Son Mühür - Temmuz ayında başlayacak zam dalgasının enflasyon üzerindeki etkileri gündemdeki yerini korurken, ekonomi yönetiminin atacağı adımlar da tartışılmaya devam ediyor. 24 Temmuz’da Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) faiz kararının ne yönde olacağı merak edilirken, bu konuda öne çıkan tahmin Garanti BBVA Genel Müdürü Mahmut Akten’den geldi.

Dünya Gazetesi’nden Jülide Yiğittürk Gürdamar’a konuşan Akten, 24 Temmuz’da TCMB’nin politika faizini 300 baz puan düşüreceğini öngördüğünü belirtti. Yıl sonu enflasyonun yüzde 30’un altında gerçekleşeceğini tahmin eden Akten, yıl sonu faiz oranı için ise yüzde 36 tahmininde bulundu.

Akten’in ekonomi ve piyasalara dair yaptığı açıklamalardan öne çıkanlar şunlar oldu:

''En düşük marj­lara gelindi''

''Faiz düşüş süreci bankacılar için hep güzel. Aralık sonunda başlayan düşüş, ocak-şubatta politika faizi­ni %42,5’e kadar indirdi. İlk çeyrek bu anlamda olumlu bir ortam sun­du. Ancak kısa vadeli mevduatla dönüp uzun vadeli kredi verilmesi ve fonlama maliyetlerinin anında değişmesi, marjları baskı altına al­dı. Hem Türkiye hem global şoklar­la politika faizi tekrar yukarı geldi. İlk çeyrek güzel bir ortamdı, ikinci çeyrek sıkıntılıydı, özellikle faiz ve marjlar anlamında. En düşük marj­lara gelindi. Tarife değişiklikleri, yurt dışı gelişmeler Türkiye’yi bü­yük ölçüde etkiliyor.

CDS’lerin yu­karı gelmesi belirsizliklerle baskı yaratıyor. TL kredi büyümesi enf­lasyonun altında seyrediyor, kredi­ler üzerindeki limitlerden kaynak­lanıyor. Limit olmasa bile büyük kurumlar yüksek faizlerle talepte bulunmuyor. KOBİ tarafı daha faz­la etkileniyor. Büyük kurumların güçleri piyasada daha fazla. Ban­kacılık sektörü için ise ikinci çey­rek, ilk çeyrekten çok daha zor bir dönemdi. Regülasyonlar nedeniy­le faizlerin ve fonlama maliyetle­rinin yüksek kalmasıyla, en düşük marjlara ulaştığımız bir dönemden geçiyoruz.''

''Tek havuzda değerlendirilmeli''

''Krediye erişimdeki sınırlama­lar devam ediyor. Faizler yüksek, ucuz erişim kısıtlı. Ancak KGF gi­bi limitlerin olmadığı istisnai alan­lar mevcut. KGF’deki ek limitler, li­mit tarafını çözüyor, bunun da KO­Bİ tarafını desteklemesi gerektiğini düşünüyoruz. Bunlar nefes aldırı­cı aksiyonlar. Fakat KOBİ ve ticari kredilere ayrı bloklar olarak bakı­yorlar. Bankacılar olarak, KOBİ’lere ayrı limitler koymak yerine, ticari ve KOBİ kredilerinin tek bir paket olarak değerlendirilmesini istiyo­ruz. KOBİ’lere konan %2,5 büyüme limiti yerine ticari ve KOBİ kredi­lerinin tek havuzda değerlendiril­mesi daha doğru. Küçük şirketlerin talebi daha fazla, bankacılar talebin yoğun olduğu yere kredi veriyor. Bu görüşler sektör olarak Merkez Ban­kası’na iletildi, inceleniyor.''

''Faizler yüksek, talep yok...''

''Sıkılaşma devam ediyor. Kredi­ler üzerindeki büyüme limiti de­vam edecek diye düşünüyoruz. Kredi vermek aynı zamanda para piyasasını büyütmek, enflasyonu etkilemek demek. Dolayısıyla bu­nun tamamen silinmesini bekle­miyoruz bu dönem hem yabancı parada hem TL’de. Ama gevşetil­mesi gerektiğini de düşünüyoruz. Çünkü zaten faizlerin yüksek ol­duğu ortamda o kadar büyük bir talep yok.''

Konut piyasası

''İhtiyaç kredilerinde her zaman talep var. Faiz düştüğünde talep da­ha da artıyor. Buradaki en önem­li konu vadelerin bütün taleplerde 36 aya gelmesi gelmesi. Böyle bir talebimiz de oldu. Çünkü şu anki limitler biraz düşük ve 12 ay yapı­yorsunuz. Ben özellikle konut piya­sasının açılacağını düşünüyorum. Bu tarafta ciddi bir talep var. Ko­nutta asıl konu mortgage tarafında krediye ulaşım ile ilgili ikinci evler­de limitler düşük.

Ancak faizlerin düştüğü ortamda fiyatların yükse­leceği beklentisiyle ev talebi artı­yor. Biz bunu aralık-ocak gibi gör­meye başlamıştık. Biz banka olarak insanları ev sahibi yapabilmeyi çok önemsiyoruz. Uzun dönemli, zor bir ürün konut kredisi. Mortgage bankalar için en karlı ürün değildir, zarar da edebilirsiniz. Ama müşte­ri ile uzun dönemli ilişki demek. Li­mitler gevşeyebilir belki.''

''Karlılık ciddi bir şekilde eridi...''

''TL kredilerde, önümüzdeki yıl reel bir büyüme bekliyoruz. Bu se­ne buralarda enflasyona yakın bir yerlerde biter sene sonu enflasyo­nuna bağlı olarak ama önümüzdeki sene çok daha iyi olacağını varsa­yıyorum. TL kredilerde önümüz­deki yıl %30 büyüme bekliyoruz. Sektörün karlılığı ise çok ciddi bir şekilde aşağı geldi.

Dolayısıyla ser­mayenin getirisi ciddi aşağıda. Biz şu ana kadar %30 düzeyinde gider­ken rakip bankalar bunun yarısı­na yakın %20’lerde getiriler elde edebildi. Dolayısıyla faizin bu ka­dar yüksek olduğu yerde sermaye getirisinin bu kadar düşük olma­sı sermayenin bir miktar erimesi demek. Bankaların içinde çok cid­di sıfır getirili sermaye var. Hiç­birimiz enflasyon kadar kar ede­miyoruz ya da faiz kadar kar ede­miyoruz. Faizlerin düşmeye başlamasıyla beraber 4. çeyrekte daha anlamlı bir şekilde marjların tekrar düzel­mesini bekliyoruz.''

NPL oranı ile ilgili yanlış algı

''Takipteki kredi­lerde (NPL) bir artış gözlemleniyor; bu durumu bir normal­leşme süreci ola­rak değerlendiri­yorum. Covid-19 öncesi dönemde NPL oranları daha yüksek­ti, ancak pandemiyle birlikte uygu­lanan yapılandırmalar ve destek­lerle inanılmaz derecede düştüler. Şimdi ise bu oranlar tekrar yüksel­me eğiliminde.

Bu yükselişte kre­di kartı bakiyelerinin önemli bir payı var, toplam NPL’in neredey­se %60’ına yakınını oluşturuyorlar. Eskiden harcamalarımızın yakla­şık %40-42’sini kredi kartıyla ya­parken, bugün bu oran %60’ların üzerine çıktı. Bunun birkaç sebebi bulunuyor: Yüksek faiz ortamında insanlar nakitlerini değerlendirme eğiliminde olduğundan kredi kartı­nı tercih ediyor. Ayrıca, 200 TL'lik banknotların taşıma maliyetinin yüksek olması ve dijitalleşmenin artması da bunda etkili.

Kredi kartı bakiyelerinin artışı aslında normal bir durum. Her ne kadar eski oranlara dönmese de, yıllık enflasyon ve büyüme eklen­diğinde ciddi bir kredi kartı baki­yesi oluştu.

Buradan her ay belirli bir miktar NPL’e düştüğünde, aynı oranda düşse bile, NPL oranı sanki çok yükseliyormuş gibi algılanıyor. Bankacılar açısından, kar marjları düşerken provizyonların yüksel­mesi olumsuz bir tablo çiziyor. An­cak uzun vadede kredi kartı kulla­nımının ve müşterilerin bankacı­lık sistemine dahil olmasının kötü bir şey olmadığını düşünüyorum. Bu dönemi geçici bir süreç olarak görüyorum.''

''Stres artmaya başladı...''

''İhtiyaç kredilerinde regülas­yonlar nedeniyle bankalar fazla kredi veremiyor, ancak bu alan­larda dikkatli modellemelerle ça­lışıyoruz. Ticari ve kurumsal şir­ketler Covid sonrası döneme güç­lü bilançolarla girdiler, ancak son 1,5 yıldır devam eden yüksek fa­izler nedeniyle bilançolarında bir miktar zorlanma başladı.

Bü­yük şirketlerin ödeme vadelerini uzatması, finansman maliyetle­rinin KOBİ’lere doğru kaymasına neden oldu ve bu durum KOBİ’ler üzerinde bir stres oluşturmaya başladı. KOBİ’lerdeki NPL oran­ları geçmişe göre hala düşük sevi­yelerde olsa da hareketlenmeler gözlemleniyor. Konkordatolar ge­nellikle ticari alacak-borçtan kay­naklanıyor ve şirketlere tavsiye edilmiyor, zira çoğu zaman iflasla sonuçlanabiliyor. Faizlerin aşağı gelmesi ve KOBİ’lerin önündeki limitlerin kaldırılması, bu kesim için büyük önem taşıyor.''

''Konkorda­to genellikle iflasla sonuçlanıyor...''

'2Konkordatoyu genel olarak tav­siye etmiyoruz. Çünkü bu süreç­te şirketler sonucun ne olacağını öngöremiyor; şirketlere atanan ki­şilerle uyum sorunları yaşanabi­lir ve borç yükleri artabilir. Bunun yerine, şirketlerin çalıştıkları ban­kalarla doğrudan iletişime geçe­rek borçlarını banka tarafında na­sıl yapılandıracaklarını ve kolay­laştıracaklarını görüşmeleri daha iyi sonuçlar verebilir. Konkorda­to genellikle şirket kaybı ve iflasla sonuçlanabiliyor. Konkordato ilan eden şirket sayısı belirli bölgeler­de ve sektörlerde artmış durum­da, ancak genel olarak inanılmaz rakamlara ulaştığını söyleyemem. Yine de, bu durum stres seviyesi­nin yükseldiğine işaret ediyor.''

'Normalleşmeye' işaret etti

''2025 yılı dengeleniyoruz di­ye düşünüyorum. Sene sonu tah­minlerimiz gerçekleşirse çok cid­di kazanımlar elde edeceğiz. Enf­lasyonun %60’lardan %44’lere, ardından %30’lara ve ilerleyen dönemde %20’lerin altına gerile­mesi ciddi bir kazanım. 2026 yı­lında, para politikalarının devam etmesi ve kredi limitlerinin dik­katli yönetilmesi durumunda, normalleşmenin ötesinde iyi bir yıl bizi bekliyor.

Mevcut büyüme tahminlerimiz hala %3,5, ki bu “yumuşak iniş” olarak nitelendi­rilemez; birçok ülke bu büyüme oranına ulaşmakta zorlanıyor. Bu nedenle, önümüzdeki sene­nin çok daha iyi geçeceğini, büyü­menin %4’lerin üzerine olacağı­nı düşünüyoruz. Faizler ve global belirsizlik nedeniyle ertelenen yatırımların da 2026’da devreye girmesini bekliyorum.''

Reel faiz fırsatı

''Son günlerde yurt dışından borçlanma iştahı sendikasyonlar­da ciddi şekilde arttı. Garanti BB­VA olarak biz de iki gün önce başa­rılı bir borçlanma gerçekleştirdik. Londra’dan ve diğer merkezlerden son bir aydır artan ciddi bir ilgi göz­lemleniyor. Bu ilgi, maliyetlerin süper olmasa da (yaklaşık 300 baz puan CDS ile) Türkiye’ye olan tale­bin güçlü olduğunu gösteriyor. Bir pencere yakaladığımızda hemen piyasaya çıkıp fon topluyoruz. Ser­maye yeterliliğimizi desteklemek için bu dönemde (faizlerin yüksek, kâr marjlarının düşük olduğu dö­nemde) büyümeye devam ediyo­ruz, zira ölçek bizim için önemli.

Yatırımcılar her zaman kesinliği sever. Sıkıntının azaldığını ve daha büyük bir savaşa gitmeme ihtima­linin yüksek olduğunu gördüklerin­de Türkiye’ye yöneliyorlar. Türki­ye’de ciddi bir reel faiz fırsatı var ve çok iyi kurumlar bulunuyor. Ameri­kan faizlerinin ileriki dönemde aşa­ğı geleceğini düşünürsek, Garanti BBVA gibi bir isme 5 yıl için %8,25 gibi bir oranla yatırım yapmak, kar­şısında muhtemelen %3,5-4 ile fon­lama sağlayacakları düşünüldü­ğünde çok iyi bir getiri sunuyor.''

'Değişim' mesajı

''Bütün işlemlerin %99’u dijital veya şube dışı kanallardan yapılı­yor. Ancak uzun vadede müşteriye yakın olmak, özellikle danışmanlık hizmeti sunmak için şubeler hala gerekli. Finans, birçok kişi için zor bir alan olduğundan, güvendiğiniz bir bankacıyla yüz yüze konuşmak büyük önem taşıyor. Şubelerin iş­levleri değişiyor; eskiden kredi iş­lemleri gibi basit işlemler dijital­den yapılırken, mortgage gibi daha kompleks konular veya yatırım da­nışmanlığı için şubeler tercih edi­liyor.

Nakit akışı ve para dengesi de şubelerin hala bir ihtiyaç olduğu­nu gösteriyor. Garanti BBVA olarak 2017’den beri şubelerimizde kasa ve danışmanlık hizmetlerini bir­leştirdik. Amaç, yalnızca verimlilik değil, müşteriyle uzun vadeli iliş­ki kurarak danışmanlık hizmetinin getirdiği faydayı artırmak. Bu ne­denle şubeleşmeye devam ediyo­ruz, ancak niteliği değişiyor.''

200-250 Milyon Dolarlık yatırım

''Garanti BBVA olarak yılın ilk altı ayında dengeli bir portföy yönetmeye devam ettik. Hem TL kredilerde hem de TL mevduatta liderliğimizi sürdürdük ve vadesiz mevduatta özel bankalar arasında birinci sıraya yerleştik. Teknolojiye ve IT tarafına yoğun yatırım yapmaya devam ediyoruz. Aplikasyonumuzu yeniledik, kişiselleştirilmiş hizmetler sunuyoruz. UGI platformumuz geliştiriliyor ve artık müşterilerin işlemleriyle ilgili sorularına da yanıt verebiliyor. Sanal zekayı şube çalışanlarımıza destek olmak için de kullanıyoruz.

Kripto ile ilgili aplikasyonumuz da yakın zamanda piyasaya sürüldü. Yıllık yaklaşık 200-250 milyon dolar teknoloji yatırımı yapıyoruz; son 25 yılda yatırımlarımız ve harcamalarımız 6 milyar dolara ulaştı. Personelimize de yatırım yaparak bu dijitalleşmeyi destekliyoruz. Bireysel bankacılık dışındaki KOBİ ve ticari bankacılık mobil aplikasyonlarımızı da yeniledik. Ana müşteri işlemlerimizin %99’u artık dijital ve şube dışı kanallardan yapılıyor. 17 milyon aktif mobil bankacılık müşterimiz var.''

''Kapasiteleri arttırdık''

''Son dönemde yaşanan teknik arıza bir siber güvenlik hatası değildi. Sistemlerin sofistikeleşmesiyle ortaya çıkan, birbirini tetikleyen teknik bir hataydı. Çok hızlı bir şekilde müdahale ettik; basına, sosyal medyaya ve şubelere anında bilgi verildi. Kapasiteleri artırmak ve yeni yatırımlar yapmak suretiyle önlemler alındı.

Garanti BBVA, uluslararası piyasalarda yeni bir sermaye benzeri tahvil ihracına daha imza attı. Banka 10,5 yıl vadeli, 5. yıldan sonra geri çağırma opsiyonlu ve toplamda 500 milyon dolar tutarında sermaye benzeri tahvil ihracını da tamamladı. Basel III uyumlu olarak yapılandırılan işlem, yurtdışında yerleşik kurumsal yatırımcılara sunuldu. İşleme 2 milyar doların üzerinde talep geldi.'

''TL mevduat şu anda çok cazip''

''İçerideki yatırımcılar için şu an TL mevduat en iyi getiriyi sağlıyor. Ancak her zaman tek bir ürüne bağlı kalmak yerine, risk profiline ve hedeflere bağlı olarak bir sepet oluşturmak önemli. Hisse senedi piyasasına da yatırım yapılabilir, zira faizler aşağı geldiğinde orası da hareketlenecektir. Bankalar olarak şubelerde, özel bankacılıkta ve emeklilik tarafında danışmanlık hizmetleri sunuyoruz. Robo-advisor gibi otomatik sistemlerle belli alokasyonlar da yapılabiliyor. Dağıtmak daha iyi bir strateji, ancak özel bir ihtiyacınız varsa TL mevduat şu anda çok cazip.''

Kaynak: Haber Merkezi