklı proje, TÜSEB’ten destek alarak bilimsel açıdan önemli bir aşamaya taşındı.
Klinikte öncü çalışmalar
Doç. Dr. Selver ve Dr. Gürdal, daha önce Türkiye’de klinik uygulamaya geçen ilk kişiselleştirilmiş hücresel tedavi ürününü geliştirmiş, 35’in üzerinde hastada başarılı sonuçlar elde etmişti. Bu deneyim, projenin güvenilirliğini ve yenilikçi yönünü güçlendirirken, aynı zamanda biyoteknolojik bir ürünün ticarileşme sürecine örnek oldu.
İkinci nesil ürün hedefi
Proje Yürütücüsü Doç. Dr. Özlem Barut Selver, yeni TÜSEB desteğiyle mevcut hücresel ürünün etkinliğini artırmaya yönelik önemli bir adım attıklarını belirterek şunları söyledi:
“Göbek kordonu mezenkimal kök hücrelerinden elde edilen eksozomların kültür ortamında limbal kök hücre oranını artırması, ürün kalitesine katkı sağlayacak. Bu strateji, yalnızca bilimsel katkı sunmakla kalmayıp, ürünün ikinci nesil versiyonunun geliştirilmesi ve ticarileştirilmesine de zemin hazırlayacak.”
Uluslararası potansiyel
Doç. Dr. Selver, projenin yalnızca akademik bilgi üretimine değil, yerli biyoteknolojik ürün geliştirme ve uluslararası pazara açılma vizyonuna da katkı sağlayacağını vurguladı:
“Projemiz, hem ulusal hem de uluslararası ölçekte pazara girebilecek nitelikte bir ürünün geliştirilmesine dönüşebilir. Bu yönüyle bilimsel olduğu kadar ekonomik ve toplumsal açıdan da büyük önem taşıyor.”