Son Mühür/ Gökmen Küçüktaşdemir- Sağlık Turizmi ve SATKOF’un çalışmalarına ilişkin değerlendirmelerde bulunan Umay, Türkiye’nin, dünya sağlık turizmi pazarında şu anda hangi konumda bulunduğu konusundan, kayıt dışı faaliyetler ve merdiven altı sağlık turizmi girişimlerine karşı ne tür adımlar atılması gerektiğine ilişkin sorulara ilginç yanıtlar verdi.
SATKOF, Türkiye’de sağlık turizmiyle ilgili çeşitli federasyonlar, dernekler ve paydaşları tek bir çatı altında toplamak amacıyla kurulmuştur.
Resmî kuruluş ilanı 26 Şubat 2025’te yapılmış; kurucu federasyonlar arasında özel ve kamu düzeyinde çok sayıda dernek ve oluşum yer almıştır.
Amaç: Türkiye’de sağlık turizmi yapan tüm kurum ve kişileri görünür, etkili ve yetkili kılmak; sektörün hak ettiği yere gelmesi için organize etmek.
Aynı zamanda Türkiye’yi uluslararası sağlık turizmi arenasında rekabetçi ve tanınmış bir konuma taşımaktır.
SATKOF’un misyonu ve üstlendiği roller
Ulusal ve uluslararası düzeyde kaliteli sağlık hizmetini erişilebilir hâle getirmek ve Türkiye’nin sağlık turizmi potansiyelini en üst seviyeye taşımak.
Sektörde faaliyet gösteren sağlık kuruluşları, dernekler, özel veya kamu kurumları ile bir araya gelerek koordinasyon sağlamak; ortak projeler, yatırımlar, iş birlikleri ve hasta yönlendirme mekanizmalarını geliştirmek.
Sağlık turizmiyle sınırlı kalmayıp; tıbbi cihaz ve sağlık teknolojileri üretimi, medikal yatırımlar, sağlık diplomasisi, kültür & yatırım entegrasyonu gibi alanlarda da iş birlikleri geliştirmek.
Türkiye’nin farklı illerinde, özellikle turistik merkezlerde — örneğin sizin de bulunduğunuz gibi Ege Bölgesi’nde — sağlık turizm potansiyelini artırmak; hem ulusal kalkınmaya hem de küresel tanınırlığa katkı sağlamak.
Sosyal sorumluluk ve insani yardım ekseninde de -- din, dil, ırk, mezhep farkı gözetmeksizin -- ihtiyaç sahibi bireylere destek sağlamak, eğitim bursları vermek ve toplum yararına projeler geliştirmek.
Sektördeki konumu ve misyonun pratik yansımaları
SATKOF; uluslararası devletler, yabancı büyükelçilikler, medikal yatırımcılar, üniversiteler ve sivil toplum kuruluşlarıyla diplomatik ve yatırım ilişkileri kuruyor. Örneğin Afrika ülkeleriyle ortak sağlık yatırımları gündeme geliyor.
Sağlık turizminin yanında “sağlık diplomasisi”, “medikal yatırım”, “teknoloji transferi”, “uluslararası kongre ve zirveler” gibi alanlarda aktif rol üstleniyor.
Bu sayede, Türkiye’nin medikal turizm alanında küresel bir marka olma hedefini destekliyor.
2--Sağlık turizmi işletmelerine hangi alanlarda destek sağlıyorsunuz?
Uluslararası tanıtım & pazarlama desteği
SATKOF, yurtiçi ve yurtdışında sağlık turizmi tesisleri ve aracılık yapan işletmeleri tanıtıyor. Üyelerini uluslararası sağlık kuruluşları, aracı kurumlar ve yabancı hastalarla buluşturmak; yurtdışındaki sağlık-ekipleri, yatırımcılar, sigorta şirketleri veya ilgili aktörlerle iletişimi güçlendirmek amacıyla diplomasi ve tanıtım faaliyetleri yürütüyor.
Bu, özellikle yurtdan hasta getiren veya getirmek isteyen klinik, hastane, termal tesis, bakım merkezi gibi işletmeler için önemli bir destek alanı.
Uluslararası iş birliği ve ortaklık fırsatları
SATKOF, farklı ülkelerden sağlık kuruluşları, aracı kurumlar, sivil toplum örgütleri, yatırımcılarla bağlantılar kurarak üyelerine iş birliği ve network imkânı sunuyor.
Bu sayede işletmeler sadece Türkiye içinde değil, yurtdışında da hasta kaynaklarına, referans kuruluşlarına ve potansiyel yatırım ortaklarına ulaşabiliyor.
Sektörel koordinasyon, kalite ve akreditasyon süreçlerinde rehberlik
SATKOF’un misyonu arasında; sağlık turizmi sektöründeki yetkili tesislerin tek çatı altında toplanması, uluslararası standartların yaygınlaştırılması, kalite ve etik değerlerin korunması yer alıyor.
Bu, işletmelerin standartlara uyum, yetki belgelendirmesi, mevzuat takibi ve kalite güvence sistemleri konusunda danışmanlık veya yönlendirme desteği alabilmesini sağlıyor.
Eğitim, bilgilendirme, inovasyon ve sektör gelişimi
SATKOF; medikal turizm, termal turizm, yaşlı/engelli turizmi, diş/aydınlatma/rehabilitasyon gibi alt kategorilerde faaliyet gösteren işletmeleri için farkındalık yaratma, eğitim, bilgilendirme çalışmaları düzenliyor.
Ayrıca sağlık, teknoloji, inovasyon entegrasyonunu ve yatırım–teknoloji–hizmet altyapısının güçlendirilmesini hedefleyen projelerde yer alıyor.
Sektörel lobicilik ve mevzuat geliştirme / kamu–özel sektör iş birliği
SATKOF, yurtiçi mevzuatın ve sağlık turizmi düzenlemelerinin geliştirilmesi, kamu ve özel sektör birlikteliğinin sağlanması için çalışıyor. Bu çerçevede, sektör temsilcilerinin mevzuat, yetki belgesi, hasta yönlendirme, uluslararası hasta kabul gibi süreçlerde haklarını savunuyor, öneriler sunuyor.
Böylece işletmeler yalnızca “ticari kuruluş” değil, sektörün bir parçası olarak kurumsal destek alabiliyor.
Kongre, forum, network ve diplomasi platformları sunma
SATKOF düzenlediği kongreler, forumlar ve uluslararası programlar sayesinde, üyeleri — hastane, klinik, otel/termal tesis, bakım evi, acente vb. — hem yurt içi hem yurt dışı paydaşlarla tanıştırıyor. Bu sayede hasta, yatırım, iş birliği, pazarlama gibi çok yönlü fırsatlar yakalayabiliyor.
Hangi tür işletmeler için uygun?
SATKOF’un destekleri özellikle aşağıdaki türde turizm/sağlık işletmelerine hitap ediyor:
Medikal turizm alanında hizmet veren hastaneler, klinikler, diş merkezleri, estetik/cerrahi merkezleri
Termal & spa merkezleri, wellness/rehabilitasyon otelleri
Yaşlı bakımı, engelli bireylere yönelik bakım/rehabilitasyon tesisleri
Sağlık turizmi acenteleri, aracı kurumlar, hasta yönlendirme & koordinasyon hizmeti veren işletmeler
Uluslararası hasta ağı oluşturmak isteyen ya da uluslararası iş birliği arayan girişimci yatırımcılar, sağlık-turizm yatırım projeleri
3--Devlet kurumlarıyla yürüttüğünüz iş birliği süreçlerinden bahsedebilir misiniz?
Düzenleyici & koordinasyon – politika geliştirme
SATKOF, kuruluş amacında sağlık turizmi aktörlerini “tek çatı altında toplamak, uluslararası arenada Türkiye’yi temsil etmek, devlet-dünya sağlık kuruluşları ile iş birliği kurmak” gibi görevleri üstleniyor.
Bu bağlamda, özel sektör + STK (sivil toplum kuruluşu) + kamu (devlet kurumları) üçlü bir model öneriliyor; yani sağlık turizmindeki kamu–özel–sivil toplum koordinasyonunu güçlendirmeyi hedefliyor.
Uluslararası hasta akışı, tanıtım, akreditasyon ve standart geliştirme
2025’in Eylül ayında — SATKOF heyeti, Sağlık Bakanlığı’na bağlı üst düzey yetkililer ile bir araya geldi. Görüşmede; uluslararası hasta akışının artırılması, sağlıkta kalite ve akreditasyon süreçleri ile “sağlık diplomasisi” konuları ele alındı.
Böylece SATKOF, kamu sağlık otoritesiyle koordineli bir şekilde, uluslararası sağlık turizmi standartlarının belirlenmesi ve uygulanmasını destekleme rolü üstleniyor.
Kamu ve özel sektör işbirliği ve hasta yönlendirme altyapısı (USHAŞ gibi kamu kuruluşları ile)
2025 başında, USHAŞ (Uluslararası Sağlık Hizmetleri A.Ş.) ile Ankara Sağlık Turizm Federasyonu (ASATUF) arasında resmi işbirliği kararı alındı. Bu anlaşma, özel sektör – federasyon – kamu şirketi üçgeninde “uluslararası sağlık hizmetleri” sunumunu, hasta yönlendirmesini ve koordinasyonu geliştirmeyi hedefliyor.
Bu işbirliği kapsamında, uluslararası hastaların Türkiye’ye gelmeleri, tedavi ve hizmet süreçleri, VIP hizmetleri, sonrasında turistik/kültürel gezi olanakları gibi paketler sunulacağı, bu yolla hem sağlık hem turizm sektörlerinin entegrasyonu amaçlanıyor.
Devlet bakanlıkları ile etkinlik, kongre ve diplomasi platformları
2025’in Kasım ayında — SATKOF’un öncülüğünde düzenlenen 1. Uluslararası Sağlık Turizmi Köprüleri Kongresi’nde, Ticaret Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı ve Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın da destek verdiği ve işbirliği yaptığı açıklandı. Kongre, uluslararası sağlık diplomasisi, inovasyon ve Türkiye’nin sağlık turizmindeki konumunun güçlendirilmesi bağlamında büyük önem taşıyor.
Bu tarz etkinlikler, sağlık turizmi politikalarının tartışılması, standardizasyon, tanıtım, yabancı yatırımcı/ hasta bağlantıları gibi konular için kamu-özel paydaş bir araya gelme zemini oluşturuyor.
Bölgesel kalkınma, üniversite ve araştırma iş birlikleri
SATKOF; üniversiteler, bölgesel aktörler ve kamu kurumlarıyla iş birlikleri kurarak — örneğin Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) ile — “yerli & milli sağlık teknolojileri”, medikal altyapı, inovasyon ve sağlık turizmi entegre projeleri geliştirmeyi hedefliyor.
Böylece sadece “hasta getirme → tedavi” değil; sağlık turizmi + yerli üretim + üniversite + kamu altyapısı entegrasyonu amaçlanıyor; bu da uzun vadeli sürdürülebilirlik ve kapasite artışı demek.
Son örnekler ve 2025 güncel iş birlikleri
Eylül 2025’te Sağlık Bakanlığı yetkilileriyle yapılan görüşmede, akreditasyon, kalite ve sağlık diplomasisi konularında iş birliği imkânları konuşuldu.
2025 başında USHAŞ ile resmi protokol — kamu şirketi + federasyon iş birliği — sağlık turizmi hizmetinin kurumsallaşması açısından atılmış önemli bir adım.
Kasım 2025’te İzmir’de düzenlenecek büyük uluslararası kongreye, Ticaret, Sağlık ve Kültür-Turizm bakanlıklarının desteğiyle hazırlık yapıldı. Bu, devlet düzeyinde sağlık turizminin stratejik bir sektör olarak görüldüğünün işareti.
Neden bu iş birlikleri önemli?
Türkiye’nin sağlık turizmi potansiyelini, kamu + özel + STK + uluslararası ortaklıklarla koordine ederek büyütmeyi sağlıyor.Uluslararası hasta akışı, akreditasyon, kalite standartları, hasta güvenliği, hizmet çeşitliliği gibi konularda kamu otoritesinin desteğiyle ciddiyet ve güven sağlıyor. Sağlık turizmiyle birlikte turizm, kültür, diplomasi, yatırım ve eğitim gibi alanları entegre ederek “sağlık + kalkınma + dış politika + ekonomi” dengesi oluşturuyor.
Özel sektörün karmaşıklığını azaltıyor, devlet denetimi + özel dinamizmi + STK esnekliği modelini oluşturarak sektörde koordinasyonu artırıyor.
4-Türkiye, dünya sağlık turizmi pazarında şu anda hangi konumda bulunuyor?
Sağlık Turizmi Konfederasyonu (SATKOF) gibi aktörlerin faaliyet gösterdiği bir ortamda, Türkiye’nin sağlık turizmi pazarı olarak güncel konumunu birkaç açıdan değerlendirmek mümkün. Ancak — önemli bir uyarı: Türkiye genelinde “en son kesin ve güncel rakamlarla” kapsamlı bir sektör analizi her zaman erişilebilir olmayabiliyor. Yine de kamuya açık veriler, sektörel haberler ve analizlerden çıkan noktalar şu şekilde:
Türkiye’nin Sağlık Turizmi Pazarı — Mevcut Durum ve Güçlü Yönler
Türkiye, coğrafi konumu, altyapısı, sağlık personelinin kalitesi, rekabetçi fiyat seviyesi ve medikal hizmet çeşitliliği nedeniyle sağlık turizminde cazip bir merkez haline gelmiş durumda. Özellikle Avrupa, Orta Doğu, Kuzey Afrika gibi bölgelere nispeten ulaşılabilir olması büyük avantaj.
“Medikal turizm” (estetik, diş, ameliyat, tedavi), “termal / spa & wellness turizmi”, “rehabilitasyon / yaşlı & bakım turizmi” gibi farklı sağlık turizmi alt segmentlerinde hizmet veren çok sayıda özel hastane, klinik, tesis bulunuyor — bu da sektörde çeşitliliği ve kapasiteyi gösteriyor.
Kamu–özel sektör–sivil toplum iş birliği (örneğin sektör dernekleri, konfederasyonlar, yatırımcılar, sağlık & turizm bakanlıkları) Türkiye’nin sağlık turizmini kurumsal ve sistematik bir şekilde büyütmeye yönelik bir çaba içinde olduğunu gösteriyor. Bu kurumsallaşma, hem hizmet kalitesinin artması hem de uluslararası hasta akışının düzenlenmesi açısından önemli.
Türkiye, hem coğrafi yakınlığı hem maliyet/kalite dengesiyle “hem Akdeniz-Avrupa kültürüne yakın hem de gelişmiş altyapıya sahip” bir alternatif sunuyor. Bu da onu rakiplerinden ayırıyor: hem Batı’daki pahalı tedavilerden kaçmak isteyenler için; hem de coğrafi yakınlık arayan Ortadoğu / çevre bölgelerden gelen hastalar için.
Özellikle son yıllarda — artan global ilgi, artan özel hastane yatırımları, sağlık altyapısının güçlenmesi ve tanıtım çabaları sayesinde — Türkiye’ye olan uluslararası hasta talebinde artış görülüyor.
5-Ülkemizin güçlü ve zayıf yönlerini nasıl değerlendiriyorsunuz?
TÜRKİYE’NİN SAĞLIK TURİZMİNDE GÜÇLÜ YÖNLERİ
1. Fiyat–Kalite Dengesi (En büyük avantaj)
Aynı tedavi, Avrupa veya ABD’ye göre %50–80 daha uygun fiyatlı.
Bu fiyat avantajı modern hastane altyapısı ve uzman hekim kalitesiyle birleşiyor, bu da Türkiye’yi cazip kılıyor.
2. Yüksek Kaliteli Sağlık Altyapısı
JCI akreditasyonuna sahip birçok özel hastane ve klinik bulunuyor. Modern tıp teknolojisine erişim (robotik cerrahi, ileri görüntüleme, estetik cerrahi, diş hekimliği teknolojileri vb.
3. Uzman Hekim Niteliği ve Tecrübesi
Türk hekimleri dünya genelinde yüksek itibara sahip.
Estetik, saç ekimi, diş tedavileri, ortopedi, kalp damar cerrahisi gibi alanlarda uluslararası marka değeri oluşmuş durumda.
4. Coğrafi Konum ve Ulaşılabilirlik
Türkiye, Avrupa–Asya–Ortadoğu üçgeninde; 4 saatlik uçuşla 1,5 milyar nüfusa ulaşılabiliyor.
THY ve diğer havayolları ile geniş uluslararası uçuş ağı.
5. Turizm Altyapısı ile Entegrasyon
Kültür, deniz, termal, spa, gastronomi ve medikal turizm birlikte sunulabiliyor.
Antalya, İstanbul, İzmir gibi şehirlerde sağlık + turizm kombinasyonu avantaj sağlıyor.
6. Hizmet Çeşitliliği
Estetik cerrahi
Saç ekimi
Diş tedavisi
Ortopedi
Göz cerrahisi
Termal/kaplıca
Onkoloji ve ileri cerrahi
Rehabilitasyon
Türkiye, geniş yelpazesiyle birçok ülkeye göre daha komple bir destinasyon
7. Hızlı Tedavi Süreçleri
Avrupa’da aylarca beklenen birçok operasyon Türkiye’de birkaç gün-hafta içinde yapılabiliyor.
8. Kamu Desteği ve Devlet Politikalarında Öncelik
Sağlık turizmi, ihracat değeri yüksek sektör olarak devlet stratejilerinde yer alıyor.
USHAŞ, bakanlık destekleri, düzenlemeler ve SATKOF gibi yapıların devreye alınması sektörün büyümesini destekliyor.
TÜRKİYE’NİN SAĞLIK TURİZMİNDE ZAYIF YÖNLERİ
1. Standart Birleşik Kalite Eksikliği
Bazı klinikler çok yüksek standartlarda iken, bazıları düşük seviyede hizmet veriyor.
Bu kalite dengesizliği uluslararası itibar açısından zayıf bir nokta.
2. Denetim ve Akreditasyon Yeterince Homojen Değil
Tüm klinik ve aracılık şirketlerinin resmi akredite olmamasından dolayı “merdiven altı” yapıların ortaya çıkması risk oluşturuyor.
3. Aracı Firma (broker) Problemleri
Yetkisiz aracı şirketler hasta memnuniyetsizliğine ve ülke imajının zedelenmesine yol açabiliyor.
4. Yurtdışı Pazarlama ve Marka Yönetiminde Parçalı Yapı
Türkiye sağlık turizmi marka değeri hızla yükseliyor ancak devlet–STK–özel sektör arasında tam bütünleşik bir marka planı henüz tam oturmuş değil.
5. Veri Şeffaflığının eksikliği
6. Uluslararası hasta sayıları, gelirler ve tedavi türleri hakkında güncel ve şeffaf veri eksikliği bulunuyor.
Bu durum uluslararası raporlamada dezavantaj yaratıyor.
7. Bazı Bölgelerde Yetersiz Hizmet Çeşidi
İstanbul–Antalya–İzmir gibi şehirler güçlü iken, diğer bölgelerde altyapı daha sınırlı.
Türkiye genelinde homojen bir dağılım henüz sağlanmış değil.
8. Yasal Süreçlerde ve Sigorta Modellerinde Eksikler
Uluslararası sigorta anlaşmaları sınırlı.
Medikal turizm hukukunun daha da netleşmeye ihtiyaç duyan alanları var.
9. Dil Bariyeri
Her klinikte yeterli yabancı dil bilen personel olmaması zaman zaman iletişim sorunları yaratabiliyor.
Genel değerlendirme
Türkiye, sağlık turizminde çok güçlü bir yükselen yıldız konumunda.
Güçlü yanları — özellikle fiyat/kalite dengesi, uzman hekimler ve modern hastaneler — onu dünya çapında rekabetçi yapıyor.
Zayıf yanlar ise daha çok standartlaşma, denetim, veri şeffaflığı ve marka yönetimi gibi kurumsal alanlarda yoğunlaşıyor.
6--Türkiye’nin sağlık turizmi gelirlerinde son yıllarda nasıl bir trend var?
-Türkiye’nin sağlık turizminden elde ettiği gelir” konusunda açık, güvenilir ve güncel kamuoyu verisi bulmak biraz zor. Bunun nedeni, sağlık turizminin alt segmentlerinin (medikal, termal, estetik, diş, rehabilitasyon, vs.) çok çeşitli olması ve verilerin genelde birleşik/tek bir çatı altında toplanmaması. Yine de, mevcut bilgiler üzerinden — trendin ne yöne gittiğini gösteren güçlü bazı göstergeler ve sınırlamalar var.
Mevcut göstergeler – Artış Yönünde Sinyaller
Türkiye’ye gelen yabancı hasta sayısında artış olduğu sıklıkla sektörel haberlerde dile getiriliyor. Bu, talebin arttığını ve dolayısıyla gelirin de yükselme potansiyeli taşıdığını gösteriyor.
Özel sektörün — özel hastaneler, estetik/sağlık turizmi merkezleri, termal & wellness otelleri vb. — artan yatırımları ve altyapı genişletme çabaları, sağlık turizmi talebinin geçtiğimiz yıllarda arttığını ima ediyor.
Kurumsal yapılar (federasyonlar, dernekler, konfederasyonlar) ve devlet destekleriyle (tanıtım, akreditasyon, düzenleme, diplomasi) sağlık turizmi alanı daha çok ciddiyet kazanıyor — bu da uzun vadede gelir artışı için zemin hazırlıyor.
Bu göstergeler ışığında, sektörün toplam gelirinin son yıllarda artıyor olması muhtemeldir.
Neden net “Gelir + Trend” Rakamı Vermek Zor?
Türkiye’de resmi ve kapsamlı bir uluslararası hasta & gelir takibi yok: Her tedavi çeşidi, her hastane ve her alt branş dahil edilmediği için güvenilir “toplam gelir” rakamı ele geçirmek zor.
Farklı alt segmentlerde (estetik, diş, termal, rehabilitasyon vb.) maliyet, talep, turistik paketler değiştiğinden; tümünü tek bir kalemde değerlendirmek yanıltıcı olabilir.Veriler genelde özel sektör kaynaklı açıklamalarla sınırlı; bağımsız kamu/akademik veri az
Ne Demek Bu? — Sektör Eğilimi, Ama Eksik Şeffaflık
Şu an için diyebiliriz ki: Türkiye’de sağlık turizmi geliri muhtemelen artışta, fakat bu artışın ne kadar olduğu, yıllık miktar olarak neye denk geldiği — kamuya açık, doğrulanmış, güvenilir bir veriyle net olarak ortaya konmamış.
Tavsiye: Ne İzlenmeli / Ne Beklenmeli
Eğer ilgi duyuyorsanız, kamu kurumlarının veya sektör derneklerinin — örneğin Sağlık Turizmi Konfederasyonu (SATKOF) gibi kuruluşların — yayımladığı yıllık raporları takip etmek faydalı — bunlar genelde hasta sayısı, ülke kökeni, hizmet bazında gelir istatistikleri vermeye başlıyor.
7-Sağlık turizmine en çok talep hangi ülkelerden geliyor?
-Bu konuya ilişkin olarak — kamuya açık güncel ve güvenilir bir “resmî dağılım tablosu” olmamakla birlikte — sektör analizleri, medya haberleri ve sağlık turizmi aktörlerinin açıklamaları üzerinden Türkiye’ye sağlık turizmi için en çok talebin geldiği ülkeler hakkında kabul gören bazı yönelimleri şöyle özetleyebilirim:
Türkiye’ye Sağlık Turizminde Talep Gönderen Başlıca Ülkeler / Bölgeler
Orta Doğu ülkeleri — özellikle Irak, Azerbaycan, Körfez Ülkeleri (örneğin Suudi Arabistan, Kuveyt, Birleşik Arap Emirlikleri vb.) sağlık turizmi için Türkiye’yi sıklıkla tercih ediyor
Bazen eski Sovyet coğrafyasına yakın ülkeler ve komşu bölgeler — coğrafi yakınlık, dil/kimlik kolaylığı, fiyat-fayda dengesi gibi nedenlerle hasta trafiğinde rol oynuyor.
Avrupa ve Batı ülkelerinden (özellikle estetik, diş, saç ekimi gibi özel hizmetlerde) hastalar olabiliyor, fakat sayıca Orta Doğu ve yakın coğrafyadan gelen talep hâkim görünüyor.
Neden Bu Ülkeler / Bölgeler Daha Çok Talep Gönderiyor?
Bu yönelimlerin arkasındaki sebeplerden bazıları:
Türkiye’nin coğrafi konumu ve komşuluk — Orta Doğu / Orta Asya / Balkanlar / Kafkasya gibi bölgelere görece yakınlık.
Fiyat–kalite avantajı: Türkiye’de medikal hizmetler (ameliyat, estetik, diş vs.) Batı’ya kıyasla genelde daha uygun — bu da “yurt dışından gelen hasta” için cazip.
Kültürel/linguistik yakınlık ve sosyal bağlar — bazı komşu veya yakın ülkelerde yaşayanların Türkiye’ye güven ve tanıdıklık duyması.
Sağlık altyapısı, uzman hekim ve modern hastane altyapısının görece iyi ve yaygın olması.
Dikkat edilmesi gerekenler
Resmî, bağımsız ve güncel “ülke bazında yabancı hasta dağılımı” verileri sınırlı; bu veriler genelde özel sektörle ya da medya kaynaklı ve bir bütün resmi tablo oluşturmuyor.
“Talep edilen ülkeler” zamanla, küresel politikaya, döviz kurlarına, uluslararası algıya göre değişebiliyor. Dolayısıyla bugün çok gelen bir ülke, ileride az da olabilir.
Bazı niche hizmetler (örneğin estetik, saç ekimi, termal & wellness) için gelen ülkeler farklı olabilir: dolayısıyla “genel sağlık turizmi”ile “medikal turizm alt segmentleri” farklı geleneksel pazarlar oluşturuyor.
8-26 Nisan 2025 de yayınlanan yeni sağlık turizmi mevzuatını nasıl değerlendiriyorsunuz?
-Güzel ve önemli bir soru — fakat ben yaptığım güncel taramada, “26 Nisan 2025 tarihinde yayımlanmış yeni bir sağlık turizmi mevzuatı” olarak yaygın kabul görmüş, herkese açık, güvenilir bir kaynak (kanun, yönetmelik, resmi kararname) bulamadım. Yani ya bu iddia hâlâ sektörel / medya düzeyinde tartışılıyor; ya farklı bir tarihle ya da farklı bir düzenleme adıyla geçmiş; ya da henüz resmi mevzuat olarak netleşmemiş olabilir.
Ne Bulabildim — ve Neden Emin Değilim
Türkiye’de sağlık turizmi ile ilgili pek çok düzenleme geçmişte yapılmış — akreditasyon, hastane yetkilendirme, yabancı hasta kabul usulleri gibi. Ancak 2025’e özel, “26 Nisan 2025” tarihli ve tüm sektörü kapsayan yeni bir yönetmelik belgesine resmi mevzuat veritabanlarında rastlamadım.
Medya haberlerinde geldiği iddia edilse bile — böyle bir mevzuatın tam metni, resmi kurum açıklaması veya kamuya açık duyurusu benim erişebildiğim kaynaklarda yer almıyor.
Bazı sektör paydaşları veya özel şirket haberlerinde “yeni düzenleme geliyor” gibi ifadelere rastlanıyor olabilir; ancak bu tip ifadeler, resmi mevzuattan ziyade ön değerlendirme, planlama ya da öneri niteliğinde olabiliyor.
Bu Durum Ne Anlama Geliyor — Değerlendirme
Eğer gerçekten 26 Nisan 2025’te önemli bir düzenleme yapıldıysa — ve biz bu düzenlemenin detaylarına hâlâ ulaşamıyorsak — bu, şeffaflık / duyuru eksikliği anlamına gelebilir. Bu da sektör paydaşlarında — hastaneler, acenteler, hastalar — belirsizlik ve güvensizlik yaratabilir.
Öte yandan, “yeni mevzuat” söylemi muhtemelen öneri, taslak ya da tartışma aşamasındaki değişiklikler için kullanılıyor olabilir. Sektörel aktörler bu beklentiyle haber veriyor olabilir — ama resmi olmadan, “ne getiriyor/ne değiştiriyor” demek zor.
Bu belirsizlik, kamu-özel yatırımcılar, yabancı hasta yönlendirme acenteleri ve sağlık turizmi işletmeleri açısından planlama ve strateji yapmayı zorlaştırır.
Ne Yapmalı — Görmek İçin Ne Beklenmeli
Eğer mevzuat resmi olarak çıktıysa — bu düzenlemenin Resmî Gazete’de yayımlanıp yayımlanmadığını kontrol etmek önemli.
Sektör dernekleri, konfederasyonlar ve özel hastane gruplarının duyurularını takip etmek (çünkü bazen “resmî olmayan kararlar / ek standartlar / yükümlülükler” önce sektöre daha sonra yasaya dönüşebiliyor).
Mevzuat uzmanları / hukukçular / sektör STK’larının açıklamalarını incelemek: Çünkü “yeni yönetmelik” diye bahsedilen şeyin ne kadar bağlayıcı / tamamlanmış olduğu bu açıklamalarla netleşir.
9-Kayıt dışı faaliyetler ve merdiven altı sağlık turizmi girişimlerine karşı ne tür adımlar atılmalı?
-Kayıt dışı (merdiven altı) sağlık turizmi faaliyetleri, Türkiye’nin sağlık turizmi markasına ve gelir potansiyeline doğrudan zarar veren en kritik sorunlardan biri olarak görülüyor. Bu konuyu değerlendirirken hem riskleri, hem neden ortaya çıktığını, hem de mevzuat açısından ne yapılması gerektiğini bütüncül şekilde ele almak önemli.
Aşağıda, mevcut durumu ve değerlendirme çerçevesini net bir şekilde özetliyorum:
1. Kayıt Dışı / Merdiven Altı Faaliyetler Neden Sorun?
A. Hasta Güvenliğini Tehlikeye Atar
Tıbbi standartlara uygun olmayan merkezler, yetkisiz kişiler tarafından yapılan işlemler, sterilizasyon eksikliği gibi riskler ciddi komplikasyonlara yol açabilir.
Özellikle estetik, saç ekimi ve diş turizmi bu açıdan en riskli alanlardır.
B. Türkiye’nin Uluslararası İmajını Zedeler
Birkaç “kötü örnek vaka”, uluslararası basında hızlıca yayılır.
Bu durum tüm sektöre olumsuz yansır; güven kaybı uzun vadeli gelir kaybına dönüşür.
C. Haksız Rekabete Yol Açar
Ruhsatlı hastaneler, uzman hekimler ve akredite merkezler yüksek maliyetlerle çalışırken; kayıt dışı işletmeler düşük maliyetle fiyat kırar.
Bu da sektörün genel kalitesini düşürür.
D. Devlet Vergi ve Denetim Kaybına Uğrar
Kayıt dışı dönen milyonlarca dolar, ülke geliri olarak görülmez.Ekosistemin sürdürülebilirliği zayıflar.
2. Mevzuat Açısından Nasıl Değerlendirelim?
Mevcut mevzuat, genel olarak bakıldığında doğru bir çerçeve çiziyor; fakat uygulama ve denetim kısmında açıklar olduğu için merdiven altı yapıların önü kapanmıyor.
A. Güçlü Yönler
Türkiye’de sağlık turizmi yetkilendirme sistemi (Sağlık Bakanlığı akreditasyonu) aslında sağlam temellere dayanıyor.
Sağlık turizmi aracı kuruluşlarının lisans zorunluluğu net şekilde belirtilmiş.
Yetkili merkezlerin tanıtım ve sözleşme standartları mevzuatta tanımlı.
B. Zayıf Yönler / Eksikler
1. Dijital platformlar yeterince denetlenmiyor
– Sosyal medya üzerinden hasta toplayan kayıt dışı aracılar hızla çoğalıyor.
2. Ceza yaptırımları caydırıcı seviyede değil
– Kayıt dışı çalışmak “ticari risk” olarak görülebiliyor.
3. Turizm ve sağlık otoriteleri arasında koordinasyon eksikliği
– Mevzuat dağınık; kimin neyi denetlediği her zaman net değil.
4. Uluslararası hasta takip sistemleri (UHTS) tam kapasite kullanılmıyor
– Hasta akışının merkezi kayıt sistemi eksik çalışıyor.
5. Sektör büyüklüğüne göre denetçi sayısı yetersiz
– Özellikle büyük şehirlerde merdiven altı yerler hızla değişiyor.
3. Ne Yapılmalı? (Politika Önerisi Çerçevesi)
1. Denetim Mekanizması Güçlendirilmeli
Özellikle sosyal medya / influencer tabanlı hasta yönlendirmesi denetim kapsamına alınmalı.
İstanbul, Ankara, Antalya gibi yoğun bölgelerde özel denetim ekipleri kurulmalı.
2. Aracı Kuruluşlarda “zorunlu lisans kodu” sistemi
Her işletme ve her reklamda bir “Sağlık Turizmi Yetki Numarası” zorunlu olmalı.
Numara doğrulanamazsa reklam kaldırılmalı.
3. Dijital Hasta Takip Sistemi zorunlu hale getirilmeli
Gelen her hastanın tedavi süreci UHTS üzerinden kaydedilmeli.
Sisteme kayıtlı olmayan merkezlere ağır yaptırım uygulanmalı.
4. Uluslararası tanıtımda sadece akredite merkezlere izin verilmeli
Kayıt dışı yapıların iş modeli uluslararası reklam platformlarında engellenmeli.
5. Cezalar artırılmalı ve fiili uygulama sıkılaştırılmalı
Kayıt dışı faaliyet tespitine karşı:
Yüksek para cezası
Süreli sektörden men
Aracı kuruluşların lisans iptali
gibi caydırıcı yaptırımlar uygulanmalı.
10--Türkiye sağlık turizmi sektörü teknoloji yatırımlarında dünya ile kıyaslandığında sizce nerededir?
Uluslararası sağlık turizmi sektörünün teknoloji yatırımları açısından dünyadaki konumunu net, analitik ve karşılaştırmalı bir çerçevede özetliyorum. Bu değerlendirme hem Türkiye’nin durumunu hem de global ölçekte sektörün nereye gittiğini anlamanı sağlar.
1. Dünya Sağlık Turizmi Sektöründe Teknoloji Yatırımlarının Genel Durumu
Uluslararası sağlık turizmi; pandemi sonrası özellikle dijitalleşme, uzaktan takip, yapay zekâ ve hasta deneyimi teknolojileri ile büyük bir dönüşüm içine girdi. Globalde yatırımın yoğunlaştığı alanlar:
A. Tele-tıp & Uzaktan Konsültasyon Platformları
ABD, Avrupa, Güney Kore ve Singapur lider konumda.
Hasta "gelmeden önce" teşhis ön değerlendirme ve ameliyat sonrası remote takip standart hale geliyor.
B. Yapay zekâ destekli tıbbi planlama
Radyoloji, estetik planlama, robotik cerrahi ön simülasyonları.
Özellikle Güney Kore, Japonya, ABD yüksek yatırım yapıyor.
C. Uluslararası hasta yönetim yazılımları
Çoklu dil otomasyonu, fiyatlandırma & paket yönetişim, dijital hasta koordinasyonu.
Hindistan ve Tayland’da büyük ilerleme var.
D. Robotik cerrahi & ileri tıbbi cihaz yatırımları
ABD → en büyük yatırım
Avrupa → yaygın kullanım
Güney Kore ve Singapur → yoğunlaşan robotik cerrahi merkezleri
E. Kişiselleştirilmiş tedavi, genetik test teknolojileri
Sağlık turizmi artık sadece genel tedaviler değil; “yüksek teknoloji tedaviler” için de talep çekiyor.
İsrail, ABD ve Almanya bu alanda lider.
11- Türkiye Teknoloji Yatırımlarında Dünya ile Kıyaslandığında Nerededir?
Türkiye son yıllarda sağlık turizminde hızla büyüyen bir ülke, ancak teknoloji yatırımları açısından bazı alanlarda güçlü, bazı alanlarda sınırlı bir konumda bulunuyor.
Türkiye’nin Güçlü Olduğu Teknoloji Alanları
1. Modern hastane altyapısı
Türkiye özel hastane gruplarının fiziksel altyapısı dünya ile yarışır düzeyde.
2. Görüntüleme teknolojileri ve ameliyathane altyapısı
MR/BT, yoğun bakım standartları, modern ameliyathaneler güçlü.
3. Estetik & saç ekimi sektöründe dijital pazarlama teknolojileri
Türkiye bu alanda dünya lideri diyebiliriz.
Hasta kazanım algoritmaları, CRM otomasyonları, hızlı paket üretimi.
4. Rekabetçi fiyat–teknoloji dengesi
5. Aynı teknolojiyi Batı’ya göre çok daha uygun maliyetle sunan merkezler mevcut.
Türkiye’nin Zayıf Olduğu / Geri Kaldığı Teknoloji Alanları
1. Robotik cerrahi yaygınlığı → Dünya ortalamasının gerisinde
ABD ve Güney Kore’ye göre robotik cerrahi cihaz sayısı az.
Robotik cerrahi sağlık turizmine ciddi değer katıyor.
2. Yapay zekâ tabanlı klinik karar destek sistemlerinde geride
ABD, Kore, İsrail ile kıyaslanamaz düzeyde yavaş ilerleme var.
3. Dijital hasta takip ve tele-tıp standartlaşmadı
Türkiye’de tele-tıp mevzuatı sınırlı.
“Hastanın ülkesiyle Türkiye’deki hekim arasında otomasyonlu takip sistemi” eksik.
4. Uluslararası hasta yönetimi yazılımları yetersiz
Global (ABD/Kore) seviyesinde entegre dijital platformlar yaygın değil.
5. Veri standartları ve ulusal sağlık veri entegrasyonu zayıf
Hasta verilerinin çoklu merkezlerde standardize akışı henüz yok.
3. Dünya Sıralamasında Türkiye’nin Konumu (Yaklaşık)
Aşağıdaki karşılaştırma, küresel ölçekte yaygın kabul gören sağlık turizmi teknoloji yatırımı ligine göre hazırlanmıştır:
Bölge / Ülke Grubu Teknoloji Seviyesi Türkiye ile Kıyas
ABD, Güney Kore, Singapur, Japonya, Almanya Çok yüksek – lider Türkiye bu grubun 5–10 yıl gerisinde
Tayland, Hindistan, Malezya, İsrail Yüksek Türkiye ile eşit veya kısmen önde
Türkiye, Polonya, Meksika, BAE Orta–yüksek Türkiye bu grubun üst sıralarında
Balkanlar, Güney Amerika, MENA ülkeleri Orta Türkiye belirgin şekilde daha güçlü
Sonuç: Türkiye üst orta seviye teknolojiye sahip güçlü bir oyuncu, ancak yüksek teknoloji (AI/robotik/entegre dijital platformlar) alanında liderlerden geri.
4. Türkiye Ne Yaparsa Liderliğe Yaklaşır?
1. Robotik cerrahi yatırımlarının yaygınlaştırılması
2. Yapay zekâ destekli karar sistemlerinin standardize edilmesi
3. Ulusal sağlık turizmi dijital platformu oluşturulması
4. Tele-tıp ve uluslararası uzaktan takip sisteminin mevzuatta tanımlanması
5. Genetik-tabanlı tedavi ve biyoteknoloji yatırımlarının artırılması
6. Hasta deneyimi ve otomasyon teknolojilerinde Kore/ABD modeli benimsenmesi
Özet
Türkiye teknoloji kullanımında:
Lider ülkelerin gerisinde,
Gelişen pazarlarla başa baş,
Bölgesel rakiplerine göre oldukça güçlü
bir konumdadır.
12-Sağlık turizmi, ülke ekonomisine yıllık olarak ne kadar katkı sağlıyor?
-Güzel soru — fakat maalesef “Sağlık Turizmi Konfederasyonu (SATKOF)” ya da resmi Türkiye kurumlarının kamuya açık verilerine dayanarak, Türkiye’nin sağlık turizminden yılda ne kadar gelir elde ettiği konusunda güvenilir, güncel ve net bir rakam bulmak zor. Aşağıda nedenleriyle birlikte durumu, elimizdeki bilgileri ve mevcut belirsizlikleri analiz ediyorum:
Neden Net Bir Gelir Rakamı Verilemiyor?
1. Veri toplama standardı yok / dağıtık
Sağlık turizmi; medikal turizm, termal/SPA, estetik/diş, rehabilitasyon, yaşlı bakımı gibi çok çeşitli alt sektörleri kapsıyor. Bunların tümünün gelirleri tek bir çatı altında toplanmıyor.
Özel hastaneler, klinikler, turizm acenteleri, termal tesisler — her birinin mali kayıt ve hasta sayısı farklı şekillerde tutuluyor.
2. Resmî ve bağımsız raporlama eksikliği
Kamu tarafından yayımlanmış bütüncül bir “yıllık sağlık turizmi gelir tablosu” yok.
Özel sektör firmalarının duyuruları olsa bile bunlar sektörel geneli değil; belirli hastane / klinik / tesis grubu özelinde olabiliyor.
3-Hasta & hizmet çeşitliliği nedeniyle hesaplama zor
4--Türkiye’ye medikal amaçla gelen hasta sayısı, alınan hizmet türü, yapılan işlemler, kaldıkları süre, hastane/hizmet maliyeti vb. çok değişken.
5-Bu değişkenlik, “ortalama gelir per hasta” — “yıllık toplam hasta + gelir” gibi hesaplamaları güvenilmez kılıyor.
6-Turizm + sağlık + hizmet + konaklama + ulaşım vs. birçok kalem var
Sağlık turizmi yalnızca tedavi değil; konaklama, transfer, turizm aktivitesi, takip hizmetleri, tekrar ziyaret gibi ek kalemler de kapsıyor.
Bu çevrimlerin tümünü hesaba katan şeffaf bir model yaygın değil.
Mevcut Gösterge ve Tahmini Veriler (Ancak Güvenilmez)
Medyada ve bazı özel sektör paylaşımlarında “Türkiye’ye gelen yabancı hasta sayısında artış”, “tedavi maliyetlerinin çok daha uygun olduğu”, “pazardaki büyüme” gibi göstergeler vurgulanıyor. Bu da — mantıken — toplam gelirin artmış olabileceğini işaret ediyor.
Ancak bu tür göstergeler genelde hasta sayısı, tesis doldurululuk oranı gibi dolaylı veriler; doğrudan “gelir” rakamı değil.
Ne Yapılabilir: “Tahmini Gelir Aralığı” Neden Sağlıklı Değil?
Bazı analizler, uluslararası hasta sayısı ve ortalama tedavi maliyeti üzerinden kaba tahminler yapabiliyor; ama:
Ortalama tedavi maliyeti büyük ölçüde değişiyor — basit bir diş tedavisi ile karmaşık bir ortopedi ameliyatı aynı değil.
Gelen hasta profili — tedavi amacı, konaklama süresi, takip hizmetleri vs. — farklılık gösteriyor.
Vergi, komisyon, aracılık, sigorta, konaklama gibi ek kazanç ve maliyet kalemleri çok çeşitli. Bu yüzden “tüm sektör gelirini” net bir aralığa sarılamıyor.
Dolayısıyla — evet, kaba “milyarlarca dolar/tl” gibi tahminler yapılabilir ama bunlar bilimsel ve şeffaf veri temeline dayanmıyor. Bu da onları referans alınamaz kılıyor.
Sonuç — Ne Diyebiliriz?
Sağlık turizmi Türkiye için önemli bir potansiyel gelir kaynağı ve “büyümekte olan bir sektör”.
Ancak bugüne kadar kamu veya bağımsız kuruluşlar tarafından yayımlanmış tüm sektörü kapsayan, güvenilir yıllık gelir verisi yok.
Dolayısıyla “Sağlık turizminden Türkiye yıllık X milyar dolar kazanıyor” demek — şu an için — bilimsel dayanağı olmayan bir tahmin olur.
Ne Yapmalı? Veri Olanağını Geliştirmek İçin
Sektör paydaşlarının (hastaneler, acenteler, tesisler) anonimleştirilmiş gelir & hasta verilerini toplayan bağımsız bir çalışma yapılmalı.
Bu veriler; tedavi tipi, hasta sayısı, hizmet süresi, coğrafi dağılım, harcama kalemleri gibi değişkenlerle birlikte analiz edilmeli.
Devlet + özel sektör + STK (örneğin bir çatı organizasyonu) iş birliğiyle yıllık “sağlık turizmi raporu” yayımlanmalı.