İZMİR HABERLERİ

Ege Denizi'nde yeni enerji kaynağı heyecan yarattı! Doğalgaz yerine kullanılacak!

Ege Denizi'nde var olan gaz hidratlar, 2030'lu yıllardan itibaren doğalgazın yerine geçerek Türkiye'nin enerji açığını kapatmada önemli bir kaynak olma potansiyeli taşıyor. Bu rezervlerin ticarileşmesinin Türkiye’nin enerji güvenliğine büyük katkı sağlayabileceği öngörülüyor.

Abone Ol

Türkiye’nin enerji geleceğinde devrim yaratabilecek bir keşif, Ege Denizi'nden geldi. Uzmanlara göre, gaz hidratlar kısa süre içinde doğalgazın yerini alacak ve Türkiye’nin enerji açığını kapatmada önemli bir kaynak olacak. Bu devrimsel enerji kaynağının, özellikle Ege Denizi'ndeki rezervleri ile büyük bir potansiyel taşıdığı belirtiliyor.

Gaz hidrattan doğalgaz miktarının 164 katı çıkabiliyor!

9 Eylül Üniversitesi Deniz Bilimleri ve Teknolojisi Enstitüsü’nden Prof. Dr. Günay Çifci, gaz hidratların, yakın geleceğin enerji kaynağı olduğunu vurguladı ve bu kaynağın özellikle Ege Denizi'nde mevcut olduğuna emin olduklarını açıkladı. Çifci, gaz hidratların doğal gazın yaklaşık 164 katı kadar metan (doğal gaz) içerebileceğini söyledi. Çifci, şu açıklamaları yaptı:

"Gaz hidratlar, metan moleküllerinin su molekülleri tarafından kapanması ile oluşan katı kristalimsi yapılardır. Doğal gaz, su, yüksek basınç ve düşük sıcaklık olduğu takdirde gaz hidrat oluşuyor. Gaz hidratların 1 metreküpünde 164 metreküp metan yani doğal gaz bulunuyor. O yüzden yakın geleceğin enerji kaynağı olarak adlandırılıyor."

Prof. Dr. Çifci, gaz hidratların denizel ortamlarda, özellikle kutup bölgelerinde ve kıta kenarlarında oluştuğunu belirtti. Türkiye’nin denizlerinde, Karadeniz, Doğu Akdeniz ve Marmara Denizi’nde gaz hidratların bulunduğu da bilimsel çalışmalarla tespit edildi. Ancak en heyecan verici gelişme, Ege Denizi'nde keşfedilen potansiyel rezervler.

Ege Denizi'nde gaz hidrata yönelik çalışmalar hız kazanacak

Çifci, Ege Denizi'ndeki gaz hidrat kaynaklarının rezerv belirleme çalışmalarının önemine de dikkat çekti. "Özellikle Türkiye'nin batısında, bazı bölgelerde bu kaynakların bulunduğundan eminiz" diyen Çifci, şu ifadeleri kullandı:

"Ege Denizi'nde de araştırılırsa özellikle bazı bölgelerde olduğundan eminiz. Karadeniz'de pek çok alanda mevcut, Doğu Akdeniz'de petrol ve gaz keşiflerinin olduğu alanlarda var. Marmara Denizi'nde petrolle birlikte örneklendiği alan var. Ege Denizi'nde de araştırmalar sonucu bu kaynakların olduğu kesinleşti."

Dünya genelinde gaz hidrata yönelik çalışmalar başladı

Gaz hidratların büyük bir potansiyel taşıdığını anlatan Prof. Dr. Çifci, dünya genelinde bu alanda yapılan çalışmaları da örnek gösterdi. Japonya, 2013 yılında Nankai çukurunda gaz hidratın varlığını tespit etmiş ve üretime geçmişti. 2017 yılında ise Çin, Güney Çin Denizi'nde gaz hidrat üretimine başlamıştı. Gaz hidrat üretim teknolojilerinin de çeşitlendiğini belirten Çifci, dört ana üretim yöntemine dikkat çekerek "Gaz hidratla ilgili 4 tane üretim teknolojisi söz konusu. Bunlar, basınç düşürme, ısıtma, kimyasal enjekte etme ve özellikle küresel sera gaz etkisi olan karbondioksiti kuyudan basıp doğal gazı çekmek şeklinde olan yöntemdir." dedi.

2030 sonrası gaz hidrattan yüksek potansiyel

Prof. Dr. Çifci, gaz hidratların 2030'lu yıllardan itibaren enerji sektöründeki önemli açığı kapatacağını ifade etti. 2040'lı yıllara kadar doğal gazın, dünya genelinde en fazla kullanılan enerji kaynağı olacağı öngörülüyor. Ancak Çifci, gaz hidratların rezervinin, mevcut karbon yataklarının iki katından fazla olduğunu vurguladı ve şöyle devam etti:

"Çünkü, dünyadaki bütün karbon yataklarının iki katından fazla bir potansiyel var. Klasik petrol ve gazın ise tam 50 katı bir rezerv var. Bir kriz anında bundan yoksun kalırsanız, kaynaklarınızın hemen kullanıma sokulması gerekiyor. Var olan teknolojiyle birlikte bundan yararlanma imkanımız söz konusu."

Türkiye için dev rezerv

Türkiye'nin denizlerinde yer alan gaz hidratların, sadece yüzde 10’u bile çıkarıldığında, ülkenin onlarca yıllık gaz ihtiyacını karşılayabileceği belirtiliyor. Prof. Dr. Çifci, bu keşiflerin Türkiye için ne kadar stratejik bir öneme sahip olduğuna dikkat çekerek şöyle konuştu:

"Gaz hidratlar, Türkiye’nin enerji açığını kapatabilecek önemli bir kaynağa dönüşebilir. Avrupa Birliği ve TÜBİTAK projelerinin yanı sıra, 9 Eylül Üniversitesi tarafından da 10 milyon dolarlık bir laboratuvar kuruldu. Bu projeler Türkiye’nin gaz hidratlar konusunda önemli bir adım atmasına olanak sağlayacak."

Kendi teknolojimizi geliştirmeliyiz

Prof. Dr. Günay Çifci, gaz hidratların gelecekteki stratejik önemine de değindi ve Türkiye'nin bu konuda kendi teknolojisini geliştirmesi gerektiğini vurguladı. Çifci, Japonya'nın gaz hidratlardan, doğal gaz yerine mavi hidrojen üretme yolunda planlar yaptığını hatırlatarak, bu alandaki gelişmelere Türkiye’nin de ayak uydurması gerektiğini şu sözlerle ifade etti:

"Japon hükümeti gaz hidratlardan var olan potansiyeli kullanarak, doğal gazdan, metandan mavi hidrojen elde etme yolunda planları var. Böylelikle 91 sentlerden 18 sente düşürme gibi bir rakam söz konusu. Bu konunun devletimiz tarafından özel bir şekilde korunarak ele alınması lazım. Bizim kendi teknolojimizi de üretmemiz gerekiyor. Gaz ve petrole sahip olunmanın yanı sıra bu teknolojiye de sahip olunursa, gaz hidratlar geleceğin enerji kaynağında yer alınır."

Gaz hidrattan üretim mümkün

Gaz hidratların ticari potansiyelinin ortaya çıkmasının, dünya enerji sektöründe büyük değişimlere yol açacağı öngörülüyor. Prof. Dr. Çifci, bu kaynaklardan üretim yapmanın şu anda mümkün olduğunu ve mevcut teknolojilerin, gaz hidratlardan enerji üretimi sağlamak için yeterli olduğunu söyleyerek sözlerini şöyle sonlandırdı:

"Bir faz için 500 milyon dolar harcayan ülkeler var. Petrol şirketlerinin bu konuda harcadığı paraları tahmin edemeyiz. Gaz hidrat yataklarından gaz sızıntıları söz konusu. Bir küresel ısınma olursa, sızıntı miktarı artacak. Gaz hidrat yataklarının daha derinlerinde de gaz varlığına işaret ediliyor. Küresel ısınmada bunu düşürmek için bu gazları alıp kullanmalıyız. Var olan teknolojiyle gaz hidratlardan üretim mümkün."