Kadriye Kasapoğlu’nun gözaltına alınması, İBB’ye yönelik geniş çaplı bir yolsuzluk soruşturmasının parçası. Nisan ve Mayıs aylarında gerçekleşen operasyonlarda, Kasapoğlu’nun da aralarında bulunduğu çok sayıda üst düzey yönetici gözaltına alındı. Soruşturma, rüşvet, ihaleye fesat karıştırma ve nitelikli dolandırıcılık gibi suçlamaları içeriyor. Ancak, Kasapoğlu’nun doğrudan suçlandığı net bir delil kamuoyuyla paylaşılmadı; bu durum, sürecin siyasi boyutuna dair tartışmaları da beraberinde getirdi.
Kadriye Kasapoğlu kimdir?
Kadriye Kasapoğlu, İstanbul’da yerel yönetimlerde uzun yıllara dayanan bir kariyere sahip bir isim. 1980 yılında İstanbul’da doğan Kasapoğlu, Okan Üniversitesi Yerel Yönetimler ve Anadolu Üniversitesi İktisat Fakültesi Kamu Yönetimi bölümlerinden mezun oldu. Şu anda Marka Yönetimi alanında lisans eğitimine devam ediyor. 17 yıllık profesyonel hayatının tamamını yerel yönetimlerde geçiren Kasapoğlu, 14 yıl boyunca Kadıköy Belediyesi’nde Özel Kalem Müdürlüğü, Kültür, Basın-Yayın ve Halkla İlişkiler Müdürlüğü görevlerini eş zamanlı yürüttü. 2019 yılında Ekrem İmamoğlu’nun İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Başkanı olmasıyla, İBB Özel Kalem Müdürü olarak atandı.
2019 yılında Ekrem İmamoğlu’nun İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Başkanı seçilmesiyle İBB Özel Kalem Müdürü olarak atandı. Bu görevinde, İmamoğlu’nun programlarını düzenlemek, birimlerle koordinasyonu sağlamak ve randevuları organize etmek gibi sorumluluklar üstlendi. Kasapoğlu, evli ve bir çocuk annesi. Yerel yönetimlerdeki deneyimi ve toplum odaklı çalışmalarıyla tanınıyor.
Kariyeri ve görevleri
Kadriye Kasapoğlu, Kadıköy Belediyesi’nde 14 yıl geçirdi. İBB’de Özel Kalem Müdürü olarak, İmamoğlu’nun programlarını düzenlemek, birimlerle koordinasyonu sağlamak ve randevuları organize etmek gibi görevler üstlendi. Emniyette verdiği ifadede, aylık gelirinin 220 bin TL olduğunu belirtti ve ihalelerle ilgili herhangi bir bağlantısı olmadığını savundu. Kasapoğlu, evli ve bir çocuk annesi.
Kasapoğlu’nun kariyeri boyunca yenilikçi ve toplum odaklı çalışmalarıyla dikkat çektiği belirtiliyor. Ancak, gözaltı süreciyle birlikte bu başarıları gölgede kaldı. Yerel yönetimlerdeki deneyimi, onu İBB’de kilit bir pozisyona taşırken, aynı zamanda soruşturmanın hedeflerinden biri haline getirdi.
Gözaltı nedeni ve suçlamalar
Kasapoğlu, İBB’ye yönelik yolsuzluk soruşturmasının 2. ve 4. dalga operasyonlarında gözaltına alındı. Nisan’da gerçekleşen 2. dalga operasyonda, 53 şüpheli arasında yer aldı ve İstanbul, Ankara ile Tekirdağ’da düzenlenen operasyonlarla 47 kişi gözaltına alındı. Mayıs’ta gerçekleşen 4. dalga operasyonda ise 49 şüpheli arasında tekrar gözaltına alındı. Soruşturma, İSTAÇ, KİPTAŞ ve Yol Bakım Daire Başkanlığı’ndaki usulsüzlük iddialarına odaklanıyor.
Kasapoğlu’na emniyette, 2023’te satın aldığı ikinci el aracın önceki sahibinin 2022’de yurtdışına çıkış nedeni gibi sorular yöneltildi. Ayrıca, İmamoğlu ve diğer bürokratlarla yaptığı telefon görüşmeleri de sorgulandı. Kasapoğlu, bu sorulara, “Aracı 2023’te aldım, önceki sahibini tanımıyorum” ve “Görevim gereği telefon görüşmeleri yapıyorum, bu suç değil” yanıtlarını verdi. Nisan’daki sorgusunun ardından adli kontrolle serbest bırakıldı, ancak Mayıs’ta yeniden gözaltına alındı.
Soruşturmanın siyasi boyutu
İBB soruşturması, Ekrem İmamoğlu’nun 19 Mart’ta gözaltına alınması ve ardından tutuklanmasıyla başladı. İmamoğlu’na yöneltilen suçlamalar arasında “suç örgütü yöneticisi olmak” ve “rüşvet” gibi ağır ithamlar yer alıyor. Kasapoğlu’nun gözaltına alınması, İmamoğlu’nun yakın ekibini hedef alan bir operasyon olarak değerlendiriliyor. CHP Genel Başkanı Özgür Özel, operasyonların “millet iradesine ve İstanbul’un rantına çökmek” amacıyla yapıldığını savundu.
Kasapoğlu’nun suçlandığı net bir delil kamuoyuyla paylaşılmadı. Sorgusunda, ihalelerle bağlantısı olmadığını ve görev tanımının dışındaki konularla ilişkilendirilemeyeceğini belirtti. Ancak, soruşturma kapsamında MASAK raporları ve tanık ifadeleri, şüphelilerin mal varlıklarındaki artışları ve usulsüz ihale süreçlerini işaret ediyor. Bu durum, Kasapoğlu’nun gözaltı sürecinin daha çok İmamoğlu’na yakınlığıyla ilgili olabileceği yorumlarını güçlendiriyor.