Öncelikle bu satırlarımı son yıllarda bir türlü sınıflandırılamayan ve saçma sapan, ülke gerçeklerinden saptırıcı terimlerle gençlerimizi ‘Y’, ‘Z’, ‘X’, ‘W’ gibi adlandırmaya çalışanlara karalıyorum. Aklınızı başınıza alın!

 

Bu ülkenin gençleri sadece Büyük Önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk Kuşağı’dır.

 

Bugün; 15 Mayıs 1919’da İzmir’i işgal eden Yunan kuvvetleri ile onların içimizdeki hainlerinin kaçtığı gün, 9 Eylül.  

 

Bugün; 9 Eylül 1922’de İzmir’in bağımsızlığına kavuştuğu günün 98’nci yıl dönümü, 9 Eylül 2020…

 

Bugün; Başkumandan Mustafa Kemal Atatürk komutasındaki Türk Ordusu’nun, 98 yıl önce dünya tarihine en büyük kahramanlık destanını yazdığı gün…

 

Bugün; 26 Ağustos 1922’de Büyük Taarruz ile başlayan özgürlük ateşinin, 29 Ekim 1923’e uzandığı gün…

 

Şimdi sıra geldi, Yunanlıların 15 Mayıs 1919’da İzmir’i işgal ettikleri günden, 9 Eylül 1922’ye kadar uzanan 1210 (binikiyüzon) günde, bu kentte ve Polatlı’ya kadar işgal ettikleri Anadolu’da yaşattıklarına…

 

Katliam yaptılar…

Soygun yaptılar…

Köyleri yaktılar…

Kasabaları yaktılar…

Tecavüz ettiler…

Türkleri öldürdüler…

 

17 Mayıs 1919’da Bornova Mersinli ve Pınarbaşı’nı işgal eden Yunan güçleri silahları patlattılar, çiftlikleri yağmalayıp talan ettiler. Koyun ve büyükbaş hayvanlara el koydular. Bornova’daki Hükümet Konağı’nı işgal kuvvetleri komutanlığı haline getirdiler. Camileri kapatıp, bir hafta boyunca kilise çanlarını çaldılar. Osmanlı paralarını kaldırıp, Yunan Drahmisi’ni yürürlüğe koydular. Türkleri soydular, Yunanlıların aleyhine çalışıyor diye halka işkence yaptılar. Türk bayraklarını indirip yaktılar, Yunan bayraklarını astılar. Daha m? 1210 güne işgal ettikleri topraklarda yaşattıklarını yazmaya kalkışsak 500 sayfalık kitap olur.

 

Gelelim “Ya İstiklal Ya Ölüm” sözcüğüne… Büyük Önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk, ne zaman ve ne için söyledi, onu açıklayayım.

 

Bu sözü, 4-11 Eylül 1919 tarihleri arasında gittiği Sivas Kongresi’nde kullandı. Kongreye tıp öğrencilerini temsilen katılan Hikmet isimli genç söz alarak, “Paşam, delegesi bulunduğum Tıbbiyeliler beni buraya istiklal davamızı başarmak yolundaki çalışmaya katılmak üzere gönderdiler. Mandayı kabul edemem. Eğer kabul edecek olanlar varsa, bunlar da her kim olursa olsun, şiddetle reddederiz.  Manda düşüncesini siz kabul ederseniz sizi de reddeder; Mustafa Kemal’i vatan kurtarıcısı değil, vatan batırıcısı olarak adlandırır ve kınarız” diye bir konuşma yapar.

Tıp öğrencisinin bu sözleri üzerine Mustafa Kemal, bu gencin söylediklerinden etkilenir ve ona şunları söyler: “Evlat müsterih ol. Gençlikle iftihar ediyorum ve gençliğe güveniyorum. Biz azınlıkta kalsak dahi, mandayı asla kabul etmeyeceğiz. Parolamız tektir ve değişmez; ‘Ya İstiklal Ya Ölüm.”

 

Gazi Mustafa Kemal Atatürk kullandığı bu sözü Nutuk kitabında da, “Ne kadar zengin ve bolluk içinde olursa olsun istiklalden yoksun millet, medeni insanlık dünyası karşısında uşak olmak mevkiinden yüksek bir muameleye layık görülemez. Yabancı bir devletin koruyup kollayacağını kabul etmek insanlık vasıflarından yoksunluğu, güçsüzlük ve miskinliği itiraftan başka bir şey değildir. Gerçekten de bu seviyesizliğe düşmemiş olanların, isteyerek başına bir yabancı efendi getirmelerine asla ihtimal verilemez. Halbuki Türk’ün haysiyeti, gururu ve kabiliyeti çok yüksek ve büyüktür. Böyle bir millet esir yaşamaktansa yok olsun daha iyidir. O halde, Ya İstiklal Ya Ölüm! İşte gerçek kurtuluş isteyenlerin parolası bu olacaktır” diye açıklar.

Gençler sizin kuşağınız ne ‘Y’, ne ‘Z’, ne ‘X’ ne de ‘W’dur. Sizin kuşağınız Gazi Mustafa Kemal Atatürk Kuşağı’dır.