Son Mühür / Alper Temiz - Madra Havzası’ndaki su kaynaklarının kritik seviyeye inmesi üzerine açıklamalarda bulunan Bergama Çevre Platformu Sözcüsü Erol Engel, “Madra’nın çok zengin yeraltı sularını hepimiz biliriz. Yıllardır Burhaniye, Ayvalık, Dikili, Bergama Madra’dan beslenir. Ancak gelinen noktada Madra’nın suları tükenme noktasına geldi. Geçen yıl ilk defa Madra Barajı kurudu. Kozak susuzluk çekmezken son üç-dört yıldır kuraklık başladı. O nedenle bugün burada suyumuzu elimizden alanlara karşı sesimizi yükseltiyoruz” dedi.
Engel, sözlerini şöyle sürdürdü: “TÜMAD Altın Madeni 6 yıllık ÇED dosyasında saniyede 58 litre su tükettiği aktarılmış. Ancak bugün bunun en az dört-beş katı su tükettiklerini biliyoruz. Kapasite artırımına gitmeyi de planlamışlardı. Bu da demek oluyor ki Madra’nın suyu daha da hızlı bitecek. Kozak’ta kuraklık hiç yaşanmazken son üç yıldır yaşanıyor. TÜMAD’ın Madra’ya verdiği zarar bilinenin çok daha ötesinde.”
“Siyanürle altın çıkarıyorlar, su rejimini bozuyorlar”
Erol Engel, madenlerin yarattığı çevre tahribatına dikkat çekerek, “TÜMAD aynı Erzincan İliç’te olduğu gibi yamaç bir arazide faaliyet yürütüyor. Orada siyanür havuzları var. Buradaysa açık ortamda siyanür püskürtmeyle altın ve gümüş çıkartılmaya çalışılıyor. Kelimenin tam anlamıyla vahşi madencilik yapılıyor” dedi.
Engel, madenlerin su kullanımındaki ayrıcalıklara tepki göstererek, “İzmir, Türkiye’nin en pahalı su faturasının ödendiği yer. Madenler devlete bir kuruş ödemiyor. Sondajı çakıyorlar, çıkardıkları suları hoyratça kullanıyorlar. Bu adaletsizlik sürdürülemez. Halk parasını öderken, şirketler kamu malı olan suyu sınırsızca tüketiyor” ifadelerini kullandı.
“Dikili Ovası’nda kuraklığa, Madra Barajı’nda çöküşe neden oldular”
Erol Engel, Koza Altın Madeninin Kozak’taki etkilerini şu sözlerle anlattı:
“Keşfe gittiğimizde yerin 230 metre derinine inmişlerdi. Bugün ise 400 metre derinliğe indiler. 400 metreden cevher çıkarıyorlar. Suyu kesmeden madeni alamadıkları için, orada binlerce yıldır süren su altı akış rejimini değiştiriyorlar.”
“Akışın durması için oraya tonlarca kimyasal beton döktüler. O suyu tutan doğal kanalları kapattılar. Sonuç ortada: Dikili Ovası’nda kuraklık başladı, Madra Barajı geçen yıl tamamen kurudu. Yani bu sadece bir çevre sorunu değil, yaşamın kendisini tehdit eden bir tablo” dedi.
“Madenler su parası ödemiyor, halk susuz kalıyor”
Engel, su kaynaklarının özel şirketlerin denetimsiz kullanımına bırakılmasına tepki göstererek, “Madra’nın suyu artık yaşam için değil, kâr için kullanılıyor. Bu madenler suyu bedava çekiyor, barajlar boşalıyor, köyler susuz kalıyor. Üstelik hiçbir denetim yok. Su kaynaklarımız özelleştiriliyor, halkın ortak yaşam hakkı olan su şirketlerin kontrolüne geçiyor. Biz buna sessiz kalmayacağız” dedi.
“Madra’nın hayat verdiği topraklarda, suyun ticarileştirilmesine, metalaştırılmasına "hayır" diyoruz. Bu ülkenin her köşesinde, suyun kamusal bir hak olarak korunması gerekiyor. İzmir’in, Ege’nin geleceği buna bağlı” ifadelerini kullandı.
“Sondajlar durdurulmalı, baraj yatırımları yapılmalı”
Erol Engel, çözüm önerilerini de sıraladı:
“Madra Havzası’nda yeni sondajlara kesinlikle izin verilmemeli. Mevcut kuyular denetlenmeli, madenlerin su kullanımı kamuoyuna açık biçimde raporlanmalı. Su bedeli ödemeyen hiçbir şirket faaliyet gösterememeli. Biz Bergama Çevre Platformu olarak, suyun yaşam hakkı olduğunu savunuyoruz.”
“Çamlı Barajı’nın bir an önce yapılması gerekiyor. Bu, yalnızca Bergama’nın değil, bütün Ege’nin meselesi. Su olmadan tarım olmaz, yaşam olmaz. Biz suyumuzu, toprağımızı ve geleceğimizi korumak için örgütlü mücadelemizi sürdüreceğiz. Madra’ya, Kozak’a, Ege’ye sahip çıkacağız” dedi.